GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nüvit TOKDEMİR
YAZARLAR
24 Ağustos 2010 Salı

Düşün ve Örgütlen!..

 
Doğrusu çoktandır düşündüğüm mesleğimizle ve örgütlenmeleriyle ilgili, çok da kamuoyunu ilgilendirmeyen ama ucundan kenarından bağlayıcılığı olan bir ya da bir kaç yazı karalamak vardı usumda. En azından, internet alanında adımıza bireysel olarak haksız saldırıda bulunanlara verilecek bir yanıt olabilirdi içimizi dökmek. Değilse, payını almak isteyenleri paylamak!
 
Hiç öyle insanları paylamak, üstelik yazın alanında böyle bir işe girişmeyi düşünmem ama, bazen insan haksızlıklara, bireysel sataşmalara, kin kokan eleştirilere karşı nerede duracağını bilemiyor. Öyle bir an geliyor ki, "Kahretsin ben böyle yaşamın..." yada "Bu mesleğin neresindeyim?" diyesi oluyorsunuz...
 
Oysa yaşam öyle boş; Yaptığımız iş bu denli mutsuz, umutsuz ve güvencesiz mi?
Biz gazeteciyiz; Bu meslekte bir gecede atılan imzalarla yaşamlarının belirleyicisi olan insanlar gördük.
Onlar ki, sendikal güvencelerini; İş güvencelerini bir yana bırakıp, kıdem tazminatlarını alarak iş yeri örgütlenmelerine son verdiler!..
Onlar ki, arkadaşlarının ve bağlı bulundukları sendikalarının arkasında durmadılar!..
Ve onlar ki, ne yazık ki istifa etmemekte direnen arkadaşlarını, "Aman işten kovulursun, kimse sana sahip çıkmaz" diyerek ikna etme çabası içinde oldular...
Biz gazeteciler, kendi sorunlarımızı hep öteleyip, konuşmayı sevmeyen;Yazıya dökmeyi hiç sevmeyen bir yapıya sahibizdir. Ben bu satırları niye, neden ve niçin yazıyorum?
Sevgili Yılmaz Coşkun'un "Orada Kimse Yok mu?" yazısını okuyunca belleğimde oluşanları paylaşmak istedim.
 
Konu Türkiye Spor Yazarları Derneği İzmir Şubesi Turnuvası ve dernek yönetimine karşı bazı üyelerin eleştirileri ve (bence ağır) kişiselleştirilen söylemleriydi. Hangi örgütlenme biçiminde olursa olsun, yüzünü aydınanmaya, özgürlüğe ve eleştiriye açmamış, kendi özeleştirisini yapmayan yapıların başarılı olması düşünülemez. Bu nedenle TSYD dahil her kurumun yöneticiileri işin içinde bireysellik ve hakaret olmadığı sürece eleştirilebilir. Bu diğer meslek örgütlenmeleri için de geçerlidir.
Ne yazık ki mesleğimiz, Sevgili Yılmaz'ın da vurguladığı gibi "kalitesizlik, yetersizlik" ve "ilgisizliğin" yanısıra, masa başı düzmece heyecan arayan arkadaşlarımızın sayesinde çok şey yitirdi.
 
Gazeteciliğin hangi alanında olursa olsun; Hangi örgütlenmemizde yer alırsa alsın, her bir çalışanımızı ne denetlemeyı ne de ilişkilerdeki çarpıklığı engellemeyi beceremedik. Her şey olduğunda kaldı!..
Ne düşün özgürlüğünde birlikte mücadele verebildik; Ne de 212 sayılı yasayla edindiğimiz haklar siyasal iktidar tarafından elimizden alınırken direnebildik. Sorun bakalım, bugün aç genç gazeteci bu hakların ne olduğunu biliyor mu?..
Örgütlü toplum haklarını savunabilir. Örgütünü böl, parçala dedikodusuyla yıpratan değil!..
 
Düşünce özgürlüğünün savunucusu durumundaki gazetecilerin, kendi örgütlenmeleri içinde büyük bir dayanışmaya gereksinimleri olduğu yadsınmaz bir gerçektir. Bizler bu uğurdaki mücadelemizi yılmadan sürdüreceğiz. Soyut eleştiriler, içi boş, amaçsız, dedikodu kokan mesajlarla değil!..
O halde, düşünün ve örgütlenin; Örgütlerinize sahip çıkın...
Uyanın genç arkadaşlar!..
Yarınlar sizindir...