GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
14 Şubat 2014 Cuma

AK Güvercin Masum mu?

Gözün aydın Türkiye… Ak Güvercin geliyor…
Bu satırları okurken kim bilir kaç seçim geriye gittiniz?
Ecevitli DSP’sinin seçim klasiğini unutmak mümkün mü? Şarkı tuttuğu için mi yoksa masraf olmasın diye mi bilinmez ama en az 5–6 seçim kullanıldı. Bugünlerde yeniden revaçta…
Ak güvercin kanatlandı. An itibariyle İzmir’de kaç CHP’liyi transfer ettiler bilmiyorum. Çünkü biz bu satırları yazarken bile bir CHP’li DSP’ye geçmiş olabilir. Aday gösterilmeyenler Masum Türker’in çok da ‘masum’ bulmadığım davetiyle ‘altı oku’ çıkarıp AkGüvercin’i takıyor yakasına.
Ertan Avkıran Güzelbahçe’de, İbrahim Öz Torbalı’da, Yusuf Altıparmak Dikili’de aday ilan edildi. Belki Ergun Özgün Menderes’ten gösterilecek. Büyük bir ihtimalle Hakan Tartan da Konak’tan… Yılların CHP’lisi Dr. Merih Şan İl Başkanı Selçuk Karakülçe tarafından Büyükşehir adayımız diye lanse edilmeye başlandı. CHP Eski PM Üyesi Semra Aksakal da Eski DSP’li Ali İhsan Ülker’i yanına alarak DSP trenine bindi.
Büyük bir ihtimalle Balçova’dan aday gösterilecek. Belki Hakkı Ülkü Aliağa’da, Dr. Hakan Tartan Konak’tan değerlendirilecek.
Yukarıda saydığımız isimlerin çoğu CHP’nin önde gelen simalarından…
Avkıran 2 dönem CHP’den başkan seçildi. Ergun Özgün 3 dönem…
Aksakal PM’de görev yaptı, Dr. Şan İl Sekreterliği yaptı. Hakan Tartan’ı saymıyorum. Çünkü DSP’ye geçerse bu onun CHP’den ikinci ayrılışı DSP’ye de ikinci katılışı olacak. Hoş Tartan’ın adı AK Parti ile de Konak için anılıyor birkaç gündür.  Ama yakın çevresinin ‘aday olursa DSP’den olur’ dediğini biliyorum.
Büyükşehir değil Konak adayı olduğunu da kendisi ilan etti zaten. Bana göre CHP’den başkan seçilen hatta 2–3 dönem başkanlık yapan birinin sırf aday yapılmadığı için istifa ederek ikbal ya da intikam düşüncesiyle DSP’ye geçmesi siyasi ahlaka mugayir bir durumdur.
Bugün işin başka bir boyutunu ele almak niyetindeyim. Düne kadar ‘tabela partisi’ diye bakılan/görülen DSP’nin neden bir anda transferin en gözde partisi olduğunu sorguluyorum naçizane. Ayrıca YSK’nın 30 Ocak’ta aldığı  ‘yasalarla ve önceki seçimlerdeki’ uygulamalarla çelişen o kararını…
Aynı YSK önceki seçimlerde bu duruma cevaz vermemişti.
Hatta 2004’te… Ahmet Sarışın vakasını hatırlayacaksınız. Şimdi ne değişti de YSK 30 Ocak gibi sıcak ve yakın bir tarihte böyle bir kapı açtı küskünlere?
İşin içinde bir bit yeniği, bir çapanoğlu olduğunu düşünen sadece ben miyim?
Kimsenin içine bir kurt düşmedi mi? Sizi bilmem ama benim içime düştü.
DSP futboldaki teşvik pirimi misali ‘ekonomik olarak’ destekleniyor diyemem. Ama CHP’li küskünlerin intikam duygularını tatmin edecekleri bir mecra yaratmak bile bir nevi teşvik sayılır. YSK üzerinden o kapıyı açmak yeter.
Zaten birçoğu belediye başkanı… Bütçe sorunları yok.
Masum Türker ‘masumane’ davetiyle bir taşla iki kuş vuruyor aslında. Hem bütçe sorunu olmayan adaylar üzerinden partisini diri tutuyor hem de tabanı/kişisel oyu olan adaylarla partisine can katıyor.  Etik mi, ahlaki mi? Bence değil.
Türk siyasetinin ‘Karaoğlan’ı böyle bir yola asla tevessül etmezdi. Yüzde 3 alır 5 alır. Gerekirse 1 alır. Rahşan Hanım rozet satar, şapka örer, çay düzenler. Mütevazı minibüslerle Anadolu’yu kasaba kasaba dolaşırlar birlikte. Ama yine de siyaset pazarında küskün avına çıkmaz, intikam/ikbal peşinde koşanlara kapılarını açmazlardı.

CHP’deki sancıyı artıran ‘tasfiye’ duygusudur. Tasfiye edilen herkesten Cevat Durak gibi ‘sadece bir üye olarak mücadele edeceğim’ duruşu bekleyemezsiniz. Bazıları siyaset yapma olanaklarının CHP’de kalmadığını, Kocağlu-Yüksel yapısı dışında kimsenin İzmir’de siyaset yapmasına olanak bırakılmadığını düşünerek DSP’ye yürüyor. Bazılarıysa bir dönem kendilerini şah yapan sistemin bu kez aleyhlerinde çalıştıkları için intikam peşinde koşuyor.
CHP uzun ve sancılı bir döneme yaydığı süreci o kadar kötü yönetti ki; bazen DSP tercihi yapanları eleştirmekte bile zorlanıyoruz. Çünkü en az onlar kadar CHP genel merkezi de eleştiriyi hak ediyor. Ama her ne olursa olsun ‘sosyal demokrat seçmen’ olan bitene tepkili… CHP’ye de tepkili ‘bir bölen’ rolüne soyunan DSP’ye de…
Başbakan Erdoğan’ı tanımlarken, ‘sadece kendi partisini değil rakiplerini de yöneten’ biri olarak tanımladım. 2007 seçimlerine giderken merkez sağın ANAYOL rüyasının nasıl fiyaskoya dönüştüğü sonraki süreçte bazı iddianamelerde yer aldı. Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar’ın nasıl ödüllendirildiğini anlatan onlarca haber/yazı okuduk. Hiçbiri de doğru dürüst tekzip edilmedi.
2009 yerel seçimlerinde büyük bir sükse yapan Saadet Partisi’ndeki Numan Kurtulmuş’un bir anda nasıl/neden kapı dışarı edildiği benim için hala soru işaretidir. Aynı şekilde Kurtulmuş’un AK Parti’ye alınışı da… DP kongrelerinde seçilen başkanlardan biri ‘Süleyman Soylu’ şu an hangi partinin Genel Başkan Yardımcısıdır?
Tüm bunlar bugün transfer pazarına hızlı giren DSP’deki hareketliliği de YSK’nın önceki dönemlerle çelişen 30 Şubat içtihadını da sorgulamama yetiyor.
İzmir’in İl Başkanı Selçuk Karakülçe ile konuştum.
Değil Ak Güvercin’in AK Parti tarafından kanatlandırıldığı iddiasının, düşüncesinin bile kendileri için utanç verici olacağını söyledi. ‘Böyle bir durum bizi sadece küçültmekle kalmaz, aynı zamanda alçaltır’ diyen Karakülçe, adayların tamamen kendi kendilerini finanse ettiğini, DSP örgütlerinin büyük bir özveriyle, partililer tarafından ayakta tutulmaya çalışıldığını ifade etti. Karakülçe’yi tanıyorum. Sözlerinin doğruluğundan da kuşkum yok. Sadece onun değil tüm DSP örgütünün ne denli özveriliyle partiyi ayakta tuttuğunu da izliyorum. Diyeceksiniz ki öyleyse sorun ne? Koskoca bir yazıyı neden kaleme aldın?
Neden aklımıza bir kurt düşürdün? Peşinen söyleyeyim.
Karakülçe’ye olan güvenim tam.
Ama Türkiye gibi siyaset mühendislerinin cirit attığı bir ülkede bir ince kuşku duymak için ‘YSK kararı başta olmak üzere’ birden fazla nedenimiz var. Ve bana koskoca yazıyı yazdıran bu ince kuşkudur. Ayrıca siyasette ‘rakibi bölmek’ çok bilindik, eski bir yöntemdir. Açıklanan anketlerin büyük çoğunluğunda yüzde 30 sınırına dayandığı görülen ama aday belirleme sürecini kötü yönettiği için kan kaybı yaşayan CHP, DSP’ye küskünlerle birlikte 2 puan kaptırsa psikolojik baraj olan yüzde 30’un üzerine çıkamaz.
Hepi topu 2 puandan söz ediyorum.
Peki, bu durum/tablo kimin işine yarar? Tabi ki en başta Başbakan Erdoğan’ın…
Ve de Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu hedefleyenlerin…
31 Mart sabahı kimse DSP’nin aldığı yüzde 2-3’le ilgilenmeyecek.
Ama CHP’nin oyu noktasına virgülüne önem arz edecek.
Uzun etmeye lüzum yok. Bülent Ecevit’in Ak Güvercin’inin Masum Türker’in AK Güvercin’ine dönme ihtimalini var mı? İl Başkanı Karakülçe’ye bakılırsa kesinlikle yok. Doğrusu ona inanmak istiyorum.
Ama sıcak ve manidar gelişmeler bana çok da ‘Masum’ gelmiyor.