GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nüvit TOKDEMİR
YAZARLAR
11 Ağustos 2010 Çarşamba

Yeni sezona başlarken...

Dünya Kupası da olmasa futbolda lige dönüşümüz sanki bir ömür gibi gelecekti tümümüze...
Öyle ya da böyle derken, sanki bittiği noktada değilmiş gibi dönüyoruz kendi iç evrenimize..
Futbol dolu günler kısa bir aradan sonra yeniden başlıyor...
Yeni bir sezon, yeni transferler, yeniden yeşeren umutlarla birlikte yaşamın içinde çoğalacak; Tribünler bu yenileşmeye yeşeren umutlarıyla katılacaklar. Dileğimiz odur ki, fair-playin dorukta olduğu uzun soluklu bir sezon yaşayalım...
İzmir yedi sezon aradan sonra Süper Lig günlerine bu kez Bucaspor ile dönüyor...
Ve o ne güzel bir şanstır ki, Dünta futbolunun süper starlarını bünyesine almış Beşiktaş ile cumartesi gecesi Atatürk Stadı'nda karşı karşıya gelecekler...
İşte size sezonun açılış gecesinde süper starlar geçidi...
Bakalım bu güzel geceden kim kazançlı çıkacak?
Hiç kuşkusuz, beklentimiz futbolun, centilmenliğin, dostluğun ve sevginin önde olduğu bir gösteri olması. Tribünlerin eişli-çocuklu ailelerle çoğalması ve bütünleşmesi. İnsan başka ne bekleyebilir ki?
Geçmişte yaşanmış kavgaların, tribün terörünün, sevgisiz yakınlaşmaların ve insanları spordan, özellikle de futboldan uzaklaştıran döner bıçaklı, taşlı-sopalı gösterilerin olmaması isteğimiz...
Artık tribünler bu görsel gösteriye; Yapılan milyarlarca dolar ve euroluk yatırıma saygı duymak durumundalar!..
Eğer takımları adına yüreklerinde bir sevgi ve saygı varsa; Eğer sporun dostluk ve sevgi olduğuna inançları varsa bunu gerçekleştirmek durumundalar!..
Önlem her yerde her zaman alınır ve alınıyor da, göstermelik olan yerler de var ancak, alınıyor!
Peki insan kendisi bir spor bilinci içerisinde bunu başaramaz mı?
Elbet başarır...
İşte bu nedenle yeni sezona yeni umutlarla girerken, beklentilerimizin de geçmişin kirli tribün gösterilerini silmek üzere olduğunu söylüyoruz...
Bu arada, iyi niyetli söylemlerimize karşın İzmir'in köklü kulüplerinden Göztepe'nin Alsancak Stadı'ndaki sezon açılışında taraftarların birbirleri arasındaki çatışmasına ve araya polislerin girerek olayları güçlükle yatıştırmasını onaylamadığımızı vurgulamamız gerek.. Daha sezon açılışında bu olaylar yaşanıyorsa, uzun deplasmanlara çıkacak takımlarımızın önlem almalarının zorunlu olduğunun yöneticiler tarafından düşünülmesi gerektiği de ortadadır...
Bir başka yaklaşım da Türkiye Futbol Federasyonu'nun açıkladığı maç saatlerinin eleştirilmesidir...
Baktım saatler 22.00, 21.30, 21.45; Kimi yörelerde de 20.00 olarak belirlenmiş...
Kimileri bu durumu başlayacak olan Ramazan ayı ile bir tutup değerlendirmişler ve diyorlar ki, "Maç sonrası Sahur!"...
Yapmayın, etmeyin, dini duyguları futbolda kullanmayın hiç olmazsa!...
Bakın Avrupa'dan maç yayını olduğunda 22.00'de, 22.45'de oturup seve seve ve de alkış tutarak maç izliyorsunuz, gıkınız çıkmıyor!..
Şimdi tutmuş "Ramazan, sahur" diyorsunuz. Ayıptır, ayıp!..
Çıkın bu ağustos sıcağında 40 derecede siz oynayın o doksan dakikayı öğle sıcağında da, o zaman görelim sizi bakalım!..
Ramazan mı gelir aklınıza, yoksa başka yerde mi görürsünüz kendinizi?
Bu görsel gösteriye yapılan yatırımın karşılığında gerekli olanı planlamak TFF'nin işidir ve gereğini yapmalıdır...
Ortaya din duygularını atıp, futbolcu görüşleri de alarak olayı saptırmayın yeter...
Bakın işinize de görelim hedefinizi ve becerinizi?