GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mahmut YILMAZ
YAZARLAR
6 Nisan 2012 Cuma

Aziz Kocaoğlu'nu taktimimdir

 

Yazılarımı okuyanlar bilir. Bu güne kadar hiçbir kişiye methiye yazmadım. Onları kutsallaştırmadım. Çünkü bana göre kutsal insan yoktur. Kutsallaştırılmış insanlar vardır.
Kaç gündür İzmir Büyükşehir Belediye’si kaynaklı davayı takip ediyoruz. İşim gereği de davada varım. Ancak konu bu değil. İlkelere inanırım. Avukat davada konuşur. Bu nedenle somut olaylardan bahsetmeyeceğim. İşim ile ilgili olmayan gözlemlerimi sunacağım.
Bu gün size Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’ndan bahsedeceğim. Kendisini her İzmir’linin tanıdığı kadar tanırım. Onun beni tanıdığını sanmıyorum.
Davada yakından gözlemleme şansım oldu.
Bir kısmı ilk günü bir kısmı ikinci günü olmak üzere ifadesini tamamladı. Mahkeme Başkanı ifade verecek sanıkların dışında ki tüm sanıklara duruşmaya gelmek zorunda olmadıklarını söyledi. Kendisi ifade verdiği halde tüm duruşmalara saatinde geliyor, sonuna kadar takip ediyor. Yüzünden, gözlerinden mimiklerinden bu dava nedeniyle nasıl acı çektiğini görüyor okuyorsunuz. Bu acı kendisine yönelik bir acı değil. Elbette kırgındır üzgündür, ama benim gözlemlediğim acı personeli için hissettiği acı.
Sevdiği sevmediği insanlar vardır. Kendisini de seven veya sevmeyen insanlar vardır. Ama O mahkemede adeta bir baba şefkatiyle kucaklıyor herkesi. Öyle ki herhangi bir sanık ifadede sıkıştırıldığında acı haline hareketine yansıyor, adeta bırakın onu benim ifademi alın diyecek gibi heyete bakıyor. Komik şeylerde oluyor. Komik davranışlar, komik konuşmalar oluyor. Gülüyoruz. O da gülüyor. Soğukkanlı, vakur tavrını hiç kaybetmedi. Anladığım kadarıyla sonuna kadar takip edecek duruşmaları.
Arkadaşları ile birlikte olacak.
Liderlik böyle bir şey işte……

ALTI YAŞINDAKİ BİR ÇOCUĞUN ADALETİ ALGILAYIŞI

İsmini vermeyeceğim.
Bu davada yargılanan bir sanığın hiç mahkeme görmemiş okula da gitmeyen ana okulundaki altı yaşındaki çocuğunun el becerileri faaliyeti çerçevesinde kartonlardan yaptığı resmin fotoğrafını sunuyorum aşağıda.
Ki anne ve baba oldukça bilinçli, kesinlikle yanında davayla ilgili konuşma yapmıyorlar, ona duyurmuyorlar, hissettirmiyorlar.
Ama O duymuş, hissetmiş, anlamış. Televizyonda gördüğü mahkeme salonlarından esinlenerek bir mahkeme salonu yaratmış kafasında.
Yargılanan babanın yüzde sıfır gibi bir ihtimalle dahi suçlu olma ihtimali yok.
Bu nedenle insan üzülüyor, kahroluyor.
Denizler, dağlar, ovalar, okullar düşlemeli çocuk.
Maalesef izin vermiyorlar.
Düşleye düşleye mahkeme salonu düşlemiş çocuk. Biz koyduk daha doğrusu tertemiz dimağına O resmi.
Ne diyelim…
Üzgünüz delikanlı.
Bizim nesil beceremedi, laik, demokratik hukuk devleti olmayı.
Dilerim siz becerirsiniz…