GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
18 Şubat 2022 Cuma

Futbolcu rektörle dünya üniversitesi

Bilenler, anlatırken bile ürperirler…

Edirne Keşan’ın soğuğu pek meşhurdur…

Hele Karlı Köyü…

Merkeze 15, Edirne’ye 125 kilometre…

Git, git bitmez; kışın beyaz örtüsünde…

1964 yılının 26 Ocak Pazar akşamı…

Hava buz ama…

Selanik’in Gerede Köyü’nden…

Yıllar önce…

Keşan’a göçle gelen Budak Ailesi’nde sabaha karşı…

Tatlı bir telaş ve müthiş bir sevinç bir arada yaşanıyor…

Bir erkek evlat geliyor çünkü…

Tek odalı eski bir evde…

Değerlerine sıkı sıkıya bağlı bir ailenin çocuğu olarak…

Gözlerini dünyaya açıyor Necdet…

Kireçle sıvanmış tek odadan oluşan bu evin duvarlarında…

Kur’an’ı Kerim ve…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafı asılı…

Aile ırgatlık yaparak yaşamını sürdürüyor…

Necdet ise…

Biraz palazlanınca…

Başkalarının bahçelerinde çalışarak…

Eve katkıda bulunuyor…

Taaa, o yaşta…

Ailesinin yaşadığı zorluklara…

Yoksullukla geçen çocukluğuna inat, ille de okumak istiyor…

Bilgiye susamış dağ köyündeki o ufacık Necdet…

Çok çalışıyor…

Geleceğini, nasırlı elleriyle inşa ediyor…

1982 Eylül’ünde Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni kazanıyor…

Keşan’ın Karlı Köyü’nde bir ilk…

Mucize gibi…

Delikanlı Necdet’in elinde tahta bir valiz…

Çok heyecanlı, az biraz da buruk…

Nasıl üzgün olmasın?

İlk kez köyünden ve ailesinden ayrılıyor…

İzmir dediğin…

O’nun köyünden 1000 kilometre…

Fotoğraflarından bildiği İzmir’i ilk kez görecek…

Ah, nasıl bir heyecandır bu!

***

Otobüsten gece yarısı iniyor…

Kredi Yurtlar Kurumu’na kaydını yaptıracak ama…

Kapı duvar, sabahı bekleyecek çaresiz…

Valizini yastık yapıyor; sokaktaki bankta sabahlıyor…

Ailesinin ırgatlıktan elde ettiği kazançtan…

Bi’elli liracık koyuvermişler cebine…

Parayı kaybetmemek için bi’eli hep cebinde…

Allah korusun, ya çaldırırsa…

Nasıl geçinebilir ki…

Derya deniz İzmir’de?

***

Şahane bir topçu…

Boy, pos filan…

Sanki futbolcu olmak için yaratılmış…

Ne cebindeki para yetiyor, ne de ailesinin yolladığı kuruşçuk’lar!

Belki, bi’şiler kazanırım niyetiyle…

Amatör liglerde futbol oynayarak eğitimini sürdürüyor…

O tarihte…

Birinci amatör ligde yer alan…

Ege Üniversitesi’nin futbol takımında top koşturuyor bir süre…

Üçüncü Lig kuruluyor…

Altay Amatör’de Erol Kaynak’la çalışma şansı yakalıyor…

Ders kitapları pahalı…

Hepsinden önemlisi hayat pahalı…

Baktı olmuyor, iyi bir bonservis ücretiyle…

Kulaspor’a transfer oluyor…

Rüyasında bile göremeyeceği parayı koyuyor cebine…

Hemen İngilizce kursuna yazılıyor…

Gece gündüz ders çalışıyor…

1986 yılında iyi bir dereceyle mezun oluyor…

Daha 20’li yaşlardaki futbolcu Necdet’in…

Azmine bakar mısınız?

Üç ay içinde araştırma görevlisi unvanı geliyor…

1,5 yıl sonra da yüksek lisansını tamamlıyor…

Doktora serüveninde…

TÜBİTAK’a tek başına proje sunuyor…

Taaa, Nebraska Üniversitesi’nden burs kazanıyor…

***

Hep bilimin ışığında yürüyor…

Fakülteden sınıf arkadaşı Göksev Hanım’a aşık oluyor…

Mezun olur olmaz evleniyorlar…

Oğulları Gerçek de…

Anne ve babası gibi akademisyen…

***

TBMM’nin çatısı altında…

Ülkesine ve milletine iki dönem Edirne Milletvekili olarak…

Hizmet ederek…

Başarılı çalışmalara imza atıyor…

Öğrencisiyken hayal bile edemediği…

Ege Üniversitesi Rektörlük görevini üstleniyor 2017 yılında…

Bu bir dönüm noktasıdır O’nun için…

Hangi koşullarda profesör olduğunu hiç unutmuyor…

Öğrencilerini çok seviyor…

Yaşadıklarını…

Bugünün fidanları yaşamasın diye…

Beslenmelerinden kalacakları yere kadar…

Ne kadar sorunları varsa, tek tek ilgileniyor…

Yurtlarda…

Öğrencilerin çay partilerine katılıyor…

Hala binlerce öğrencide telefon numarası var…

Derdi, tasası olan…

Çaldırıyor Necdet Hoca’nın cebini…

Tak, karşısında üniversitenin rektörü…

Öğrenciler de bu sevgiye içtenlikle karşılık veriyor…

İlk dört yılın getirdiği azim ve başarı…

Necdet Hoca’nın bir kez daha rektörlük koltuğuna atanmasını sağlıyor…

Üniversite kapısında…

Bir bank üstünde sabahladığı geceyi hiç unutmuyor…

Egeli gençler de…

O’na “Rektör Baba” diye sesleniyor…

Kalplerde yaşamak güzel bi’şi…

***

Rektör Necdet Hoca’nın büyük bir hayali vardı…

67 yaşındaki…

Ege’nin ilk, Türkiye’nin dördüncü üniversitesini…

Uluslararası arenada…

Bir “Dünya Üniversitesi” yapmak…

Çok sabır isteyen bir çalışma bu…

Üniversite bünyesindeki tüm eğitim – öğretim faaliyetleri ile…

Araştırma ve geliştirme dâhil…

Tüm hizmetlerde uluslararası kalite standardına ulaşmak…

Kolay iş değil…

Sonunda…

Dört nesil büyüten İzmir’in gururu Ege Üniversitesi…

Yükseköğretim Kalite Kurulu’ndan…

Beş yıl süreyle “tam akreditasyon” almaya hak kazanıyor...

Artık bu üniversitedeki her faaliyetin…

Uluslararası kalite standartlarına uygun olarak yapıldığı…

Tescillenmiş oldu…

Ege Üniversitesi artık bir “Dünya Üniversitesi” kabul edilecekti…

Bu onur…

Öğrencisinden akademisyenine, idari personelden işçisine…

Ege rozeti takan 70 bin kişinin…

***

Rektör Necdet Hoca’ya sorarsanız; diyor ki:

“Ben sadece yapılan işlerle güzellikleri ortaya koyuyorum!”

Rektör olduğu ilk gün karar vermişti…

Ege Üniversitesi’nin “üç mottosu”nu belirleyerek…

Kollarını sıvadı…

Planlı yürüdü ve Ege Üniversitesi’ne…

Öğrenci odaklılıkta…

A Plus,  tam akredite ve uluslararası arenada tanınırlık…

Bir “araştırma üniversitesi” etiketini kazandırdı…

Ve bunları anlatırken…

“Yapacak daha çok iş var!” diyerek…

Temposuyla şaşırtmaya devam ediyor…

***

Mesela…

Ege Üniversitesi’nin artık…

112 Ambulans İstasyonunu var…

Sınav zamanı kütüphane 7x24 açık…

Çay ve çorba imkanı var…

Kampüsteki devasa yeşil alanlar şehirlerde yok…

Bisiklet yolları desen, belediye başkanlarını kıskandırır…

Engelli öğrenciler sesli betimlemeyle yönlerini buluyor…

Öğrenci topluluklarının sayısı 76’ya çıkarıldı…

Yemekhanelerin sayısı arttı…

Tüm yerleşkelerdeki kamera sistemlerini yenilendi…

Mesela…

Acil Panik Butonu Sistemi, Türkiye’de bir ilk…

***

Bitiriyoruz…

Ege Üniversitesi, İzmir’in bereketli topraklarının üstünde kuruldu…

Merhum Başbakanlardan…

Adnan Menderes’in büyük hayaliydi…

67 yıl önce…

Ziraat ve Tıp Fakülteleri ile ışık saçmaya başladı…

Gerisi geldi…

Bugüne kadar…

Yüz binlerce mezun verdi…

Bu güzel ülkeye…

Vatanını, milletini seven gençler yetiştirdi…

Bugünün Ege Üniversitesi…

TÜBİTAK’a en çok proje üreten yüksek eğitim çınarı olarak ışıldıyor…

Rektör Necdet Hoca’nın odasındaki duvarı ise…

“Araştırma Üniversitesi Beratı” süslüyor…

Rektör Hoca Necdet Budak’a gelince…

Taaa, yıllar önce tahta valizle geldiği gibi…

Hiç değişmedi…

Futbolcu fiziği aynen devam…

Sadece saçlar artık gümüş rengi…

Ne yaşadıysa 40 yıl önce…

Şimdi öğrencilerinin gözlerinde okuyor hayatının o günlerini…

Yaşanan ve yaşatılan…

Tüm güzellikler…

Ege Üniversitesi’ne helal olsun…

Nokta…

Sonsöz: “Üniversitenin rolü sıradan insanları dahi’ye dönüştürmek değil, sıradan insanlar arasındaki gerçek dahileri ortaya çıkarmaktır… / Anonim…)