GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Kemal ARI
YAZARLAR
10 Kasım 2021 Çarşamba

Alman mimarın Ata için son ustalık eseri...

Atatürk’ün ölümünde Ankara’da yapılan törenlerde Alman Mimar Bruno Taut’un önemli bir yeri var.

Gelin bu ünlü mimarın yaşamının Türkiye ve Atatürk ile kesişen yanlarına değinelim:

1994 yılının Temmuz ayında bir gün…

Ünlü film yıldızı Cenny Schly Türkiye’ye geldi.

O, bir dönem Almanya’nın Dışişleri Bakanlığı’nı yapmış olan Otto Schly’nin de kızıydı.

Gazeteciler havaalanında Cenny’ye Türkiye’ye niçin geldiklerini sordular…

O, ilginç bir yanıt verdi:

Bir mimar olan dedesi Bruno Taut Türkiye’de ölmüştü ve onun mezarının nerede olduğunu aile bilmiyordu. Dedesinin mezarını bulmak için gelmişti Cenny…

Mezar arandı ve günler sonra Edirnekapı Şehitliği’nde bulundu.

Bir Alman’ın bir Türk şehitliğinde ne işi vardı?

Nasıl olmuştu da Türkiye’de ölen bu kişi, bir şehitliğe defnedilmişti?

***

10 Kasım 1938…

Bütün Türkiye büyük bir şokta…

Türkler’in Atası Atatürk o gün saat 09.05’te yaşama gözlerini yummuştu. Bütün ülke Ata’sı için ağlıyordu.

Onca büyük işleri başarmış ulusunu emperyalizmin saldırılarından korumasını bilmiş sonra da ona Aydınlanma Kültürü’nün kapılarını açarak aklın ve bilimin gür ışıklarını yurt topraklarına çekmeyi başarmıştı Atütürk.

Kimsecikler Büyük Atatürk’ün ölüme boyun eğeceğini aklına bile getirmemişti.

Büyük önderin ölümünü haber alır almaz, Başbakan Celal Bayar apar topar Ankara’dan İstanbul’a geldi. Gazi’nin cenaze törenleri ile ilgilenmesi gerekiyordu.

Türkiye’nin ikinci cumhurbaşkanı olarak seçilmiş olan İsmet Paşa (İnönü) ise gelişmeleri Ankara’dan izlemekteydi.

Gazi’nin naaşı on gün kadar İstanbul’da kalacak, yıkanacak, cenaze namazı kılınacaktı.

Bu arada halk, büyük Atası için saygı geçişi de yapabilecekti.

Yabancı pek çok devlet adamı da cenaze törenine katılmak için İstanbul’a gelmişti.

Bu törenlerin ardından top arabasına konulan naaş, Sirkeci’ye kadar getirilecek, orada Yavuz Zırhlısı’na taşınarak, İzmit üzerinden, hazırlanan tren aracılığıyla Ankara’ya götürülecekti. Ankara’da da bir tören yapılacaktı. Bu tören için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Sayıştay’a bakan köşesi seçilmişti.

Ankara Valisi Yahya Bey’di...

Yahya Bey İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde görev yapan Alman Mimar Bruno Taut’a bir haber gönderdi:

Taut’tan Ankara’da Gazi için yapılacak törene yetiştirilmek üzere görkemli bir katafalk (naaşın veya tabutunun yerleştirildiği yüksek platform…) yapılmasını istiyordu. Naaş önce bu katafalka konulacak, başında saygı nöbeti tutulacak ve Ankara halkı da Gazi’nin huzurunda saygı geçişi yapacaktı. Bu törenden sonra cenaze geçici kabir yeri olarak Etnografya Müzesi’ne konulacaktı…

Bruno Taut, Türkiye’de dönemin en ünlü Alman mimarlarından biriydi. Ancak astım bronşiti vardı ve hastaydı.

O günlerde Ankara’nın en görkemli yapılarından biri olan Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin yapımıyla ilgileniyordu.

Atatürk’ün ölüm haberine o da çok üzülmüştü.  Böyle bir görevin kendisine verilmesini, büyük hayranlık duyduğu 20. Yüzyıl’ın en önemli devrimcisine karşı bir görev olarak niteliyordu. Derhal kabul etti.

Beş gün boyunca yapılacak katafalkı tasarladı. Yaptığı çizimlerin üzerinde yeni düzeltmeler ve eklemeler yapıyor, beğenmediğini kaldırıp atıyor, yeni fikirler geliştirerek taslaklar üzerinde yeniden çalışıyordu.

Çizimini tamamlayınca taktın yapılması için harekete geçti.

Kendisine Ankara’nın sayılı otellerinden birinin yan yana beş odası ayrılmıştı. Odaları birbirine bağlayan kapılar kaldırılarak geniş bir çalışma ofisine dönüştürüldü.  Çizimler burada kendine yardımcı olan öteki mimarlar ve teknik ekiple birlikte gözden geçirildi.

Ardından da hızla katafalk’ın yapımına ve kurulumuna başlandı.

Önde yedi metre uzunluğunda iki sütun; sütunların üzerinde bir elin kavradığı iki büyük meşale...

Sütunlardan aşağı doğru inen defne yaprakları ve yine öndeki sütunlardan arkada beş metre uzunluğundaki öteki iki sütuna doğru uzayan dev bir Türk bayrağı...

Bayrağın çevresinde yine defnelerle düzenlenmiş motifler…

Bunlar eski Anadolu uygarlıkları ile Türkiye’nin neredeyse yedi bin yıl geriye giden tarihini birleştiren anlamlar içeriyordu.

Taut, çalışan işçilerle birlikte büyük Atatürk’e yaraşır bir katafalk yapımı için ter döküyordu.

***

Atatürk’ün naaşı kendisini taşıyan trenle Ankara’ya getirildi.

Başta Cumhurbaşkanı İsmet İnönü olmak üzere kalabalık bir kurul Atatürk’ün naaşını karşıladı.

Bir top arabasına konulan tabut meclis binasının yanına getirildi ve Alman mimar Bruno Taut’un yaptığı katafalka yerleştirildi.

Bu arada Halkevleri aracılığıyla Türkiye’nin her bir yerinde Atatürk’e taziye duygularını belirten törenler yapılmaktaydı. Halk kentlerde, ilçelerde, kasabalarda, hatta köylerde yoğun biçimde Atatürk’ün anısına toplantılar yapıyor, Atasına sevgi ve bağlılık duygularını belirten konuşmalar gerçekleştiriliyordu.

21 Kasım günü Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Celal Bayar, Bakanlar Kurulu, milletvekilleri, yabancı devlet adamları ve diplomatik temsilciler, komutanlar Bruno Taut’un yaptığı katafalkın üzerine konulmuş olan Atatürk’ün naaşının önünden sırayla saygı geçişi yaptılar. Bu saygı geçişleri bir gün boyunca sürdü.

***

Ya Bruno Taut?

O bu yoğun çalışma ve koşturma içinde ağır biçimde yorulmuştu.

Ankara Valisi Galip Bey kendisini makamına çağırdı. Masasının çekmecesini açtı ve bir zarfı çıkartarak Taut’a uzattı.

Taut, ne olduğunu anlamadan zarfı açtı. İçinde bir deste para gördü.

Sanki bir suç işliyormuş gibi apar topar elindeki para zarfını Vali’ye doğru geri iterek; şu sözleri mırıldandı:

“Ben bu parayı alamam... Benim için en büyük onur, çağımızın en büyük adamına son bir görev yapmamdır. Beni bağışlayın... Bana hizmetim karşılığında çocuklarıma bırakmak için yazılı bir kağıt verin yeter!”

Parayı almadı.

Ancak aşırı yorgunluk ve Kasım ayının Ankara ayazında ağır biçimde üşütmüş olduğu için astım krizi arttı ve hastalandı.

İstanbul’a döndü ve kendisi için yaptığı Ortaköy’deki japon tarzı evinde hasta yatağına yattı.

Doktorların yaptığı tedavi sonuç vermedi ve Atatürk’ün ölümünden yaklaşık kırk gün sonra İstanbul’da o da sessiz sedasız yaşama veda etti.

Öldüğünde eşi ve çocukları Almanya’daydı.

Bruno Taut, büyük sevgi duyduğu Türkiye’de, bir Türk mezarlığına defnedilmesini istemişti. Hükümet bu büyük mimar için özel bir izin çıkararak; İstanbul Edirnekapı Mezarlığı’na gömülmesine onay verdi. Taut’a Güzel Sanatlar Akademisi’nde yapılan cenaze töreninde Bach’tan bir ölüm ve matem müziği çalındı. Sevenler huzurunda içli konuşmalar yaptılar. Ardında tabut içinde, dualar arasında Edirnekapı Şehitliği’ne gömüldü.

Taut öldüğünde cebinden hiç parası çıkmadı.

Edirnekapı Şehitliğindeki mezarına sonradan bir mezar taşı yapıldı.

Mermerden yapılan mezar kapağının üzerinde çıplak bir ayak izi yer alıyor ve şunlar yazıyordu:

Bruno Taut, Köningsberg, 1880-1938.