GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
18 Haziran 2023 Pazar

Karadeniz: Seyr-i Türkiye

Mevsim yaza dönüp de, yine bir Haziran ayının ortalarına erişildiğinde…

Nedendir bilmem hatırlatıverdi yine zaman

On yıl kadar önce bir STK etkinliğinde izlediğim Karadeniz Vapuru adlı  o muhteşem belgeseli canlandırdım yine muhayyilemde.

Ve… 1926 yılının 13 Haziranında…

M. Kemâl Atatürk'ün beğenisine mazhar olarak Mudanya’dan uğurlanmış ve de umut yükü ile yüklenmiş bembeyaz bir geminin…

Suları yara yara Avrupa şehirleri arasında bir limandan bir limana süzülüşü ile…

Aydınlık yarınlara doğru seyrü seferi canlanıverdi yine gözlerimin önünde.

Savaştan yeni çıkmış bir millete moral / motivasyon aşılamak üzere M. Kemâl Atatürk'ün fikri ile hayata geçirilen…

Dünya’da bir ilk olarak nitelendirilen bu yüzer sergi projesinden haberdar olmadığım çocukluk yıllarımda…

Her yıl büyük bir sevinçle kutladığımız yerli malı haftası etkinliklerinin önem ve mahiyetini çok sonraki yıllarda anlayacağımızı… 

Bir ülkenin ekonomik bağımsızlığını elde etmesi için; ihracatın ithalattan çok daha fazla yer tutmasının gerek ve şart olduğunu…

İthal ürünlere olan sevdanın, çok ağır bedeller ödettiği zor zamanların habercisi olduğunu… Elbette bilemezdim…

***

Oysa ki…Yüz yıl öncesinin yanmış yıkılmış, savaştan bitap düşmüş Türkiye’sini…

Sanayide ve tarımda yerli üretim mottosu ile ayağa kaldıran…

M. Kemâl Atatürk’ün ekonomik zafer olarak mütalaa ettiği…

1923 tarihli İzmir İktisat Kongresi’nde belirlenmiş maddeler arasında yer alan 4. Maddeye göre:

“Türkiye halkı, tükettiği malı mümkün olduğunca kendisi üretir. Çok çalışır; zamanda, servette ve ithalatta israftan kaçar.Ulusal üretimi sağlamak için gerektiğinde geceli gündüzlü çalışmak kararlılığını gösterir.”

İfadesinin içinde yer alan yol haritasını takip ederek.. İhracatın ithalattan fazla olduğu zamanlarına erişmiş bir Türkiye modelinin yaşandığı yılları…

Sonsuz bir umutla inşa edip, yudum yudum yaşamış ecdadımızı…

Bu muhteşem belgeseli izledikten sonra mahcubiyet duyguları içinde… Gıpta ile anıyorum.

***

Cumhuriyet’in ilanından üç yıl sonra büyük bir kararlılıkla gerçekleştirilen…

Karadeniz Vapuru Projesi’nin heyecan veren her bir detayını bir çok yazılı kaynakta bulmak mümkün…

Lakin…

Yerli ve milli olan her bir zenginliğimize sahip çıkmak konusundaki o yılların kararlığını, şevk ve heyecanını yazıma aktarmaktır bütün meramım…

Örneğin; bir hikaye lezzeti ile hafızama kaydettiğim bu tarihi anektoddaki bilgilere göre…

Şehir hatlarında sefer yapan, siyah renkli Karadeniz Vapuru’nun İzmir’e yaptığı son seferinden sonra…

Bir ay gibi kısa bir süre içinde boyanarak bembeyaz bir kuğuya benzemesi ile…

Ve her şeyin en ince ayrıntılarına kadar düşünüldüğü tefrişatı ile…

13 Haziran’da Çanakkale Boğazını geçerek açıldığı ve on bin mil katettiği engin denizlerde..

Seksen altı gün süren yolculuk sırasında uğradığı 12 Avrupa ülkesinin ziyaret ettikleri 16 liman şehrinin…

Cezayir (Bona ), İspanya (Barcelona), Fransa (Le Havre ve Marsilya), İngiltere (Londra), Hollanda (Amsterdam), Almanya (Hamburg), İsveç (Stockholm), Finlandiya (Helsinki), Rusya (Petersburg), Polonya (Danzing ve Gdynia), Danimarka (Kopenhag), Belçika (Anvers), İtalya (Cenova ve Napoli) limanlarında…

Yüzer sergiyi ziyaret eden on binlerce ziyaretçinin büyük ilgisi ile karşılanan Riyaseti Cumhur Orkestrası eşliğinde yapılan balolarda…

Siyasetçiler, yazarlar, gazeteciler ve sanatçılardan oluşan münevver kesimin…

Çağdaş yaşam kıyafetleri içindeki Türk kadınının ve Türk erkeğinin batılı kimliği şaşkınlıkla karşılanıyordu.  

Sergi salonlarında teşhir edilen ve satışa sunulan Türk sanatçıların eserleri yağlıboya tablolar, heykeller alıcıların beğenilerine sunulurken…


Bursa ve Hereke dokumalarından ilaç sanayiine, şekerleme ve lokumdan Kütahya çinilerine, maden, gümüş takı ve objelerden, Osmanlı ve Yörük halılarına, antika eser ve eşyaların sergilendiği salonlarda satışa sunulan her bir ürünün…

Tüm dünyaya verdiği mesaj…

Savaş yorgunu bir milletin; dosta güven, düşmana korku veren… Dimdik ayakta duruşu idi.

***

Velhasılı…

Geçip giden yılların ardından o günleri masal gibi anlatır olduk…

Sahip olduğumuz bütün değerleri fütursuzca tükettik…

Ne yazık ki… İthalatın ihracattan fazla olduğu zamanları da yaşadık ve gördük…

Şimdi geldiğimiz noktada…

Bir taraftan… 28 Mayıs seçimlerinin neticesi ile kurulan yeni kabinede memleketin idaresine talip olan isimler üzerine tartışmalar yapılırken…

Diğer taraftan… Yükselişine  dur denilemeyen dolardaki artış ve Türk lirasındaki en büyük değer kaybı ile…

Her kesimde yaşanan ekonomik darboğazdan nasıl çıkılır sorularına cevap aranmakta olsun…

TC Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirilen Mehmet Şimşek ile…

TC Merkez Bankası Başkanı olarak atanan Hafize Gaye Erkan’ın çizeceği yol haritası merakla beklenirken…

İhracatı ithalatından daha  fazla olan, cari açığı  azalmış ve ihracat fazlası veren bir ülke konumuna gelmek… 

Peşinden koştuğumuz en büyük gayemiz ve gerçekleştirilmiş en güzel  hayalimiz olsun.

***


Hülasa…

İkinci yüzyılına girmeye hazırlanan TC Devleti’nin ilelebet payidar olmasını dileyen M. Kemâl Atatürk’ün…

“Siyasi ve askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve devamlı olamaz”

Sözlerini derinden anlamaya her zamankinden çok ihtiyacımız olduğu bu zor zamanlarda…

Bu güzel ülkenin üzerinde, ferahlatıcı umut rüzgarlarının her daim esmesini dileyerek…

Türk’ün atası M. Kemâl Atatürk’ün manevi huzurunda…

Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmış tüm baba yüreklilere… Bin selam olsun diyorum...