GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Kemal ARI
YAZARLAR
17 Ocak 2022 Pazartesi

Mübadele niçin gerekli oldu?

Son yazımızda mübadele nedir ve kimler mübadildir sorularını yanıtlamıştık.

Bugün de mübadele niçin gerekli oldu; sorusunun yanıtını arayacağız.

Türk-Yunan Savaşı üç buçuk yıldan fazla sürdü; 1919-1922 yılı sonu…

Ve Haymana’ya kadar ilerleyen Yunan Ordusu, Türk Ordusu’nun ani sal-dırısı ve ardından da yıpratma ve imha hareketiyle neredeyse ana kütlesiyle 30 Ağustos 1922 günü imha edildi. Ondan sonra da büyük bir çekiliş başladı.

İşimiz, askeri gelişmeleri ele almak değil, bu süreçte mübadeleyi tetikle-yen olgular nasıl ortaya çıktı, bunları saptamak…

İşte Yunan Ordusu’nun imha edilmeyen kısmı kaçarken ve Türk Ordusu da onu takip ederken; Batı Anadolu’da, ardından da Doğu Trakya’dan yoğun bir Rum göçü başladı.

O zamanlar bu bölgelerde ve ayrıca Anadolu’nun hemen her yerinde azınlıklar olarak Rumlar yaşıyorlardı. Bu Rumların ezici kısmı Ortodoks mezhebindendi.

İşte Türk ordusu büyük bir hızla işgal edilmiş toprakları kurtarmaya baş-ladığında, bu Rum kütle, Türkler’in kendilerinden bir intikam alacaklarından korktular.

Ve panik halinde, büyük bir korkuyla, ev, ocak, tarla-tapan ne varsa ol-duğu gibi bırakıp, Yunanistan’a göç etmeye başladılar.

Bu sayı hızla arttı; önce Türk Ordusu gelmeden Rumlar’ın terk ettikleri topraklardan, Türk askeri geldikten sonra da göç devam etti.

Göç; amma nasıl bir göç; demeyin gitsin…

Kitleler aç, bilaç; yayan-yapıldak yollara düşmüşlerdi.

Çok kişi de topraklarını, evlerini; neredeyse yok pahasına satıp, yanlarına paralarını alarak yollara dökülmüşlerdi; ama yollar da güvenli değildi ki!

Bunların ne kadarı paralarını yanlarında götürebildiler ya da kaçının üze-rinde ne varsa soyuldular, bunu bilmemiz mümkün değil.

Pekela; sonuçta ne oldu?

Türkiye’de büyük bir nüfus boşalması yaşanırken, Yunanistan’da büyük bir nüfus yığılması görüldü.

Eylül 1922 ayından, Kasım ayının sonuna dek, bu biçimde Yunanistan’a yığılanların sayısı bir milyona yaklaşmıştı.

Düşünün, o zamanlar Türkiye on bir milyon, Yunanistan da 3,5 milyon nüfusu olan ülkelerdi.

Diyeceksiniz ki kim karlı çıktı, kim zararlı?

İkisi de zararlı çıktı, çok açık bu.

Çünkü Türkiye’den göç eden bu nüfus, iktisadi yaşamın ağırlıklı kısmını ellerinde tutuyorlardı. O zaman için ihtiyaç duyulan pek çok önemli meslek bu insanların elindeydi.

Şimdi onlar göç edince; onların üretim gücü de piyasadan çekilmiş oldu.

Bu da Türk ekonomisine büyük darbe vurdu.

Ya Yunanistan?

Yunanistan’a yığılan bu insanlar bir kere çok ağır koşullar altında yaşa-mak zorunda kaldı.

En basit insani gereksinimler bile karşılanamadı.

Yunanistan ekonomisi pek büyük bir çöküşle karşılaştı.

Drahminin değeri hızla düştü; büyük fiyat patlamaları oldu. Temel tüke-tim maddeleri bulunamaz hale geldi.

Anadolu’dan giden Rumlar ise bu zorlukların üzerine tuz biber ektiler.

Büyük bir sıkışıklığın; giderek de bu sıkışıklıktan kaynaklanan birçok top-lumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel sorunun temel nedeni oldular.

Şimdi onlar için Yunanistan’da zor bir dönem başlamıştı.

Diyeceksiniz ki; ya Yunanistan’daki Türkler?

Ya onlara ne oldu?

Onlar, Yunanistan’da toplumsal ve ekonomik hayat bu denli alt üst olurken, evlerinde huzur içinde oturmayı sürdürebilirler miydi?

Gelin bunun yanıtını da bir sonraki yazımızda ele alalım…