GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
5 Şubat 2010 Cuma

Ertuğrul Günay sol, Bekaroğlu sağ mı?

2000’’lerde F tipi cezaevleri ve ölüm oruçlarıyla ilgili bir avuç iyi insanın çırpındığı, toplumun genelinin sağır olduğu günlerde; içinde yer aldığı partinin siyasi duruşundan çok farklı olan, demokrat ve insancıl duruş sergileyen bir isim vardı.’¶
Benim gibi ’‘Saadet/Refah Partisi’’ adını duyunca irkilip yüzünü buruşturanların bile ’‘zom’’ yaptığı bir isim’….
F tiplerinde koşulların değiştirilmesi, ölüm oruçlarının sona erdirilmesi, ölüm orucundaki tutukluların can kaybı yaşamaması için cansiperane çalışıyor; hem hükümet hem de siyasi tutukluların önderleriyle görüşerek, tarafları ’“yaşam’” için ikna etmeye çalışıyordu.
Yaşam üzerine bu kadar insani çaba gösteren bu isimle ilgili, Yıldırım Türker de Radikal’’deki köşesinde şu girişi yapmıştı:
’“Millet Meclisi'nde mahsur kaldınız. Hava da karardı. Yolunuzu bulup kendinizi dışarı atamıyorsunuz? Tehlikelerle dolu bir ormanda kaybolmayı yeğlerdiniz. Ama işte onca milletvekiliyle birlikte kalakaldınız. Birbirlerine dokunmazlar, tamam, ama siz yabancısınız. Böyle bir felaket karşısında kime sığınacaksınız?
Fazla seçeneğiniz olmadığını biliyorsunuz. Evet. Şahsen sığınabileceğim çok az insan var, o çatının altında. Biri ve önde geleni, Mehmet Bekaroğlu. Hipokrat yeminli milletvekili. Yeminli insan.’”
 
Psikiyatrist olan Prof Dr. Mehmet Bekaroğlu, Refah Partisi'nden 21. dönem Rize Milletvekili seçilerek başladığı aktif siyaset hayatını, RP’’nin kapatılmasından sonra bu partinin devamı olarak kurulan Saadet Partisi’’nde sürdürmüş, ancak bir süre sonra SP’’nin genel başkan yardımcılığı görevindeyken istifa edip, 2006’’da bambaşka bir oluşum için çalışmaya başlamıştı.
Bu çalışmanın, CHP’’den ayrılan ’‘sosyal demokrat’’ Ertuğrul Günay ile birlikte kurdukları ’‘yeni siyaset girişimi’’ adını verdikleri hareket olduğu anlaşılmıştı.
’“İnsan haklarından, hukuktan, özgürlükten, adaletten’” söz eden bu girişim beni de umutlandırmış; o günlerde bulunduğum gazetede Mehmet Bekaroğlu ismine duyduğum güveni dile getirerek, kurulacak partiyi heyecanla beklediğimi yazmıştım.
 
Mehmet Bekaroğlu ’‘müslüman/sağ’’, Ertuğrul Günay ’‘sol’’ kökenli bir isim olduğu için ’“müslüman sol’” diye anılan bu girişim; hepinizin hatırlayacağı gibi, ’“sol’” kökenli Günay’’ın, Bekaroğlu’’nu da dumura uğratan bir kıvraklık içinde AKP’’ye iltihak etmesiyle, ’‘girişim’’ olarak kaldı, partileşemedi.
Bekaroğlu ile birlikte yola çıkan Ertuğrul Günay, bildiğiniz gibi Kültür ve Turizm Bakanı; ’‘Müslüman sol’’u Günay’’la birlikte terk eden diğer ’‘sosyal demokratlar’’dan Erdal Kalkan İzmir Miletvekili, İbrahim Yiğit İstanbul Milletvekili, Haluk Özdalga da Ankara milletvekili oldu.
 
Siyasi girişimin ’‘Müslüman’’ kanadını oluşturan Mehmet Bekaroğlu, hala bu girişimle uğraşıyor, AKP’’ye karşı müthiş ’‘vicdan’’ yazıları yazıyor, ideolojik eleştiriler yapıyor’… Duruşu, yine aynı duruş’…
Yeni Siyaset Girişimi’’nin ’‘sol’’ ayağı olan ancak ’‘halka hizmet!’’ imkanı sağladığı için soluğu AKP’’de alan, Bekaroğlu’’nu bi dakkada ortada bırakan Ertuğrul Günay ise Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’’a ve halka hizmet için koşuşturup duruyor!
 
Şuraya geleceğim.
İki gündür köşemde, ’‘sol nedir anne’’, ’‘sağ nedir anne’’ diye soran Işıl Özgentürk’’ün yazılarını konuk ediyorum biliyorsunuz.
Bir okurum da ’“Bence, anneler ve babalar, eğitimciler çocuklara önce doğru İNSAN olmayı anlatsalardı, son iki yazınızdaki solculuk ve sağcılık kelimelerinin çağrışımları, sadece siyasi görüşleri kapsardı diye düşünmekteyim. Kaleminizden bir de insan sorusuna cevap yazısı dökülmesi umuduyla’” diye görüş bildirmiş.
Okuruma cevap diye yazdım bu yazıyı.
Yani’…
Sol ya da sağ’… Üzerimize giydiğimiz hangisi olursa olsun, içinde ’“insan’” yoksa, ’“vicdan’” gelişmediyse, sonuçta her iki gömlek de bir anlam ifade etmiyor.
Sol ya da sağ; o gömleğin altında mutlaka ama mutlaka ’‘insan’’ olması gerekiyor; ’“bin tane Ertuğrul Günay olacağına, bir tane Mehmet Bekaroğlu olsun’” diyebiliyor.
Zira’…
Oya Baydar’’ın yazdığı gibi, ’“Vicdansız siyasetin, iktidarın, ideolojilerin (dinî ideolojiler de dahil) insanı insan kılamayacağını, insanın trajedisini hafifletmeye, şu dünyayı biraz daha yaşanır hale getirmeye yaramayacağını öğrendim’” ben de’…