GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ender ALDANMAZ
YAZARLAR
8 Mart 2023 Çarşamba

İzmir Masası kurulabilir mi?

Türkiye bir yandan seçim sathına girerken bir yanda da 10 kentte yaşanan büyük felaketin yaralarını sarmaya çalışıyor.

Türkiye seçim sathına depremde dahi uzlaşamayan siyaset aktörleri ile giriyor. Deprem ile başlayan siyasi kutuplaşmanın önümüzdeki günlerde daha fazla derinleşeceği görülüyor.

Bu arada depremden etkilenen 13 milyondan fazla vatandaş ise can havli ile göç ediyor, hayata tutunmaya çalışıyor.

Doğal afeti ile ekonomisi ile ülkede sessiz bir alt üst oluş yaşanıyor.

Türkiye bir yandan doğal afet yaşarken bir yandan da afetlere hazırlık konusunu tartışıyor.

En önemli gündem maddesi ise İstanbul ve İzmir’de beklenen büyük deprem ve kentsel dönüşüm konusu…

***

İzmir’in siyasi atmosferi ise ülkenin siyasi atmosferine göre daha ılıman bir seviyede… Toplumsal yaşayışta kentli kimliğin ön plana çıkması, ticaretin hızlı akışı ve yaşam tarzı konusunda gösterdiği hassasiyet ve hoşgörünün hakimiyeti sebebiyle İzmir kutuplaşmanın hızla arttığı ülkede bir soluk alma alanı haline dönüşmüş durumda…

İzmir, siyasi olarak Erdoğan iktidarına her seçimde tavır aldı ve kesintisiz direnç gösterdi. Ancak kentin bu güçlü direnişi siyasi arenaya pek yansımadı. Siyaset daha çok Ankara, İstanbul hattında kendi ritmini buldu. İzmir’in siyaset arenasında çok fazla isminin geçmemesi de “ılıman bir tavır” olarak değerlendirilebilinir.

Kentteki ılıman hava kentte siyaset yapan figürlerden beklentileri de bu minvalde artıyor. 2020’de yaşanan büyük depremin yanı sıra tsunami, sel ve orman yangınları gibi doğal afetlerle karşı karşıya kalan kent, siyasi ayrım gözetmeksizin özellikle bu konularda ortak bir tavır alış bekliyor. Diğer yandan kentte siyaset yürüten figürler de tabii ki kendi politik faaliyetlerini yürütüyor ancak arka planda sıkı dostlukların olduğu da görülüyor, biliniyor.

NACİ GÖRÜR’ÜN ÇAĞRISI
Türkiye büyük bir afet yaşadı. Halk büyük bir dayanışma gösterdi. Ancak bu dayanışma siyasi alanda kendini bulamadı. Kurulamayan Türkiye İttifakı aslında pek ala İzmir’de kurulabilir. Ancak niyet önemli tabii…

İzmir, deprem riski açısından İstanbul’dan sonra en riskli kent durumunda… Deprem Bilimci Naci Görür’ün “İzmir afetler konusunda sözünü söylemeli” çıkışı çok önemliydi. Çünkü İzmir’in yapı stoğu oldukça eski ve kent bir depreme hazır değil. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kentsel dönüşüm konusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne çağrı yapsa da ve bu konuda Büyükşehir’in samimi çalışmaları olsa da tek başına hiçbir kurumun bu yükün altından kalkması mümkün görünmüyor.

ENDİŞEYİ SİYASET KURUMU GİDERİR
Sessiz sedasız gibi görünse de kentte ciddi bir korku ve endişe hakim… Kimse evinden emin değil, bir afet durumunda herkes başının çaresine nasıl bakacağını düşünüyor.

Bunu giderecek ise siyaset kurumu… Siyasi tartışmaları bir kenara bırakarak deprem riski altındaki İzmir için sıkı bir hazırlık konusunun bir masa etrafında çözülmesi gerekiyor. Hükümetin, yerel yönetimin, iş dünyasının ve odaların oluşturacağı bir konsensüsle afete hazırlık yönünden harekete geçilmesi mümkün olabilir. Başka türlüsü ise iyi niyetten öteye geçmeyen, yetersiz bir çaba olarak kalacak ve bunun faturası da bugün yaşadığımız gibi çok ağır olacaktır.

***

Toparlarsak;

-İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in bütçenin yüzde 10’unu kentsel dönüşüm meselesine ayırması değerlidir ama yeterli değildir. Dönüşümün hızlanması konusunda merkezi hükümetin kentteki temsilcileri ile yerel yönetimin dönüşüm konusunda Ankara’da ciddi bir lobi yapması gerekiyor.

-Lobinin yapılabilmesi için ise bir İzmir Masası’nın kurulması ve ciddi bir konsensüs oluşması gerekiyor. AK Parti’nin, yerel yönetimin, iş dünyasının ve odaların dahil olduğu bir masada kentin doğal afete hazırlanması konusunda herkes elini taşın altına koyabilir. Başkan Soyer, AK Parti’nin İzmir'deki temsilcileri, iş dünyası ile odaların kentsel dönüşümdeki sorunların ortak çözümü konusunda adım atması gerekiyor.

-Bu masa kurulacak ise ilk olarak Bayraklı’daki depremzedelerin yaralarını tartışmasız bir şekilde sarması gerekiyor. Mesela hükümet tarafından depremzedelere verilen 0,87 faiz oranlı 600 bin TL’lik kredi desteği evlerin 3 milyon TL’ye yükseldiği bir ortamda bir şey ifade etmiyor. Yine emsal davaları depremzedeleri zor durumda bırakıyor. Büyükşehir’in Halk Konut çalışması da dava sebebiyle durmuş durumda… Bir uzlaşı masası kurularak ilk önce deprem mağdurlarının yaralarını sarılması şart… Dönüşüm konusunda ilk yapacağımız iş kendi yaramızı sarmak olması gerekiyor.

-Bunun sorunun çözümü üzerine kurulacak bir İzmir Masası’nda geniş çaplı bir planlama ile kentsel dönüşümü kentte hızlandırması gerekiyor. Bunun için özellikle merkezi yönetimin iteklenmesi şart… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu konudaki açıklamasının fırsata dönüştürülmesi gerekiyor.  Burada da iş Büyükşehir-AK Parti uyumundan geçiyor. İlk mesajlar ve temenniler sıcak. Kimi açıklamalar var, yerel yönetime dair eleştiriler var. Ancak bu siyaset içinde dozajı kabul edilebilecek türden eleştiriler... Önemli olan Türkiye’yi bir rol model olacak masanın kurulması ve İzmir’in kendine has dokusunu siyaset sahnesine taşıması büyük bir dönüşümün de işaret fişeğini yakabilir. Burada da Bayraklı depremzedelerinin sorunlarının çözülmesinin yanı sıra bir diğer adım Buca Cezaevi’nin planlanması konusu olabilir.

Sonuç olarak, Türkiye Masası enkaz bölgesinde kurulamamış olabilir. Ancak İzmir uzlaşıcıdır ve pekala Türkiye’ye örnek olabilir. Prof. Dr. Naci Görür deyimiyle İzmir, İzmirliğini yapmalı ve başını kaldırmalı. Koşullar ise hiç olmadığı kadar da uygun. Bu adımı siyasetçiler, yerel yönetim, iş dünyası ya da odalardan birisi atmalıdır. Daha büyük veballer ödenmeden…