GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Cemil DİRİM
YAZARLAR
18 Haziran 2012 Pazartesi

Birinci elden hastane izlenimleri…

Belki çok klasik bir söz olacak ama sağlığımızın değerini ancak başımıza bir şey gelince anlıyoruz. Anladığımızda ise bazen geç kalmış oluyoruz bazen de hala şansımız oluyor. Akciğer kanserine yakalandıktan sonra sigarayı bırakan pek çok insan var çevremizde. Bazen de çok geç olmadan bir olay oluyor ve farkına varıyoruz sağlığın öneminin.
Genellikle yazılarımda siyaset, sağlık ve iletişim konularına yer vermeye çalışıyorum. Haddimi bilip fazla vakıf olmadığım konularda kalem oynatmıyorum. Bir süredir siyaset yazmaktan sağlıkla ilgili yazamıyordum. Sağlıkla ilgili yeni gelişmeleri kaleme almayı düşünürken bir kaza geçirdim. Üç gündür sokağa çıkmadan dirseğimdeki çatlak ve yüzümdeki yara izlerini kapatan sargı bezi ve bantlarla vakit geçirmeye çalışıyorum. Su şişesinin kapağını bile açamamak nasıl bir duygu uyandırıyor insanda anlatılacak gibi değil. Yıllardır kendine iyi bakmakla, doktora, hastaneye gitmemekle övünen birisi olarak büyük konuşmamak gerektiğini bir kez daha anladım.
Kaza, Ege Özel Sağlık Hastanesi’nin yakınında olduğu için önce oraya gittik yanımdaki arkadaşımla. Acil servisteki hemşirelerin ve doktorun ilgilisi üst düzeydeydi. Yüzümdeki yaralara pansuman yapıp, dikişe gerek olmadığını söylediler. Görevli doktor, kolumun filmini çektirerek küçük bir çatlak olduğunu ve alçıya alınmasının iyi olacağını ancak bir uzman doktora görünmem gerektiğini belirtti. ( Ertesi gün arayıp verdikleri hizmetten memnun olup olmadığımı ve sağlık durumumu sormaları da iyi bir halkla ilişkiler çalışmasıydı.)
Oradan ayrılıp Alsancak Devlet Hastanesi’ne gittik. Ancak mesai saatleri dışında ortopedist bulunmadığı, bir eğitim ve araştırma hastanesine gitmemiz tavsiye edildi. Biz de Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gittik. Yıllardır gitmediğim hastanenin acil servisine girerken bir dönem şirket olarak hastanenin basın ve halkla ilişkiler danışmanlığını yaptığımız günleri hatırladım. Bizim adımıza hastanede çalışan elemanın ve o dönemdeki başhekim O. Gazi Yiğitbaşı’nın işbirliğiyle nasıl sabote edildiğimiz geldi aklıma. (O olayı da daha sonra detaylarıyla yazarım.) Acil serviste sadece bir görevli gelenlerle görüştüğü için yaklaşık 15 dakika beklemek zorunda kaldık. Görevli uzman doktorun geleceğini o zamana kadar oturmam gerektiğini söyledi. Kolumun ağrısına rağmen yaklaşık bir yarım saat oturup doktor bekledik. Özel hastane deki ilgiden sonra azarlar tonda konuşan görevlilerle muhatap olmak şaşırttı biraz. Bir ara “ bu doktor nerde kaldı? Olmazsa ben gideyim servise” dediğimde, “ doktor gelecek, bizdeki uygulama böyle. Bekle gelir biraz sonra.” diye azarlandığımda tansiyonum yükseldi ama sabrettim. Hastanelerde son günlerde yaşanan şiddet olaylarını tasvip etmiyorum ama bir yakını acı içinde inlerken, onlara dönüp bakmayan   kendi aralarında sohbet eden görevlileri görünce hasta yakınının tepkisine destek olmadan duramadım. Daha sonra içeri alındığımda gelişigüzel filmlere bakıp “ alçıya almaya gerek yok. Kolunu askıyla as. Haftaya da muayeneye gel” diyen doktora teşekkür edip çıktım. Ancak biz konuşurken hap içip intihara kalkışan ancak hastanede kurtarılan orta yaşlı bir bayanı azarlayan görevliyi de uyarmadan duramadım. Psikolojik sorunları ya da bunalımı nedeniyle intihara teşebbüs eden, sevgi ve şefkat gösterilmesi gereken birini azarlamak tıp literatüründe yoktur diye düşünüyorum. Görevlinin sen de nerden çıktın diyen bakışlarına aldırmadan acilden çıktım. Sağ kolum çatlak, yüzümde de sargılar vardı ve kafa atmayı denesem canım yanabilirdi(!). Hastaneye ilk gittiğim andan itibaren görevlilerin daha çok ilgilenmeleri için Sağlık Müdürü Mehmet Özkan’ı arayabilir ya da görevlilere “ Popüler Sağlık Dergisi”nin sahibi ve gazeteci olduğumu söyleyip işlemleri hızlandırabilirdim (belki de ters teperdi belli olmaz). Ancak normal vatandaş olarak Tepecik Hastanesi Acil Servisi’nde ilgi ve şefkat görmenin mümkün olmadığını anlayamazdım. Kötü bir tecrübe oldu benim için.
Hükümet son yıllarda sağlığa çok büyük kaynaklar ayırdı. Fiziki altyapıyı yeniledi. Tepecik Hastanesi’nin acil servisinin özel bir hastaneden farkı yok. Her yer pırıl pırıl. Ancak çalışanların mutsuz olduğu yüzlerinden belli. Başka sektörlere göre daha iyi para kazanan insanların, bu derece mutsuz ve tepkili olmasının nedenleri araştırılmalı ve çözüm bulunmalı. Yoksa derdine derman bulmak için hastaneye koşan vatandaşlar azarlanmaya, yaptığı işi sevmeyen ve mutsuz personel vatandaşları azarlamaya devam eder. Biz de hastanelerdeki kötü muamele ile şiddet olaylarını eleştirmeye ve haber yapmaya devam ederiz.

Not: Geçirdiğim kaza sonrası ilgisini esirgemeyen, geçmiş olsun dileklerini ileten herkese şükranlarımı sunuyorum.