GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
5 Mayıs 2011 Perşembe

Başbakan, hakikaten çok nazik Baykal’a karşı!

Politika genelde beni sıkar/bayar/ruhumu daraltır.
Konuşmaların çoğu da şahsımda ‘Müslüm Gürses’ etkisi yaratır ki kendimi jiletlemekten bünyeyi sokaklara atarak kurtulurum genelde.
Lakin, az da olsa, arada sırada pek güldürüp neşelendiriyorlar beni.
Tıpkı dün ve bugün, ‘Başbakan Erdoğan/Deniz Baykal ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ üçlüsü arasında dönen polemiklerde olduğu gibi…
Şöyle ki…
Hatırlarsanız, kısa bir süre önce Ertuğrul Günay’ın İzmir adayı yapılmasından sonra egedesonsöz’de bir haber çıkmıştı. O haberin asıl kaynağı da, Ümit (Yaldız), Nedim (Atilla) ve bendenizin Salı akşamları Ege tv’de yaptığımız ‘Söz Meclisten İçeri’ programıydı.
İki hafta önceki programda sayın Günay’ı konuk olarak almış, aklımıza geleni/gelmeyeni sormuştuk.   
O programda sayın Günay, parti içinde zor bir dönem yaşayan Deniz Baykal’a rakip olması beklenirken İzmir’e alınmasının ‘Başbakan Erdoğan’ın nezaketinde saklı olduğunu’ belirtip “Tabii ki Sayın Başbakan büyük bir nezaket göstermiştir. Açıkçası beni de rahatlatmıştır. Bir turizm kenti olması bakımından ve de orada küçük bir evim olması nedeniyle bu kentte aday yapılmam bekleniyordu. Gerçi ben turizmi gelişmemiş bir kente yani İzmir’e gönderilmeyi bekliyordum. Fakat yine de Sayın Baykal’la rakip yapılmamam nazik bir davranış olmuştur” demişti.
Politikada epeydir, sayın Günay’ın anlattığı gibi inceliğe rastlamamış biri olarak, ‘vay canına’ diye geçirmiştim içimden.
Demek ki Gülten Akın’ın ‘Ah kimselerin vakti yok durup da ince şeyleri anlamaya’ dizeleri, sadece bir şiirmiş!
 
CHP eski Genel Sekreteri Ertuğrul Günay’ı, Baykal’ın memleketinden aday göstermeme inceliğini gösteren sayın Başbakan Erdoğan, dün Kastamonu mitinginde inceliğin kitabını yazdı!
Kılıçdaroğlu’nu vurmadan önce Baykal’a dokunduran Başbakan, ‘kendisinden önceki beline hakim olamadı’ diyerek direk beline çalıştı; ardından “Baykal’ı yeniden milletvekili adayı gösterdin, peki o hanım milletvekilini diye göstermedin. Kasetin hanım tarafında mıydı sadece suç” diyerek, hafızalarımızı canlandırdı.
“Eline/beline/diline sahip olacaksın” derken, Allah var doğruyu söyledi sayın Erdoğan ama görüldüğü gibi, her üçü de biraz zor oluyor.
Kimi belini, kimi dilini tutamıyor; mesela ben de elimi…
Ve insanın başına ne gelirse de, işte bu üçlüden geliyor.
 
Sayın Kültür Bakanımıza dönersek…
O da İzmir adaylığı ilan edildikten sonra, ‘diline sahip çıkma’ konusunda sahiden de çok gayret etti; ‘dönek’ sataşmalarına bile yüz vermeyip ‘biz işimize bakalım’ diyerek cool takıldı.
Bugün bakıyorum da, artık kendini tutamamış; Antalya’dan aday olmadığına sevinmeyi falan bir kenara atıp bir çimdik de o atmış eski genel başkanına.
Baykal’ın İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yapılan operasyonla ilgili dile getirdiği, “Bazı AKP’liler bile ’zamanlaması iyi olmadı’ diyor. Bu aslında bir itiraftır. Yani, ’Bu işler planlamayla yapılıyor, biraz geç kaldık’ demektir” sözlerine karşılık, Günay da “Sayın Baykal bu tartışmaya niye dahil olmaya çalışıyor onu anlamıyorum. Siyasette bugünlerde ona bir söz düşüyor mu?” diyerek noktayı koymuş.
İyi de olmuş. Ha şöyle. Böyle seçim mi olurmuş. Öyle kibar kibar konuşmalar, ‘biz işimize bakalım’, ‘lafla geçirecek zamanımız yok, vatan bizden hizmet bekler’ demelerle geçer mi bu 40 gün?
Zarafet mi? Nezaket mi? İncelik mi? Hem de seçim ortamında? Güldürmeyin beni demeyeceğim, Allah aşkına güldürün beni!
Sonucu az çok kestiriyoruz; biliyoruz ki görecek daha çok kahırlı günler var; bari şu günlerde azıcık yüzümüzü güldürün. Gayret etmenize de gerek yok; ‘kendiniz olun’ yeter zaten…