GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
13 Eylül 2022 Salı

Ecdat!

Hissediyorum…

Birileri…

İzmir’in Bayramı “9 Eylül” üstünden…

Bücür Siyaset” devşirmeye çalışıyor…

Amaç…

Kanla yoğrulmuş “İstiklal”in altından…

Sıfır Dağarcık” ürünü palavralarla…

Kurtuluş’tan Kuruluş’a giden sürecin…

Masalsı Destanı”nı çarpıtmak…

Ya da…

Bizim arkamızdan gelen neslin…

Boş Kafa” ile yaşamını sürdürmesine gözünü kapatmak(!)

Ne acı…

***

Ve, diyorlar ki:

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer… Tarkan’lı “9 Eylül” gecesinde yaptığı konuşma ile maksadını aştı…”

Hangi maksadı?

Yurdunu, memleketini ve dahi Devlet’ini…

Arkasına bile bakmadan…

Elin İngilizi’nin vapuruna sığıntı gibi ilişip…

Benden sonra tufan…” diyen Son Padişah Vahdettin Efendi’ye…

Methiye düzmesi mi bekleniyordu?

***

Şunu sordu sadece Başkan Tunç Soyer:

100 yıl önceydi; bu toprakları yönetenler gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi… (Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nden) Gençleri, kadınları, çocukları, geleceği hiç düşünmediler... Sadece saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar... İnsanlık onurumuzu, bağımsızlık tutkumuzu ve yaşam hakkımızı ayaklar altına aldılar ve teslim oldular…”

Kıyamet, işte bu sözler yüzünden çıktı…

Yanlış mı?

Hayır!

Eksik mi?

Küçük bir nüansla evet…

Tamam…

Ecdadımızla tabii ki gurur duyacağız…

Sultan Mehmet…

21 yaşında İstanbul’u fethederek…

1000 yıllık Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’na son verdi…

Hatta…

Orta Çağı kapatıp, Yeni Çağ’ı başlattı ama…

O da tarihe…

Tahta oturur oturmaz…

İki yaşındaki kardeşini boğazlatan padişah olarak…

Kanlı bir iz bıraktı…

Bunu da unutmayalım…

***

Osmanlı hepimizin atası...

Başkan Soyer’in hatırlattığı gibi…

İzmir'in en görkemli dönemleri Osmanlı döneminde yaşanmış…

Üstelik…

Atalarımıza olan saygı niye sadece birilerinin tekelinde olsun?

Elbette sahip çıkarız…

***

CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan…

SonSöz TV’nin canlı yayınında…

Tartışmaya “ecdat” üzerinden katıldı…

Tepkiliydi:

Osmanlı’da Selçuklu’da hiç kahraman bulamadım da Vahdettin’i mi ecdat sayacağım?.. Benim ecdadım cepheye mermi taşırken, çocuğunun üstündeki örtüyü alıp cephaneyi örten Şerife Bacıdır…”

***

Gazi Mustafa Kemal Atatürk…

Nutuk”ta…

O günleri şöyle anlatıyor:

1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun’a çıktım... Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şeraiti (şartları) ağır bir mütareke imzalanmıştı... Millet yorgun ve fakirdi... Saltanat ve hilafet mevkisini işgal eden Vahdettin, mütereddi (tereddüt içinde), şahsını ve yalnız tahtını temin (güvenlik altında) edebileceği deni (alçak) tedbirler araştırmakta... Damat Ferit Paşa’nın riyasetindeki (başkanlığındaki) kabine; aciz, haysiyetsiz, cebin (korkak), yalnız padişahın iradesine tabii ve onunla beraber şahıslarını vikaye edebilecek (koruyabilecek) herhangi bir vaziyete razı… Ordu’nun elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...”

***

Milletçe, biz nasıl başımız dik Cumhuriyet’i kurduk?

İnandığımız için…

Tükenmez silahımız “cesaret” olduğu için…

Ve…

Tartışmasız “korkusuz” olduğumuz için…

***

Bitiriyoruz…

85 milyonuz…

Bebişler hariç hepimiz…

(Bastonlu nineler, dedeler dahil…)

Mehmet Akif Ersoy’un…

Kahraman Ordumuz”a hitaben yazdığı İstiklal Marşı’nı…

Ayağa kalkıp, coşkuyla seslendiririz…

Bu tablo…

101 yıldır hiç değişmedi…

Ve, hiç merak ettiniz mi?

İstiklal Marşımız…

Neden?

Korkma…” kelimesiyle başlar?

Anlatalım…

Mehmet Akif Ersoy…

Bu şiiri yazarken Kur’an-ı Kerim’den ilham aldığı söylüyor ve diyor ki:

Peygamber Efendimiz'in, Mekke'den Medine'ye hicreti esnasında putlara tapanlardan saklandıkları mağarada, yanındaki Hazreti Ebubekir'e (Korkma ya Ebubekir, Allah bizimledir…) sözleri aklıma geldi… İstiklal Marşı'nı da (Korkma…) diye yazmaya başladım…”

Cesaret; her kapıyı açan anahtardır…

Ne olursa olsun…

Ecdadımızı unutmayalım; her ecdat aynı olmuyor…

Biz…

Hep Ulu Önder Atatürk’e kulak verelim; yolundan ayrılmayalım…

Dün olduğu gibi…

Bugün olduğu gibi ve…

Yarın olacağı gibi…

Nokta…

Sonsöz: “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak / O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak / O benimdir, o benim milletimindir ancak… / Mehmet Akif Ersoy - İstiklal Marşımız’ın ilk dörtlüğü…)