GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
22 Nisan 2011 Cuma

AKP’yi götürse götürse YGS götürür (mü)

İki çocuğu da sınava girmiş, her ikisinde de heyecan/ıstırap/gerginlik çekmiş bir anne olarak, günlerdir YGS ile ilgili açıklamaları takip ediyorum; çocuklar ve aileleri adına umutlu bir açıklama yapılacak mı diye.
Hayır hayır, beklediğim açıklamaların kendi çocuklarımla hiçbir ilgisi yok; çünkü onlar sınava gireli, hatta kızım üniversiteyi bitireli epey zaman oldu. Derdim, bu yıl sınava giren 1 milyon 692 bin 345 bin öğrenci ve onların anneleri/babaları/akrabaları adına.
Çünkü yaşadım ve biliyorum ki; bu eğitim sistemi, gençleri üniversite kapılarına yığarken kapı sadece aralanıyor ve o itiş kakış içinde gençlerin sadece yüz bini doğru dürüst bir bölüme kapak atarken, çoğu o kapının önünde bakakalıyor. Suçluluk, öfke, mahçubiyet, pişmanlık, kaygı, korku, güvensizlik gibi onlarca duygu ile karmakarışık. Tıpkı anneleri/babaları, ebeveynleri gibi ‘şimdi ne yapacağız, ne olacak’ sorusuyla… Kalakalıyorlar.
*
Adaletsiz bir eğitim sistemi içinden olabildiğince ‘adil’ yaratılan eleme sisteminin üzerine alabildiğine büyük bir ‘adaletsizlik’ duygusu eklendi işte şimdi de.
Ve bu duygu, neredeyse 20 gündür her an katlanarak büyüyor.
İsyan ve ‘cezalandırma isteği’ duygusunu da beraberinde taşıyarak hem de.
Yetkililerin yaptığı her açıklama da o isyan ateşine bir odun atmaktan öte bir anlam taşımıyor.
Her ‘tatmin olduk’ açıklaması korkunç bir tatminsizlik, atılan her adım, duyulan tatminsizliği katlamaktan başka bir işe yaramıyor.
Çünkü çocuğu sınava girsin/girmesin; biraz vicdanı olan her insanın içi, ‘haksızlık duygusu’yla katılmış durumda.
Sisteme karşı güvenlerini öylesine kaybetmiş haldeler ki, girmeleri gereken ikinci sınava hazırlanamaz, konsantre olamaz noktasındalar.
Ne anneler babalar çocuklarına ‘haydi biraz çalış’ diyebiliyor, ne de dershane öğretmenleri gençleri ‘çalışan kazanır/elması kızarır’ diye motive edebiliyor.
Çünkü biliyorlar ki gençlerin cevabı hazır: Çalışan değil, şifreyi bilen kazanır. Biz de salak gibi çalıştığımızla kalırız.
‘Öğrenmenin ödülü=üniversite kazanmak’ gibi zayıf bir hayali bile yok artık gençlerin de ailelerin de.
Ne var?
Öfke, isyan ve cezalandırma isteğiyle yanıp tutuşmak…
*
İki hafta önce Ege Tv’deki ‘Söz Meclisten İçeri’ programında, her iki meslektaşım da Ak Parti’nin oylarında fazlaca bir değişiklik beklemediklerini belirtirken; şöyle bir öngörüde bulunmuştum: “Evet, anketler de üç aşağı beş yukarı, oyların geçen seçimlerdekinin tekrarı olacağını gösteriyor. Ama ben şunu merak ediyorum: YGS’nin ruhlarda yarattığı depremin sonuçları, bu seçime nasıl yansıyacak. Haksızlığa uğranıldığı kanaati, kimilerine cevap anahtarının dağıtıldığı iddiaları, ‘biz tatmin olduk’ açıklaması yapan iktidar partisine tsunami olarak döner mi? Bu yıl ilk kez oy kullanacak ve muhtemelen YGS’ye girmiş olan gençlerle, çocuklarının haksızlığa uğradığını, emeklerinin boşa gideceğini düşünen anneler-babalar tercihlerini hangi partiden yana yapacak? Sosyal bilimci olmadığım, elimde doneler bulunmadığı için, bu sorunun yanıtını elbet veremiyorum. Ama içimde hissettiğim/gözlediğim; bu haksızlığın cezasız kalmayacağı yönünde…”
*
15 gün önce tümüyle hislerim ve çevremdeki öfke patlamalarından yola çıkarak ifade ettiğim bu gözlemimin, ‘bilimsel bir raya’ oturduğunu gördüm geçen günlerde.
Dün akşamdan itibaren yayına giren, ‘karar verme mekanizmaları’ üzerine uzman olan Psikiyatrist Prof. Dr. Ali Saffet Gönül’le yaptığım söyleyişi okuduysanız eğer, ne demek istediğimi anlamışsınızdır.
İnsanların neye göre seçim yaptığı üzerine sorduğum sorulara, bir bilim insanı olarak cevap veren Prof. Gönül’ün “Bir insanı en çok harekete geçiren şey, açlığı ve zarar görme ihtimalini bir kenara koyuyorum; haksızlık hissidir. Eğer biz bir şekilde haksızlığa uğradığımızı düşünüyorsak; bizi, o haksızlığı gidermek üzere motive eden en önemli güçtür bu. Eğer bir ülkede, bir sistem ya da bir grup ya da bir şeyin haksızlıkla bir kazanç elde ettiğini düşünüyor isek, onu cezalandırmaya yönelik harekete geçilir. Bu toplumun da aynı zamanda bir arada tutan en temel kuralıdır. Çünkü böylece ceza gören, cezayı uygulayan bir kez daha aynı hatayı yapmamaya çalışır. (…)
İşte o yüzden YGS çok önemli. Çünkü insanlar eğer haksızlığa uğradığını düşünüyorsa….Yani bu bir tarafı cezalandırmak üzere harekete geçilecek en önemli şeydir demokraside. En önemli şeylerden biri. Tabii burada kimi suçlu gördükleri de önemli. Ya da öfkeleri sevgilerinden ne kadar fazla olacak eğer o partiye oy veriyorlarsa. Ama haksızlığa uğradığınızı düşünürseniz, cezalandırmak üzere elinizdeki ilk fırsatı kullanırsınız. Haksızlık hissi, canınızın yandığının hissi, bu harekete geçirir” diyen sözlerini, bu anlamda çok önemsiyorum.
Seçmenin ne kadar önemseyip önemsemediğinin cevabını ise ancak 12 Haziran’da alacağız.
Eğer seçime hile/şifre karışmaz, mod medyan devreye girmezse… Hep birlikte göreceğiz.