GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
30 Mart 2011 Çarşamba

Bir tecavüz de medyadan

İnternet medyasında çalışmaya başlayalı neredeyse iki yıl oldu ama internetten gazete okuma alışkanlığı kazanışım, en az dört yıllık…
Önceleri köşe yazarlarına ulaşmak daha kolay geldiği için yaptığım internet tercihi, bir süre sonra basılı gazeteyi unutturmuştu; çünkü internet, ‘görmek/okumak istemediğim’ haberleri, bana bir ‘tık’la geçme imkanı veriyordu.
Neydi o görmek/okumak istemediğim haberler?
Cinayet, vahşet, tecavüz, magazin diye sunulan eften püften hayatların salla salla vur duvara ayrıntılarıydı.
Ayrıntılara boğulmadan, ilgimi çeken bu ‘üçüncü sayfa’ haberlerine hızla göz atıp, habersiz de kalmadan başka tercihlere geçmek, gazete sayfalarını çevirmekten çok daha hızlı, çok daha kolay gelmişti bana. Hala da o kolay/seçici okumayı sürdürüyorum zaten.
Televizyonların ana haberlerini neredeyse hiç izlemediğimi/izleyemediğimi de ekledikten sonra nedenine geçersem…
Vahşetin zaten kendisi yeterince sersemletici/iç kıyıcı/korkutucuyken, bir de o vahşetin, şiddetin, medya diliyle yeniden üretilmesine, acının kanırtılmasına tahammül edemediğim için.
O satırları okurken, haberi kaleme alanların verilen ayrıntılarla sanki yapılan bütün o sadistliklerden zevk alıyorlarmış gibi hissettirmeyi başarmaları yüzünden… Maalesef.
*
Kayseri’de yaklaşık bir buçuk yıl önce kaybolan üç çocuğun cansız bedenlerinin bulunması, üzerine bir de İstanbul’da üvey annesinin annesi tarafından öldürülüp parçalanan 9 yaşındaki Murat’ın yaşadığı şiddetin; görsel/yazılı basında yer bulan şiddetini okuyor, izliyoruz işte günlerdir.
Cinayetlerin en ince ayrıntılarını, kurbanların fiziksel özelliklerini, nasıl seçildiklerini, nasıl kesildiklerini, nasıl gömüldüklerini, ‘şeker’le ambalajlanmış başlıklarla zihnimizde canlandırıyoruz.
Gözlerimizi kapatsak da nafile, o görüntüler o kanlı çocuk resimleri hep gözümüzün önünde.
Medyada ‘şiddet dili’nin sonucu da bu işte. Yaşanan her tür vahşeti/sapıklığı sanki olay anında biz de orada seyirciymişiz gibi hissettirmek… Okuyanı, yaşanan barbarlığın adeta parçası haline getirmek.
Böyle bir ruh halinin kişisel yansıması da herkeste farklı oluyor haliyle.
Kimimiz içe kapanıyor, kimimiz için en küçük bir olayda şiddet göstermek olağanlaşıyor, kimimiz kabalaşıyor, kimimiz tırsıklığını korkunca kabaran kediler misali etrafa dayılanarak örtüyor…
Pek çoğumuz da çocuklarının her dakika ne yaptığını bilmek/öğrenmek isteyen, onları neredeyse ev hapsine mahkum edecek ‘paranoyak ebeveynlere’ dönüşüyor, dönüşüyoruz maalesef.
*
“Yaşadığımız, medya tecavüzüdür” diyen İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş çok haklı. Şöyle diyor Alankuş Hoca:
“Bundan beş sene önce tecavüze uğrayan 17 aylık bebeğin haberi basında yine çok yanlış bir şekilde verilmişti. Bu olay sonrasında medya çok eleştirildi, çok konuşuldu haberciliğin bu şekilde yapılmaması gerektiği ama yine bir medya tecavüzüyle karşı karşıyayız. Bu konuda hiçbir ders çıkarmışa benzemiyoruz. Yine mağdur kız çocuklarının fotoğraflarından albümler yapmakta hiçbir sorun görmüyor medya. Olay zaten çok vahşet içeriyor; bir de daha çok satmak, daha çok izlenmek için, ‘Üçü de parça parça doğrandı’ gibi detaylar kullanılarak insanların her türlü merakını kamçılıyor, zanlı ne dediyse olduğu gibi yazıyor ve suça meyilli insanlara rol modeli oluşturuyorlar. Haberin içini doldurmak için Adli Tıp raporunun bütün detaylarıyla verilmesi de çok yanlış.
Dün çıkan dokuz yaşındaki çocuk cinayetinde de Gürcü üvey anne ötekileştiriliyor üvey anne oluşu üzerinden. Faili, zanlıyı savunacak halim yok elbette ama bu kadar ucuz bir şey üzerinden nefret söyleminin gündeme getirilmesi, toplumsal linç kültürünü besliyor. Her türlü ideolojik muhafazakârlığı geri çağırıyor bu yaklaşım, idam cezalarının geri gelmesi gibi…
Medya kadın cinayetlerini nasıl sunuyorsa aynı dili kız çocuğu cinayetlerinde de görüyoruz. Küçücük kız çocuğunun fotoğrafının kullanılmasından ne medet umabilir ki insan? Pedofilleri tahrik edebilecek bir fotoğraf bu, ne yarar umuyorsunuz bunu kullanmaktan? Medya bu şekilde tecavüzcü, tacizci yerine geçiyor. Çocuk hakları ihlalinin en bariz örnekleri bunlar.”
*
Bir tarafta raporları kamuoyuyla paylaşmakta hiçbir sakınca görmeyen emniyet güçleri/yargı mensupları, öte tarafta bu raporları ballandıra ballandıra yayınlamaktan gizli zevk alan, pek çok pedofile adeta ‘yol’ gösteren, neden hala şiddeti önleyemediğimizi konuşuyor olması gerekirken, cinayetleri magazinleştirip sıradanlaştıran, normalleştiren medya…
“Medyadaki bu çılgın saldırının frenlenmesi gerek” diyordu dün bir uzman.
Aklı başında medya mensupları da böyle düşünüyor ancak bu nasıl mümkün kılınacak, nasıl bir yol bulunacak; işte orası hayli karışık ve uzun.
Ama bulunmaya mecbur…