GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ender ALDANMAZ
YAZARLAR
21 Aralık 2022 Çarşamba

Erdoğan rakibini kendisi belirlemek istiyor!

Ekonomi, siyaset,dış politika, gündelik yaşam…

Ülke kör bir kuyu gibi…

500 liraya dolan pazar filesi…

“Ahmak” kelimesinin cezası 2 yıl 7 ay…

Dış politikada yörüngesi belirsiz bir hal…

Ülkenin gettolarında kaşıkla salça, bardakla yağ alanlar, fırınların önünde askıda ekmek, ucuz yağ ve et kuyrukları…

Uyuşturucunun yoksul mahallelerde  yarattığı “sessiz” yıkım…

Krizin Türkiye hali…

**

Ahmak kelimesinden doğan adalet ve siyaset krizi ile ilgili kitabın ortasında başlayalım:

Erdoğan rakibini kendisi belirlemek istiyor.

Türk siyasetinde iktidar ile muhalefetin karşılıklı atışması boldur. Kullanılan argo kelimelerin haddi hududa yoktur. Yakın zamanda “nah” diyen bir Milli Savunma Bakanımız, mecliste bir milletvekiline “o.ç.” diyen bir İzmir vekilimiz var.

Karşılıklı edilen sözleri üst üste koysak 12 ciltlik ansiklopedi çıkar.

Mahkemenin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verdiği hapis ve siyaset yasağı kararı ile ilgili iktidar ve muhalefet cephesinden değerlendirmeler mevcut…

En çok da komplo teorisi…

Hükümete yakın medya organları ve onların köşe yazarlarının bir kısmı hatta muhalefetin de bir bölümü Erdoğan’ın iktidara geldiği dönemde yaşanan benzerlikler üzerinden İmamoğlu’nun yükselişini yorumluyor. Hatta mahkemenin uluslar arası güçlerin etkisinde kalarak hareket ettiği ve İmamoğlu’nu mağdur ederek siyaset sahnesinde önemli bir noktaya getirdiği kastediliyor. Cezanın Erdoğan’dan azade olduğu, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğuve kararın siyasi alanla bir irtibatının olmadığı bol bol yazıldı, konuşuldu.

Komplo teorisinin yazılıp çizildiği bir dönem geçiriliyor. Ancak gözden kaçan bir konu var.

Hükümet kanadı İmamoğlu ile ilgili süreci adım adım örmüştü. 25 yıl sonra İstanbul’da Erdoğan’ı bir değil iki kez mağlup eden tek isim olan İmamoğlu’nun önünün kesilmesi için onu başaraıya götüren ekibin tasfiyesi yani İmamoğlu'nun altının boşlatılması gerekiyordu. Seçimlerin kazanılmasında kilit rol oynayan iki isim CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun baskı altına alınması için gerek medya gerek hukuk sistemi üzerine düşeni yaptı. Kavuncu’nun FETÖ ilişkisi olduğu sürekli olarak servis edildi, partinin içi karıştırıldı ve sonuçta Kavuncu etkisiz, görünmez hale getirildi. Kaftancıoğlu’na ise ciddi bir ceza kesildi ve siyasi yasaklı olma durumu var.

Sonrasında ise İmamoğlu’na sıra geldi. Dava uyduruldu, süreç içerisinde hakim değişti ve insanların adalet duygusunu zedeleyen, siyasi bir karara imza atılmış oldu.

Bu bir komplo mu?

Gerçekten bir komplo olsaydı Erdoğan’ın bu komployu boşa çıkarması çok kolay olurdu. Çünkü siyaset, yargı her şey emrinde… İsterse bir kararname ile af çıkartır, iki günde davayı geri döndürür hatta meclis önerge sundurup cezanın yol açtığı sorunlara çözüm bulurdu. Muhalefette bunu destekler ve komplo boşa çıkarılırdı.

**

Erdoğan’ın süreçle ilgili pek konuşulmayan bir başka stratejisi de rakiplerini yok etmesi ve rakibini belirlemesi konusunda oldukça maharetli olduğudur. Erdoğan’ın mantığı rakibine acırsan acınacak hale gelirsin mantığıdır.

Rakibe merhamet etmez. İsterse pasifize eder hatta mapus damına bile atar.

Parti içinde en büyük rakibi olan Abdullah Gül’ün ekibi tamamen tasfiye edildi. Bugün emekli bir cumhurbaşkanından öte değil…

Ahmet Davutoğlu, parti içinde barınamadı ve bir grup arkadaşı ile 6’lı Masa’da… Keza Ali Babacan da öyle... Erkan Mumcu, Bülent Arınç gibi örnekler de mevcut…

2015 seçiminde Erdoğan’ı tek başına iktidar olmasını engelleyen Selahattin Demirtaş ise uzun yıllardır mapushanede…

Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimdeki rakiplerine bakıldığında iki seçimi de elini kolunu sallayarak kazanacağı adaylardı ve kazandı. Çünkü başarı hikayesi olan bir aday bulunamamaktaydı.

Şimdi ise Erdoğan’a rakip olabilecek çok sayıda aday var. Erdoğan’ın rakip olarak görmek istemediği iki isim ise Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş… İmamoğlu’nun iki seçimi de kazanmış olması sebebiyle de seçimi alma potansiyeli bulunuyor. Yani Erdoğan, İstanbul’u kaybetti, Türkiye’yi de kaybedebilir.

İmamoğlu’nun şu anki tabloda ceza ihtimali sebebiyle aday olamayacak gibi duruyor. Tabi burası Türkiye, her şey değişebilir. Ancak şu bir gerçek… İmamoğlu aday olursa bu mahkeme cezayı onar ve adaylığının önüne geçer. Eğer ki aday olmazsa ceza istinaftan veya Yargıtay’dan döner. Bunu bir not olarak bir kenara yazmak gerek.

Yine Mansur Yavaş hakkında bir dosya hazırlığı olduğu haberleri basına yansımış durumda…

Başa dönersek ortaya çıkan tablo çıkan sonuç şu:

Erdoğan karşısındaki adayı belirleyerek seçime girecek. Çünkü başka çaresi bulunmuyor. Kamuoyu araştırmaları Erdoğan’ın oyunun son yılların en düşük seviyesinde olduğunu gösteriyor. Tek seçenek ise yenebileceği bir rakibi karşısına çıkarmak olacaktır.

O da Kemal Kılıçdaroğlu’dur.

Ancak ola ki Kılıçdaroğlu aday olursa İmamoğlu ve Yavaş’ın performansı kilit bir hal alır. Bu iki isim aday dahi olmasalar tıpkı aday gibi çalışırlar ve kararsız seçmen ile karşıt seçmeni ikna edecek bir dil ve söz birliği kurabilirlerse seçimin kaderini değiştirebilirler.

**

Tüm bunlar olurken büyük bir alt üst yaşanıyor.

2,5 litrelik kolanın fiyatı 30 TL…

Gripin’in tanesi 14 TL…

Uyuşturucu peynir ekmek gibi satılıyor.

Kısa yoldan köşeyi dönmeye çalışanların yuvaları dağılıyor.

Kadın cinayetleri durdurulamıyor.

Otomobilde radyodan Cem Karaca’nın sesi yükseliyor:

Yoksulluk kader olamaz.