GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
14 Aralık 2016 Çarşamba

Bahçeli’nin yerinde olmak!

Şu sıralar kimin yerinde olmak istemezdin diye sorsalar hiç düşünmeden Devlet Bahçeli yanıtını verirdim. Nedeni açık! Sosyal medyadaki ‘karakolda doğru söyler mahkemede şaşar’ türünden konuşma videoları… Yarım asırlık siyasi yaşamında Devlet Bey hiç bu kadar alaya alınmamıştı.
Mevzuyu biliyorsunuz. Eski Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in ifadesiyle “Ortada bir davet olmaksızın, birden bire ortaya atılarak” başlattığı ve ‘mutlu sonla biten’ Yeni Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı sistemi sürecine ilişkin çok değil 3-5 ay öncesinde sarf ettiği taban tabana zıt sözler sosyal medyanın birinci gündem maddesi.
Memleketçe siyasetçinin bir parça esneğine tabi ki alışığız.
Hatta Kubi’sine de Zübükzadesi’ne de…
Bugünün iktidarının dün öyle bugün böyle konuşmasını yadırgamıyoruz. Kanıksadık zahir! Keza zat-ı şahanelerinin hemen her hususta ‘kandırılmış olmak’ gibi bir seçenekleri de söz konusu.
Ama muhalefetin çarkları hala ilgi konumuz.
Yıllar öncesinde parti kurultayını ‘çarşaf deyip blok’ yapan Kılıçdaroğlu’na veryansın etmişliğimiz var.
Ama Bahçeli’yi hiç bu noktadan ele almamıştık. Dahası ulu orta çarkına bu denli şahit olmamıştık.
Çünkü Devlet Bey’in ismiyle müsemma bir ciddiyeti vardı. Yeri geldiğinde HDP’lilerin dahi hakkını teslim ettiği, çizgisi belli, yolu tutarlı bir yanı… Muhalefet lideri olarak yeterliydi-değildi tabi ki tartışılırdı. Lakin tartışılmayan tek tarafı yürüdüğü çizgisinin düz ve doğru oluşuydu.
Bazen partililerin bile isyan ettiğine şahit olmuşumdur.

- Ne olur az biraz esnesen… Günün koşullarına göre politika yapsan dediklerine...
Bir gün öyle bir gün böyle konuşmak mı? Söz konusu bile olmazdı. Bir gün “Erdoğan ile HDP anlaştı, başkanlık sistemini getirip memleketi bölecekler” deyip başka bir gün ‘Erdoğan’la başkanlık sistemi konusunda bizzat anlaşan’ olmazdı.
Uzağa gitmeye gerek yok.
Kurultay kazanının harıl harıl kaynağı 2016 yaz başına gidelim.
Meral Akşener, Ümit Özdağ, Koray Aydın gibi ünlü simaların hem delegeleri hem seçmeni hem de kamuoyunu ikna için memleketi arşınladığı sürece…
Hatırlayınız 600’e yakın delegenin imzasına karşın memlekette MHP kurultayı hakkında karar almayan yerel mahkeme kalmadı. Gemerek’ten başlayarak…
Türkiye ilk kez TOMA’larca engellenen bir kurultaya şahit oldu.
Ne yapıp edip MHP’ye o kurultayı yaptırmadılar. İster üst akıl deyin ister dış, ister iç güçler… Birileri düğmeye bastı ve MHP’deki değişim sürecini tıkadı.
Bugün daha iyi anlıyoruz o kurultayın sadece MHP için değil Türk siyaseti için devrilecek ilk domino taşı olduğunu… Tabi ki 15 Temmuz’un ardından siyasetin hemen her alanında alternatif yolların tıkandığına ve değişim iddiasıyla yola çıkanların bir bölümünün ‘töhmet’ altında bırakılarak manevi bir azaba maruz kaldığına şahit olduk, oluyoruz.
Ve bu durum uzun zaman önce Ertuğrul Günay’ın ‘kaht-ı rical’ diyerek tespit ettiği, siyasetimizin amansız hastalığı ‘adam kıtlığını’ daha fazla arttırmaya yarıyor.

Yeniden MHP’nin değişim kurultayına dönecek olursak;
Yerel mahkemelerde üst üste kurultay iptal kararları çıkarken Ankara’nın puslu ikliminde karanlık görüşmeler basına sızarken ‘Bahçeli’nin Saray’la anlaştığı’ iddiaları konuşulmaya başlanmıştı.
Devlet Bey ise hakkındaki iddialara tüm ciddiyetini takınarak partisinin İstanbul Teşkilatı’nın iftar programında çok net ve sert bir konuşma ile yanıt veriyordu. 
İşte su sıralar sosyal medyada revaçta olan bu videoda bakın ne söylüyordu Devlet Bey:
“Bizim Saray’la anlaştığımız namertçe söylendi. İlk aşamada partili cumhurbaşkanlığı sistemine evet dediğimiz, başkanlık sistemine sıcak baktığımız soysuzca iddia edildi. Hatta Benim cumhurbaşkanı kanalıyla sarayda buluştuğum, bir evde görüştüğüm, kurultayın yapılmamasına karşılık olarak başkanlığa tamam dediğim, yeni anayasaya boyun eğdiğim, fısıltıdan öte yüksek sesle iddia edildi. Yargıtay kararı açıklandıktan sonra bu alçak sözleri dolaştıranlarda yüz olmadığı için özür dilemediler. Köşe bucak saklanmayı seçtiler”

MHP İzmir’in Eski İl Başkanı Müsavat Dervişoğlu bu konuşmayı sosyal medya hesabından paylaşırken üzerine şöyle bir not düşüyor.
-Şimdi biz senin neyine inanalım?
İnanıyorum ki bu düşünce sadece son süreçte Meral Akşener’in yanında saf tutan Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanı Dervişoğlu’na ait değildir. Bugün Bahçeli’nin yanındakilerin bile içten içe böyle düşündüğünden şüphem yok.
Devlet Bey’in Türkiye’deki fiili durumun altını çizerek ortaya attığı düşünceye değil lafım.
Tabi ki Türkiye’deki fiili durumun netliğe kavuşturulması gerekiyordu. Ama bu fiili durum Devlet Bey’in İstanbul iftarında yaptığı ateşli konuşma sırasında da vardı. Yani bir siyasetçi ‘kandırıldım’ diye bir seçeneğe sahip değilse, konuşmadan önce iyi düşünecek.
Ki Devlet Bey’in durumuna düşmesin!

Başbakan Binali Yıldırım’ın geçtiğimiz günlerde Zonguldak programında AK Parti İl Başkanlığı’ndan sonra MHP İl Başkanlığı’nı ziyaret ederek Devlet Bahçeli’ye övgü dolu sözlerinin üzerine herkes gibi ben de düşündüm.
Ve yıllar önce ortaya atılan ABD tipi başkanlık ve ABD tipi iki partili sistem arzusuna ne kadar yakınlaşıldığını gördüm. Yıldırım belki de bu sürecin temellerine ilk harcı koyuyordu.
Siyasi nezakete her daim varım.
Ama gidişat MHP’nin AK Parti’ye ilhakının önünü açıyor.
Karşılıklı övgüler, ziyaretler…
Zaten taban da büyük ölçüde aynı…
Milliyetçi-muhafazakar!
O zaman ne gerek var ayrı gayrıya…
Birleşelim gitsin!
*
Sağdaki birleşmenin solda da benzer bir reaksiyon yaratması beklenebilir. Etnik kimlik sarmalından kurtulabilirse HDP-CHP birleşmesinden bile orta vadede söz edilebilir.
Ki yakın geçmişte ABD tipi başkanlık sistemini arzulayanların siyaset sahnesinde görmek istedikleri manzara da buydu.
Her neyse…
Daha fazlasını söylemek için bugün biraz erken…
*
Ama Meral Akşener’in olası referandumda il il kapı kapı gezerek ‘hayır’ oyu için çalışacaklarını söylemesi bir sonraki aşama için önemli…