GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
9 Eylül 2011 Cuma

Fuar değişti de… Biz?

İzmir’de doğmuş büyümüş ya da çocukluğunda yolu bir şekilde İzmir’den geçmiş olanların hafıza kartlarında, mutlaka ama mutlaka bir ‘Fuar albümü’ vardır desem, itiraz edeniniz çıkmaz sanırım.
Desem ki… Her şeyin büyüleyici geldiği o çocukluk yıllarının Fuarları gerçekten büyülü/oyuncaklı/rengarenk yerler miydi; yoksa bizim belleklerimizde mi öylece kaldı diye sorsam…
Üzüm salkımından akan şırayı bulsanız aynı yerinde ve içseniz, aynı zevki alır mıydınız?
Çarpışan arabalara binmek için saatlerce kuyrukta sıra beklemeye, itiş kakış yaşamaya hazır mısınız?
Her santiminden ayrı gürültünün yükseldiği binlerce metrekarede saatlerce yürüyebilir misiniz?
Mucizevi bir tat olarak hatırladığınız tostları, aynı şekilde hazırlansa bile aynı iştahla yiyebilir misiniz?
Her çocuğun bir gün mutlaka kaçırdığı bir balonu vardır ya; elinize kocaman bir balon kümesi verilse o sevinci/yürek çarpıntısını duyabilir misiniz?
Gazino kapılarının önünde ‘belki bir ünlüye rastlarım da el sallar’ diye saatlerce bekleyebilir misiniz?
Paraşüt kulesinin önünde dikilip gözünüzü göğe dikerek sanki dünyanın en mucizevi işini yapıyorlarmışçasına atlayanları hayranlıkla izler misiniz?
Pavyonlarını ayaklarına kara sular inene dek gezmeye, bir broşür kapabilmek, elindeki naylon çantaya atabilmek için yarışmaya var mısınız ya da? 
 
“Burası bizim çocukluğumuzun eskidenki Fuar’ı değil. Ama yine de bu haliyle Fuar, şimdi buradan geçen çocukların aklında mucizevi bir dizi fotoğraf bırakacak. Onlar da tıpkı eskiden bizim şaştığımız gibi bir şeylere şaşıyorlar şu anda. O fotoğrafların neler olduğunu bilmek ne mümkün, nerede nasıl bir büyü gördüklerini anlamak. Biz büyüyoruz ya, her şey bozuluyor sanıyoruz, her şey eskiden daha güzelmiş gibi geliyor bize. Oysa şaşırmayı unutan bizim gözlerimiz, olmadık yerlerde olmadık büyüler çıkarmaya takatı olmayan bakışlar bizimkisi.” diyen Ece Temelkuran’a hak veriyorum çoktandır.
“Fuar aynı değil” diye boynu bükük mırıltılarla konuşanlara, ‘peki sen aynı mısın’ diye yüksek sesle sormak geçiyor içimden.
“Fuar aynı fuar olsa bile, sen aynı coşkular, aynı heyecanlar, aynı hezeyanlarla gezebilir misin?”
“Sen bu kadar değişirken, Fuar’ın aynı kalması mümkün mü” diye, sormak…
 “Fuar logolu cigaraların, senin gibi 40 yıllık tiryakiye bile bir şey ifade etmeyeceğini artık kabul et arkadaşım” demek geçiyor.
Tıpkı bayramların bayram gibi gelmediği,
Açık hava sinemalarının hoş bir anı olarak kaldığı gibi bir hoşluk ancak eski Fuarlar bizler için…
Ah etmek, iç çekmek nafile…
Önce biz değiştik.
Uçan balerine binsek bile, yüreğimiz ağzımıza gelemeyecek kadar acılaştık/ ekşidik/katılaştık çünkü…
Şaşırmaya ayarlı gözler yok artık yüzümüzde… Büyüdük çünkü.