GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
27 Şubat 2014 Perşembe

Konak-Karabağlar kıran kırana!

Dizinin bugünkü bölümünde Konak ve Karabağlar var. 2007 seçimleri temel alınarak tam ortadan ikiye bölünen Konak’tan ayrılan Karabağlar, kuruluş sürecini her açıdan devam ettiriyor. Nüfus itibariyle İzmir’in en büyük ilçesi…
Kentleşme sorunları, yoksulluk-işsizlik gibi kriterler açısından da Bayraklı ile birlikte İzmir’in en sorunlu ilçelerinden biri.
Öyle bir ilçe düşünün ki; madalyonun iki yüzü kadar birbirinden uzak ve farklı olsun. Örneğin Üçyol-Üçkuyular aksındaki İnönü Caddesi’nin üstünde kalan dikey yapılaşma ile anlattığımız, bildiğimiz Karabağlar’ın ortak noktası yok denecek kadar az. Bu açıdan ilçenin iki yakası arasındaki uzaklık ciddi bir kimlik sorununu da beraberinde getiriyor.
Tabi ki şimdilerin İzmir milletvekili o sürecin il başkanı Aydın Şengül’ün ofisinde (tamamen siyasi kaygılarla) çizilen ilçe haritası bu kadar zıt kutupları içine alınca, ister istemez yapısal sorunlar kaçınılmaz oluyor. Karabağlar’ın kuruluş sürecini tamamlaması ve herkesin ‘Nerede oturuyorsun?’ sorusuna göğsünü gere gere ‘Karabağlar’ diyebilmesi için en az 5 yıla daha ihtiyaç var.
Hakkını teslim etmek gerekirse; Ekibinden kaynaklı bazı yapısal sorunlara rağmen kurucu Başkan Sıtkı Kürüm, fena bir performans sergilemedi. Gerek hayata geçirdiği eserler açısından gerekse de kurumsal açıdan kat edilen mesafe nedeniyle bir Karabağlar seçmeni olarak bunu çok rahat söyleyebilirim.
Tabi ki bazı hataları, eksikleri olmuştur. Onun da olmuştur, ekibinin de… Ama aday gösterilmemesinin yapılanlarla ilgisi olduğu kanaatinde değilim.
Eğer yapılanlarla ilgisi olsaydı Yeşilyurt’taki Karafatma Dağı’ndaki tonlarca kayanın ilçenin her noktasında nasıl parka-bahçeye dönüştüğünü, bir ilçe belediyesinin imkânlarını kat be kat aşan Uzundere Rekreasyon Alanı’nın nasıl hayata geçirilebildiğinin yanıtını da vermek lazım.
CHP’nin aday tercihini etkileyen faktörler bu seçimde farklı olmuştur. Ve Başkan Kürüm, ilçe başkanlığını yaptığı partisini terk etmeyerek tıpkı Cevat Durak gibi ‘örnek bir duruş’ sergilemiştir.
Sanıyorum Başkan Kürüm tıpkı Cevat Durak gibi şu gerçeğin farkına varmıştır. Adına Yeni de deseler CHP’de yeni olan hiçbir şey yoktur. Dün Baykal ve Sav ekibinin dediği oluyordu bugün Kocaoğlu-Yüksel ekibinin dediği oldu. Mesele bu gerçeği görmek ve de kabul etmektir zaten. Ve de sırasını beklemektir. Sanıyorum Kürüm’ün sessizliğinin anlamı da budur.  
Kürüm’ün yerine atanan Muhittin Selvitopu’na gelince…
Bürokrat yönü ister istemez ağır basan Selvitopu, Kocaoğlu’nun ‘kentsel dönüşüm alanında’ en güvendiği, sırtını dayadığı isimlerden biriydi. 1 Aralık’taki istifası birçokları için sürpriz olsa da bir dönem Narlıdere’den de adı geçen Selvitopu, 2009’da da denediği Karabağlar adaylığını bu kez başardı. Mesele aday olmak değil tabi ki… Farklı bir demografik altyapıya sahip olan Karabağlar’da seçimi kazanmak. Hem de güçlü rakibi Necip Kalkan’a karşı… Bu noktada ilçe örgütünün onu sarıp sarmaladığını görüyoruz. Bu sarıp sarmalama işi kimilerine göre ‘kuşatmaya’ kadar varıyor. Ama şu anda ilçe başkanı Polat Manduz’un kazanmaktan başka çaresi yok. Ve o da meclis listelerinde altını doldurduğu Selvitopu’nu başarıya taşımak için elinden geleni yapıyor. Belediye Meclis adayları açıklandıktan sonra kopan kıyamete ve de 12 Haziran seçimlerindeki 11 bin farka rağmen son dönem esen hakim rüzgarlar CHP’nin dolayısıyla da Selvitopu’nun yelkenini şişirebilir. Ve Başkan Kürüm’ün sakin duruşu, intikam peşinde koşmaması onun için büyük şanstır.
AK Parti’nin adayı Necip Kalkan için söylenecek çok bir şey yok.
Cebinde iki makasla 15 yıl kenti karış karış gezdiğini, merkez sağda DYP ve DP’de pek çok mevkide siyaset yaptığını, Selvitopu’nun bürokrat yönünün aksine siyasete daha yatkın olduğunu bilmeyen yok. Köken itibariyle Siirt’li olması, Mardinli ünlü ailelerle yakın akrabalık ilişkilerinin  avantajlarını da özellikle Karabağlar’ın öteki yüzünde kullandığını gözlediğim İzmir Ticaret Odası Meclisi’ni 15 yıl yöneten Kalkan, kesinlikle güçlü bir aday…
Karabağlar’da dikkat çeken bir diğer adaysa MHP adayı Cihan Demir. Saha çalışmalarında kendini kısa sürede gösteren Demir’in de sandıkta fark edilir bir oy alacağı konuşuluyor.

KONAK: Sonucu da süreci de en fazla merak edilen ilçelerin başında Konak geliyor. Bir yanda küskün, kızgın Başkan Hakan Tartan… Diğer yanda AK Parti Milletvekili İlknur Denizli… Ve de kamuoyunun en fazla konuştuğu, tartıştığı CHP adayı Baro Eski Başkanı Sema Pekdaş…
Bu üçlünün ilginç mücadelesinde sesini yükselterek ‘Ben de varım’ diyen bir MHP adayı Adil Özyiğit. Kemeraltı esnafı Özyiğit’i de yabana atmamak lazım. Performansı göz dolduruyor.
Seçim sonuçlarını (2007, 2009, 2011) doğru okursak CHP’nin rahat olduğunu söyleyebiliriz. Partinin Karşıyaka’dan sonra en güçlü olduğu ikinci ilçe Konak…
Mutlak oylar üzerinden söylüyorum tabi ki. Ama İzmir Barosu’nun ilk kadın başkanı Sema Pekdaş, ‘yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı’ üzerine verdiği bir mülakatın siyasi bedelini ödüyor. Kocaoğlu’nun önerisi ve referansıyla aday yapıldığı düşüncesi üzerinden ‘Siyasetin Kocaoğlu mağdurlarının (başta CHP’liler olmak üzere) önemli bir kesimin eleştiri oklarına hedef olan Pekdaş, avukat olmasının avantajını kullanarak sağlam ‘savunma’ yapmaya başladı. Kolay lokma olmadığını ‘dişli çıkışlarla’ ortaya koyan Pekdaş, eski partisi DSP’den aday olan Başkan Tartan ve AK Parti adayı İlknur Denizli’nin çapraz ateşine maruz kalıyor.
MHP adayı Özyiğit’in de hedefinde ağırlıklı olarak CHP’nin adayı Pekdaş var. Bu denli ağır ateş altında siyaset yapmak Pekdaş’a hasar verse de siyasi açıdan mağdur duruma düşmenin avantajıyla seçmenin dört kulağıyla dinlediği bir adaya dönüşmenin avantajlarını da yok saymamak gerekiyor.

Dr. Tartan’a gelince; İzmir siyasetinin renkli siması Eski Bakan Tartan’ın en büyük hatası belki de Büyükşehir’e başvuru yapmak oldu. Bu başvuruyla fiilen Konak adayı olmadığını ortaya koyan ve zaten kendisiyle çalışmak istemeyen Kocaoğlu’nun elini güçlendiren Tartan’ın ülke genelinde yarattığı lobi de geri dönmesine yeterli olmadı. Ve küsen, kızan Tartan, çeyrek asırdır tanıdığı CHP adayı Pekdaş’a vurarak DSP’ye döndü. Siyasi mağdur olduğunu, hakkının yendiğini anlatarak ‘bölen oldu’ iddialarını tersyüz eden Tartan, özellikle Güzelyalı-Alsancak aksından yani dikey yapılaşmanın olduğu bölgeden çok şey bekliyor. Tartan’ın siyasi geçmişi, ait olduğu kültürel-sosyal sınıf dikkate alındığında bu bölgeye ilişkin beklenti sahibi olmakta haklı olduğunu rahatlıkla düşünebiliriz. Ve kabul etmemiz gereken bir diğer nokta da Tartan’ın alandaki karşılığıdır. 1992’den bu yana fiili siyasetin içinde olan Başkan Tartan’ın hafife alınamayacak bir rakip olduğu ortada.
Ve İlknur Denizli… İronik bir şekilde Denizli’nin fiili siyasetle adı ilk kez yine Konak adaylığı üzerinden konuşulmuştu. 2009 seçimlerine giderken memurlar için belirlenen tarihte İzmir Büyükşehir’deki ‘başkan danışmanlığı’ görevinden istifa ettiğinde, gazeteler Denizli’nin Kocaoğlu’nun desteğiyle Konak’tan CHP adayı olacağını yazmıştı. Ancak o gün Urla dışında hiçbir ilçede söz sahibi olamayan Kocaoğlu belki de cebinde taşıdığı listenin Konak adayına mahcup olmuştu. O günlerde beklentiye girmeden seçim boyunca Kocaoğlu’na desteğini sürdüren Denizli süreç içinde AK Parti’den aldığı ‘milletvekilliği’ teklifini değerlendirdi. Ve zaman içinde kader birliği ettiği Kocaoğlu ile adeta kanlı bıçaklı bir görüntü verdi. Uzun uzun nedenlerini sorgulayacak değilim. Ama ikili arasında bitmemiş bir hesaplaşma olduğu çok net.
Binali Yıldırım’ın İzmir adaylığına gönülsüz baktığı süreçte kulislerin olası Büyükşehir adayları arasında da boy gösteren Denizli, sanayici ve STK Başkanı olarak iş dünyasına yakın olmanın yanı sıra Büyükşehir Eski Başkanlarından Burhan Özfatura’yla da mesai yapmış olmanın avantajlarına sahip. Hem Kocaoğlu ile hem Özfatura ile teşrik-i mesaisi olan İlknur Hanım’ın söylemlerinde mevcut başkan Hakan Tartan’ı teğet geçerken CHP adayı hemcinsi Pekdaş’ı bombalaması farklı yorumlara da zemin hazırlıyor.
Dostumun dostu, düşmanımın düşmanı prensibi gereği Tartan ile Denizli arasındaki fiiliyatta varlığı gözlenen siyasi centilmenlik anlaşmasının ne kadar süreceği bilinmez. Ama görünen o ki her ikisi yukarıdan ve aşağıdan Pekdaş’ı topa tutacak.
Denizli’nin Konak’ın varoş bölgelerinde Tartan’ın ise dikey bölgelerde yapacağı bu çalışmanın CHP’nin lehine olmadığı ortada.
Pek çok açıdan üç hatta dört bilinmeyenli bir denklemi andıran Konak seçimlerinde AK Parti, CHP, DSP ve de MHP güçlü adaylarıyla sonucu kendi lehlerine değiştirmek için ter dökecek.
Sonuç mu? Şimdiden kestirmek kolay değil.
Tartan da Denizli de Pekdaş da dişli aday… MHP adayı Özyiğit’i de unutmuyoruz. Pekdaş’ın savunma yeteneği, partisinin gücü ve de ülkenin konjonktürüyle favori olduğunu söyleyebilirim. Ama farklı noktadan esen bir rüzgârın, Tartan’ı yahut Denizli’yi de zirveye taşıma olasılığı matematiksel olarak var. MHP ise alandaki çabasıyla fark edilir bir oy oranına ulaşacak gibi görünüyor.