GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
15 Eylül 2011 Perşembe

Bu soğan baş vermez!

İzmir Partisi yazısıyla arı kovanına çomak sokmuşuz meğer… İzmir Başkanlar Kurulu’nun düzenlediği toplantıya yönelik genel tespitler şöyle:
Kente dair yeni bir şey söylenmedi. Söylenenler de ya AK Parti’nin ya da Büyükşehir’in devam eden projelerinin tekrarından ibaretti.
Daha çok iktidar partisinin seçim beyannamesinin tasdiki şeklinde geçen toplantının amacı konusunda tereddüt yaşandı. Toplantıyı düzenleyenlerin iktidarla yakınlaşma çabası, İzmir’in sorunlarının önüne geçti. Öğrendiğim kadarıyla Başkanlar Kurulu toplantısının öncesinde aynı yerde bir hazırlık toplantısı yapılmış. Zirvede nelerin ön plana çıkarılacağı konusu masaya yatırılmış.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, gündeme itiraz edip, ‘Arkadaşlar bunların bir bölümünü biz kalanlarını da hükümet yapıyor. Şimdi yapılan işleri tekrarlamaktansa kente ilişkin yeni tespitlerde bulunalım. Örneğin İnciraltı Yasası’nı gündeme getirelim. Ya da 20’ye yakın organize sanayinin neden hala boş olduğunu sorgulayalım’ gibi şeyler söylemiş. Ve de Kocaoğlu, zirveye katıldığında gündemin değişmediğini görünce kürsüden isyanını dile getirmeyi de ihmal etmemiş!
*
Arayanlardan biri de Türk Parlamenterler Birliği İzmir Şube Başkanı Metin Öney’di. Eski bir İzmir Milletvekili Öney, yapılan zirvenin yanı sıra benzer zirvelere ilişkin tespitlerini şu sözlerle açıklıyor:
“Ümitçim bu soğan baş vermez. Çünkü hem Başkanlar Kurulu hem de Aziz Bey’in önderliğindeki Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu’nun yapısal sorunları var. Parlamenterler Birliği Şube Başkanı olarak hem İzmir Valiliği’ne hem de Büyükşehir’e yazılar yazdım. Bu kurullara bizleri de davet edin. İzmir’i Ankara’da temsil etmiş çok değerli arkadaşlarımız var. Onların birikimlerinden yararlanın’ dedim. Valilik aradı, Büyükşehir’den dönüş bile olmadı”  
Sözlerine ‘Bu soğan baş vermez’ diyerek başlayan Öney, konuyu açıyor: “Şimdi hangi iş adamı hükümetle papaz olmayı, kavga etmeyi göze alabilir. Ya da aynı şey Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun kuruluyla da ilgili… O kurullarda yanlışa yanlış, doğruya doğru diyebilen arkadaşlara ihtiyaç var. Parlamenterler Birliği’nde geçmişte İzmir’i temsil etmiş, kente dair yüzlerce soru önergesi vermiş, sorunları yerinde tespit edip, çözümleri için çaba sarf etmiş arkadaşlarımız var. Hükümetten de Büyükşehir’den beklentileri, korkuları yok. Orada hem hükümet temsilcilerine hem de Büyükşehir Belediye Başkanı’na ‘Yanlış yapıyorsunuz’ diyebilecek isimler olmadıkça bu soğan baş vermez”
*
Öney’in tespitlerine aynen katılıyorum.
*
Tam da bu noktada küçük bir ‘düzeltme’ yapma gereği de duyuyorum. Başkanlar Kurulu’nun üç partiyi aynı masaya oturttuğu toplantıyı İTO’nun boykot ettiğini, İzmir Ticaret Odası, EBSO gibi kuruluşların ‘Başkanlar’ düzeyinde katılmadığı gibi temsilci bile göndermediğini yazmıştım. İzmir Ticaret Borsası’ndan arandım. Başkan Işınsu Kestelli’nin aynı tarihlerde kent dışında olduğunu ‘Başkan Yardımcısı’ düzeyinde ‘temsilci gönderme’ tekliflerinin de Başkanlar Kurulu tarafından geri çevrildiğini söylediler. Düzeltir, takdirlerinize sunarım.
*
İzmirliler toplantı yapmaya bayılıyor. Toplanıp toplanıp dağılmak, aynı konuların etrafında dolanmakta üstümüze yok! Aynı amaca hizmet eden bir sürü kurul var.
Başkanlar Kurulu, Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu vs.
Kimi zaman kişisel kimi zaman kurumsal rekabet ön planda… Her toplantının her kurulun bir ayağı eksik ya da topal.
İzmir’in sorunlarına yönelik onlarca ‘arama konferansı’ yapıldı. Bir kaçına katıldım. Pek çoğunu gazeteci olarak izledim.
Aynı tas, aynı hamam…
Hz. Mevlana’nın insan ilişkilerini düzenlediğine inandığım bir sözü var.
‘Dünle beraber gitti düne ait ne varsa, cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım’
Güzel İzmir’imizin de en büyük sorunu bu. Yeni şeyler söylemek.
Dünde kalmaktan, dünün, önceki günün kinini/garazını tutmaktan, hesabını gütmekten bugünü kaçırıyoruz. Kocaoğlu’nun önderliğinde kurulan İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu’nu ele alalım.
En büyük eksiği siyasetten arınmış bir kurul oluşuydu. Başkan’ın ‘siyasetçiler’ konusunda çekincelerine hak vermekle beraber kaliteli bir siyasi katkının bu kurulu yücelteceğini hep düşündüm/savundum. Buna rağmen iki yılda önemli şeyler yaptılar. En azından bazı konularda yeni şeyler söylediler. Kurul, ikinci yılının 24. toplantısını bugün gerçekleştiriyor.
Kocaoğlu’nun yerel seçime kadarki İzmir projelerini açıklayacağı toplantının gündeminde ‘Uluslar arası İzmir Alışveriş Günleri ve de Sağlık Turizmi yatırımlarının teşvik kapsamına alınması’ gibi önemli iki madde var. Her ikisi de İzmir ekonomisini canlandıracak, işsizlere umut, kente ışık olacak projeler. Bırakın yapılmasını konuşulmasında bile fayda olan işler…
Ama onlar Havgazı’nda, Başkanlar Kurulu lüks otellerde aradığı sürece çözümü…
Yani yumruğu tek bir noktaya vuramadığımız, aynı adamların, aynı beylik laflarla gazetelerin sütunlarını işgal ettiği sürece bu tür toplantılardan umudumu kesiyorum.
‘Körler, sağırlar, birbirlerini ağırlar’ diyor ve geçiyorum.  
*
AK Parti’nin kongre süreci epey sıkıntılı geçeceğe benziyor. Genel seçimin ardından 2014 için yüreklenen AK Parti teşkilatında ‘delege seçimleri için’ takvim açıklandı.
Açıklanır açıklanmaz da havaya da derin bir hesaplaşma kokusu yayıldı. İl Başkanı Ömer Cihat Akay’a yönelik ‘Bel altı-üstü’ demeden ‘ağır’ ve sistematik bir saldırı başladı mesela. Yönetime aldığı, koruyup, kolladığı isimlerin ‘Brütüstvari’ söylemleri, ilçelerdeki üyelik kavgaları, vekiller arasında belirginleşen saflaşmalar…
CHP’yi aratmayan ‘naylon üye’ tartışmaları da alevlenmeye başladı bir yandan. Sadece Bornova’da 4 bin 500 üyenin adresinde oturmadığı iddiası atıldı ortaya. Gerçi İlçe Başkanı Hüseyin Özkan bu iddiayı kesin bir dille yalanlıyor. Dahası Özkan’ın yalanladığı, ‘naylon’ üyelerin kendi döneminde yapıldığı iddiası… Adrese dayalı sisteme geçildikten sonra 4 binin üzerinde üyenin adresinde gözükmediğini doğrulayan Özkan, “Bu üyelerin adreslerine gönderilmeleri ve mevcut sandıklardan silinmeleri yönünde bir yönetim kurulu kararı aldık. Çünkü söz konusu üyeler adrese dayalı sistemin olmadığı 2002-2004 döneminde kaydedilmişti. İl başkanlığı kararımızı bozdu. Yani 2002-2004 döneminde yapılan üye yapılanmalarında değişiklik yapmanın ancak üyenin iradesiyle söz konusu olacağını kesin bir dille ve yazılı olarak bildirdi.
İlden gelen yazı üzerine yönetim kurulunda aldığımız yeni kararın altına imza atan arkadaşlar daha sonra il yönetimine itiraz etmişler ve 7-8 yıl öncesinden yapılmış kayıtların silinmesi için başvurmuşlar. Takdir il yönetiminindir. Bize göre bu üyelerin silinmesinde de aynen kalmasında bir sorun yok” dedi.
Rekabetin yoğun olduğu başka ilçelerde de benzer sorunlar var. Anlaşılan 3-4 ay sürecek delege seçimleri oldukça hararetli, çekişmeli geçecek. 2014 yerel seçim projeksiyonunda pozisyon almaya çalışanların çomak soktuğu süreç, bizim açımızdan da hareketli-bereketli bir dönem olacağa benziyor. Milletvekillerinin el altından ‘etkin’ olmaya çalıştığı, bakanların henüz müdahil olmadığı sürece genel merkezin müdahil olma ihtimali her zaman var.
Bu müdahale sürpriz bir görevden almayla da sonuçlanırsa doğrusu şaşırmam.
Ömür Kabak’ı benzer ‘bel altı’ söylemlerle yıpratıp, koltuğundan eden anlayış, bugün Ömer Cihat Akay için devrede.
O nedenle Metin Öney ağabeyin İzmir zirvelerindeki anlayış için söylediği şey AK Parti için de geçerli. Bu anlayışla ‘bu soğan da baş vermez’ çünkü.
İflasın eşiğindeki şirketi vekilliği sürecinde Türkiye’nin ilk 500’ü arasına giren İsmail Katmerci bile Ömer Cihat Akay’ı eleştirmiş, yerden yere vurmuş.
Neymiş efendim, Akay, bir röportajında ‘gençliğimde üç kızı aynı anda idare ediyordum’ demişmiş. Böyle denirmiymiş… Aslında Katmerci haklı… Çünkü siyasette ‘doğrucu’ olmak doğru değildir. Karda yürüyüp izini belli etmeyeceksin. Akay’ın parti büyüklerinden öğreneceği çok şey var. Tabi ki siyasi ömrü vefa ederse…