GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Kemal ARI
YAZARLAR
3 Ocak 2022 Pazartesi

Göçmen bir toplumuz; kabul edelim!

Göç, bu toplumun yazgısıdır, değişmez.

Tarihin en kadim devirlerinden beri bu coğrafyada insanlar oradan oraya göç ettiler; bazen bu topraklar göç aldı, bazen de bu topraklardan kitleler başka coğrafyalara göç etti.

Göç yalnız bu toprakların değil, Türklerin de ayrılmaz bir yazgısıdır.

Daha Anadolu’da Türk varlığı yokken bile, Ortaasya’nın bozkır kültüründe atalarımız kimi zaman geçim kaygıları kimi zaman da savaşlar nedeniyle oradan oraya göç ettiler.

Açın tarihi Türk destanlarını hep göç göreceksiniz…

Aşılan dağlar, nehirler, ovalar, denizler; kimi zaman atların sırtında, kimi zaman yaya olarak oradan oraya giden kitleler, bedensel varlıklarıyla birlikte kültürlerini de farklı coğrafyalara taşıyıp durdular.

Ta Göç Destanı’’ndan alın, modern zamanlara doğru evrildikçe hep göçlerle karşılaşacaksınız Anadolu’nun ve Türkler’in tarihine baktığınız zaman…

Bu hem bir zenginliktir bir yönden bakınca, hem de büyük bir derttir; kendine özgü bedeli ve riskleri vardır.

O halde rahatlıkla şunu söyleyebiliriz:

Bugünkü toplumu anlamak istiyorsak, göçlerin tarihine de bakacağız…

Hangi gruplar ya da kavimler hangi coğrafyalardan kalktılar, nerelere doğru yollara döküldüler ve giderken yanlarında neler götürdüler ve gittikleri yerlerde de neler bulup, onları gündelik yaşamlarına alıp kullanmaya başladılar.

Değişik yönlerden göç konusunu incelemek hem zordur hem de aynı ölçüde heyecanlıdır.

Çünkü bilirsiniz ki bugünkü toplumun damarlarını tutmuş ve nabız atışlarını hissediyor gibi olursunuz, göç konusuna eğildiğinizde.

İster sosyolojik, ister sosyal antropolojik, ister kültür, ister tarih çalışması yapın, fark etmez.

Bugünkü coğrafyamızda hangi grupların nerelerden dökülüp geldiğine bir odaklanın, anlamaya çalışın:

O kadar ilginç noktalara ulaşacaksınız ki bazen çok bildiğinizi sandığınız ve size tanıdık gelen her hangi bir konunun gerçekte ne ölçüde araştırma yönünden ilgisizliğe uğradığını da göreceksiniz.

Bu farklıklıları incelemek, anlamak ve bu anlama çabası içinde değişik sonuçlara varmak ne işe yarayacak?

Kolay bu sorunun yanıtı:

Çünkü toplumsal sorunlarınıza büyük ölçüde bunlar üzerinden çözüm getireceksiniz.

Hani Volter demiş ya tarih için; “Tarih geçmişten günümüze uzanan yolları aydınlatan fenerdir” diye…

Bu mealde bir söz, tam bire bir bu sözcükler olmayabilir; ama böyle diyor büyük bilge.

İşte bugünü anlamanın kodları da geçmişi incelemek ve anlamaktan geçiyor.

Ve vardığınız sonuç:

Evet, biz Türkler olarak bir göçmen toplumuz.

Her birimizin aile köklerinde o ya da bu şekilde bir göç olgusu var.

Tarih bu gerçekliği dayatıyor bize, kabul etmek zorundayız.

Diyeceksiniz ki e; kabul ettik hadi bakalım; ne olacak?

Ne olsun?

Anlamaya, göçün toplum, kültür, siyaset ve ekonomi üzerindeki etkilerini görmemiz olanaklı olacak.

Örneğin mübadeleden söz edelim:

Kim, ne ölçüde mübadele konusunu biliyor?

Şöyle bir cümle söyleyelim de konuya dair, az çok anlamını kavrayalım bir parça:

Yeni kurulmakta olan Türkiye onbir milyon kadar nüfusu olan bir ülkeyken, savaşın şiddetinden bu nüfusun bir milyon iki yüz bin tanesi kopup Yunanistan’a giderse;

Bunların yerine de Yunanistan’dan yarım milyon insan getirilip Türkiye topraklarına yerleşirse;

Ve…

Bundan da İstanbul ve Batı Trakya muaf olursa, ne olur, bir düşünür müsünüz?

Devasa bir sorun ve devasa bir tarihsel kesit; doğru mu?

Ama Allah aşkınıza söyleyin; tam olarak anlayabilen kaç kişi var bu ülkede, hem de mübadeleyi aile geçmişinde yaşamış olanların arasında bile…

İşte dostlar:

Böylesine önemli bir konuda ne yazık ki çok eksikliklerimiz de var.

Gelin şöyle yapalım:

Bir yerinden uzanalım göç konusuna, bir süre bu konu üzerinde kalem oynatıp, değişik yönlerini görmeye çalışalım, ne dersiniz?

Önce Şirince’den, Şirince’nin Manoli Aksiyotisi’nden başlayalım söze.

Tanıyalım bize yabancı saydığımız, ama aynı ölçüde bizden olan Manoli’yi bir güzel; sonra onun gözlerinden Şirince’ye ve oraya dair birçok şeye bakalım.

Belki bu çaba bizi bir yerlere götürür, belli mi olur?