GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
26 Ağustos 2022 Cuma

Gülşen vakasının düşündürdükleri

“İmam Hatip okulları CHP döneminde kurulmuş, dinin gereklerini insanlara doğru şekilde, devlet eliyle ve denetimiyle öğretmeyi amaçlıyormuş… Gülşen, amacını aşan bir espri yapmış…” CHP’li Özgür Özel açıklamasında özetle bunları söylüyor.

Bu derin mevzuya CHP açıklamasıyla girmeyi uygun gördüm. Çünkü İmam Hatiplere sahip çıkmak ihtiyacı içindeki CHP’nin aynı zamanda, Alevilik üzerinden kimlik siyasetine katkılarını kayda değer buluyorum.

Dönelim Gülşen vakasına… Arkadaşına sataşmış. İmam Hatipli diye biliyormuş, oradan yürümüş.

Din tüccarlarının olur olmaz saçmalıklarına sıkça maruz kalan yurttaşlarımızda oluşan ön yargı.

Nasıl oluşmasın! Adam ilahiyatçı, durduk yerde, namaz kılmayanların öldürülmesi caiz mi, değil mi tartışması açabiliyor. Neymiş… o dememiş de dört mezhebin imamları öyle söylüyormuş… Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!..

Hal böyle iken, CHP’nin “Ortada kuyu var, yandan geç.” kafasıyla karşı çıkıyormuş gibi yapması, Cumhuriyet’in seküler toplum hasretinin başka bahara kaldığını düşündürüyor.

Ve İslamcıların bu durumdan aldığı cesaretle kutsalın ardına sinerek mutad dokunulmazlık zırhını işaret etmesi, üstüne bindirildiğimiz alametin bizi nereye götürdüğüne dair ciddi endişe yaratıyor.

Ey CHP, devlet eliyle dinini öğrettiklerin kadrolaştı ve iktidar oldu. Elan, namaz kılmazsak öldürülüp öldürülemeyeceğimiz konuşuluyor.

Bu tartışmayı saçma bulan ilahiyatçıların varlığı kimseyi yanıltmasın. Dört mezhepte bunun yaşanmışlığı var.

Gülşen vakasıyla Pandora’nın kutusu açılmış olabilir mi?