GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İhsan Özbelge ÖZDURAN
YAZARLAR
29 Nisan 2023 Cumartesi

Erişti nevbahar eyyamı…

Seçim sath-ı mailinde geri sayım başladı ve sandık başına gitmeye sayılı günler kaldı. 

Siyasi aritmetik içindeki çok bilinmeyenli denklemlerin çözülmeye çalışıldığı…

Türlü çeşit siyasi polemiklerle… Hızla irtifa kaybeden siyasi adaba ve siyasi üsluba…

Siyasetçi kimliklerin ağızlarından dökülen sokak jargonu konuşmalara…

Büyük bir şaşkınlık ve üzüntü içinde şahitlik ederken

Dilimin ucuna gelen sözcükleri seslendirmekten imtina ederek

Duygu, düşünce, görüş ve fikirlerimi bir parantez içine alıyorum…  

Ve…

Boğazımdaki dokuz boğuma binlerce kere şükrediyorum.  

***

Böyle bir haleti ruhiye içinde…

Maddi / manevi kaybettiğimiz değerlerimizin muhasebesini yaparken… 

Toplumumuzu dimdik ayakta tutacak adab-ı muaşerete…

Gözlere, kulaklara hitap edecek bir toplumsal letafete

Ruhlara şifa olacak bir siyasal zarafete… 

Yıllar yılı nasıl da hasret kaldığımızı düşünüyorum.

***

Ve… Mayıs ayını karşılamaya hazırlanırken…

“Her şeyi akışına bırak, su akar yolunu bulur” sözünü hatırlatan…

Doğa ananın o muhteşem uyanışını seyre dalıyorum. 

Kurumuş dalların yeniden canlanışı ile umutsuzluğun umuda nasıl da yenik düştüğünü tasvir eden… 

Şair Nedim’in ölümsüz satırlarına ruh veren Arif Sami Toker’in nihavent bestesinden süzülüp gelen 

Çok sevdiğim eski bir şarkının nağmelerinde…

Geçmiş yıllardaki iç huzurunu arıyorum.

“Erişti nevbahar eyyamı, açıldı gül-i gülşen
Çerağan vakti geldi lalezarın, didesi Ruşen”

(Geldi ilkbahar günleri, açıldı güller ve gül bahçeleri
Şenlik zamanı geldi, lale bahçesinin gözü aydın.) 

Dizeleri ile müjdeler veren bu ölümsüz eserin her bir tınısında…

Bahar mevsiminin; uyanma, yenilenme, tazelenme ruhunu…

Yüreğimin en derininde hissetmeye çalışıyorum…

***

Ve… Bahar mevsiminin hatırlattıkları ile…

Şimdi o mis kokulu mor salkımların zamanıdır diyorum… 

Kırk küsur yıl önce gelin geldiğim ve aile kütüğümüzün kayıtlı olduğu o güzel Bornova’mın

Birbirinden görkemli köşklerinin gece gündüz ışıldayan verandalarından… 

Yaz gecelerinde uçuşan perdelerin ardından gelen piyano nağmelerini dinlediğim…

Uçsuz bucaksız yemyeşil golf sahalarını bir film platosu gibi izlediğim..

Rumca, Fransızca, İngilizce ve İtalyanca dilinin  Türkçe ile her sabah selamlaştığı…

Levant kültürü ile Türk kültürünün derin dost sohbetlerinde birbiri ile kucaklaştığı…

Avrupa esintilerinin; giyim kuşamdan, sofra adabına kadar her evin kapısını nazikçe çaldığı…

Farklı kültürdeki kişilerin birbirini yakınen tanıyıp, her hali ile sevip saydığı…

Yetmişli yılların Bornova’sının gül kokulu, yasemen kokulu cadde ve sokaklarında dolaşıyorum…

Bir levanten köşkünün bahçesindeki mor salkımların büyük bir coşkuyla duvarları aşıp sokaklara dökülüşünü…

Ortalığı saran mis kokusunu her zerremde hissederek…  

Büyük bir özlemle eski günlerin havasını solumaya çalışıyorum. 

Bugünkü Ege Üniversitesi Rektörlük binasının karşısındaki alanda…

İngiliz John Maltass tarafından 1780 yılında inşa edildiği bilinegelen…

İki asırdan bu yana “Mattheys Köşkü” namı ile tanınan…

Ve  Bornova’nın en nadide mücevherlerinden biri olan…

Kurtuluş savaşı yıllarında M. Kemâl Paşa‘nın karargah olarak kullandığı Levant mirası bu muhteşem köşk… 

Yaşanmış yıllara şahitlik eden anıları ile baş başa kalmış bir tevekkülle…

Düne dair hatırında ne varsa… Koynunda büyük bir özenle muhafaza ederek…

Yarınlarının kime emanet edileceğinden bi haber… Yıllar yılı ayakta kalmaya direniyordu.

***

Ünlü iş insanı ve uluslararası koleksiyoner Lucien Arkas “İzmir sanat şehri olmalı” vizyonu ile… 

Çocukluk anılarında büyük yer tutan, koşup oynadığı köşk bahçeleri… 

Yeniden mis kokulu çiçeklerle donanmaya başlıyordu. 

Tarihe şahitlik etmiş ve uzun yıllar kilitli kapılar ardında kalmış iki asırlık bu köşk…  

Arkas Sanat Danışmanı Niko Filidis tarafından beş yıllık bir emekle  aslına uygun olarak restore edilerek…

Büyük bir heves ve heyecanla… @ArkasSanatBornova olarak kent belleğine  kazandırılıyordu.

Uluslararası değerdeki Arkas Halı Koleksiyonunda yer alan Batı ve Orta Anadolu yörelerine ait 16. ve 19. Yüzyıllar arasında dokunmuş…

Bergama, Çanakkale, Konya, Milas, Akhisar ve Gördes yörelerine ait halılardan oluşan Anadolu Halıları Sergisi”

Sanatsever İzmir halkı ile buluşurken…12 yıl içinde açılan bu dördüncü sanat merkezi ile…

Köşkleri ile tanınıp bilinen eski Bornova… Adeta unutulmaya yüz tutmuş hatıraları ile buluşuyordu...

İnşaat sektörünün yarattığı yapılaşma rüzgarının etkisinden kurtulamayarak yıkılan pek çok köşkten geriye kalan… 

Zorlukla da olsa ayakta kalmayı başarabilen ve halâ yaşama tutunmaya çalışan…

Paterson KöşküAliberti KöşküCharlton Whittall KöşküDe Andria KöşküEdward Whittall Köşkü... Belhomme KöşküPierre Pagy Köşkü ve Bardisbanian Köşkü minyatürleri… 

Seramik sanatçısı Verda Sipahi’nin çalışmaları ile bir araya geliyor… 

Ve… İki asır öncesinin ve günümüzün Bornovası….

Bu tarihi köşkün yemyeşil bahçesinde… “Meğer birbirimize anlatacak ne çok şey biriktirmişiz” dercesine…

Derin bir hüzün ve büyük hasretle kucaklaşıyorlardı

***

Mis kokulu bahar mevsiminin tüm renklerinin enerjisi  ile  

Kapkara kışı ve yaşanan cümle acıları geride bırakmayı umut ettiğimiz şu günlerde… 

Hayata geçirdikleri Kültür / Sanat hizmetleri ve sosyal sorumluluk projeleri ile… 

Geçmiş ile gelecek arasında sağlam bir köprü oluşturan…

Düşündüren, bilgilendiren, topluma değer katan… 

Değerli hemşehrimiz, gerçek İzmirli Sn. Lucien Arkas’a  

İzmir ve İzmirlilik adına… Teşekkürlerimiz daim olsun…

“Erişti nevbahar eyyamı” mısralarındaki gibi…

Yaşam sevincini kazanmış bir toplum olabilmek dileği ile

1 Mayıs  Emek ve Dayanışma günümüz kutlu olsun diyorum...