GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Kemal ARI
YAZARLAR
30 Ocak 2022 Pazar

Hoşça kal geçmiş… Merhaba gelecek…

Ne kadar birbirine zıt iki sözcük...

Sıcakla soğuk, güzelle çirkin, iyiyle kötü gibi...

Ancak sevgi ve nefrette başka şeyler de var. 

Birini ya da birilerini seversiniz; büyük bir duygu yoğunluğu yaşarsınız. Sonra gün gelir, kimi olumsuz şeylerden dolayı bir nefret duygusuna döner her şey.

Büyük bir taşma yaşarsınız.

Yükselişten düşmeye, yanmaktan donmaya gider gibi...

Bilirsiniz ki arkadan vurulmuşsunuzdur; ihanetin tam ortasına düşürmüşlerdir sizi. Aculluk, zibidilik, kendini bilmezlik ve densizlik almış başını gitmiştir...

Gerçekten de zor zamanlarda belli oluyor insan denilen yaratık.

Örneğin canım dediğiniz kişiler, sizin onurunuzla oynamıştır; başkalarına anlatırken, olmadık şeyleri öne sürerek, gururunuzu kırmışlardır. 

Üç kuruşluk çıkar için sizin onurunuzu satacak kadar alçalan insanlardan, ne bekleyebilirsiniz ki?

Tabansızlık dip yapmışken, bir anda rol çalmayı bir övünç kaynağı gibi görüp, buradan haklılık moduna gidip, size trip bile atabilirler.

Bu duyguları yaşadığınızda, artık sevgi ölmüştür; yerini yavaş yavaş nefret almaya başlamıştır.

Bir duygu boyutundan çıkıp, bambaşka bir duygu boyutuna geçiyorsunuz böyle anlarda, aman dikkat!

Dikkat diyorum; çünkü iki farklı etkiye bir bünye ne kadar dayanabilir; varın bunun hesabını siz yapın. Eğer dayanma gücünüz sınırlıysa, kahreder, dünyanın başınıza yıkıldığını bile düşünebilirsiniz.

Ve aklınızdan koca bir geçmiş geçer!

İçinizin yandığını hissedersiniz.

Bunun için miydi her şey dersiniz.

Örneğin en zor zamanlarda yalnız bırakmışlardır sizi.

Ama o denli arsızlık vardır ki; bu tabansızlıklarını bile erdem olarak satmaya hazırlardır.

Yıktıklarını görmezler; hadsizlikleriyle onu bile sizin sırtınıza yükleyebilirler.

Çöküntünüz onların ayıbıdır; ancak dönüp size bunu sizin yenilginiz gibi anlatabilirler.

Mesela burun kılı olmayı önerecek kadar alçalabilir, bu tiynetteki yaratıklar.

Ve bazen geldiğiniz bu çöküntü haline bakarak, geçmişte ortaya koyduğunuz çaba ve uğraşıların ne kadar anlamsız olduğunu düşünürsünüz..

Gönlünüzde büyüttüğünüz insanların basit hesaplar içinde küçülmeleri, içinizi bulandırır; ve giderek bu nefret etme duygusuna kadar gelebilir.

İçi bulanmışsa bir kez gelinen noktada insanın; boşver be kardeşim, olan olmuş, artık hiç bir şeyin değeri yok noktasıdır bu.

Koca bir geçmiş bitmiştir.

Son noktayı koymuş ve değersizleşen onca şey içinde kendinize yeni bir yol, yön arama zamanı çoktan gelmiştir.

Artık yeni kokulara, renklere, çizgilere ve gölgelere ihtiyaç var.

Koskoca bir geçmiş, bir çöküntü halinde artık geride kaldı.

Yeniden "Vire Bismillah" demenin tam zamanı.

Hani bir söz vardır; kartallar yüksekten uçar ve yalnızdır.

Yalnızlık, bu yönden bakıldığında kötü bir şey olarak da sayılamayabilir.

Gücünüz varsa, direnin yalnızlığa...

Her şeye karşın, direnme gücü onurunuzdur sizin, direnin.

Her şeye direnmeli insan her şeye!

Faşizme, baskıya, zorbalığa, kaypaklığa, yanar dönerliğe, yalakalığa ve hatta fırıldaklığa...

Her yanı kemiksizlik, kansızlık ve omurgasızlık kaplamış.

Dokunduğunuz yer çürüyor ve çürümüşlükten çevreye kötü, pis bir koku salıyor sanki.

O nadenle yalnızlık her zaman kötü de sayılamaz.

Küçülüp kalabalık bir gürültünün içinde yer almaktansa, yükselip yalnız uçmak, her şeyden daha değerlidir.

Hoşçakal geçmiş; merhaba gelecek!