GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
26 Eylül 2020 Cumartesi

Anlam arayışından güç arayışına…

Geçen gün arkadaşlarla, 12 Eylül’ün kırkıncı yılı üzerine sohbet ederken, konu kırk yıl önce ve kırk yıl sonra dönemin ruhu ve insan karakterinin değişimine geldi… Gerçekten de bambaşka bir dönemdeyiz… Dönemin ruhunun değişimini, kurumların dejenere olmasından insan ilişkilerine kadar her alanda görebilmekteyiz…

En azından büyük öğretilerin bize vaat ettiği daha güzel bir dünya özlemi çok etkili değil artık... Onun için insanlık veya ortak iyi için fedakarlık, günümüz insanına cazip gelmiyor... Nazım’ın, “Güzel günler göreceğiz çocuklar” sözü söylendiğinden bu yana epey anlam yitirdi sanki…

Nedenleri ayrı bir tartışma konusu, ama günümüz dünyasında anlam arayışının, güç/iktidar arayışına feda edildiği çok açık… Artık kahir çoğunluğumuz güç arayışındayız… Bu güç arayışı devlet veya belediyelerde daha belirgin olmakla birlikte, bunlarla sınırlı değil… Şirkette, üniversitede, sendikada veya başka bir kurumda iktidar olmak da olabilir…

***

İktidar olmak da illa kişinin kendisinin yönetici olması ile sınırlı değil. İktidara yakın olmak, ondan yana durmak ve mümkünse maddi ya da manevi nimetlerinden yarar sağlamak da bu ilişkiye dahil… Bu öyle yaygın bir şey ki, biz karşı kutuptaki iktidar ilişkilerini eleştirirken kendi kutbunuzda da durumun aynı olduğunu ıskalıyoruz çoğu zaman... Çok sağlam bir teorik çerçeve sunamayacağım belki ama derdimi anlatmak için bazı örnekler vermeye çalışayım…

İsa anlam peşindeydi, Kilise güç... Yunus Emre ve Mevlana anlam arayışındaydı, tarikatlar ise güç… Pir Sultan ve Hacı Bektaşi Veli anlam arayışındaydı, mezhepleşmeler güç... Altmış sekiz kuşağı siyasal sistemi hedef alıyordu ama bu da bir anlam arayışıydı ama onların posterlerini parti binalarına ve müteahhit bürolarına asanlar güç peşinde… Kazancı Bedi anlam peşindeydi, İbrahim Tatlıses güç... Lefter ve Metin Oktay anlam peşindeydi, Fatih Terim güç vb.

Bir paket makarnaya ve iki torba kömüre oy veren diye itibarsızlaştırdığımız yoksullarla da sınırlı değil bu güce yanaşma eğilimi... Milletvekili, iş adamı, sanatçısı, gazetecisi, müteahhiti ve profesörü de aynı durumda... Tabii güç arayışının her türü, ister istemez, belli ölçüde insanın onurundan fedakarlıkta bulunmasına da yol açıyor bu koşullarda…

***

Bizim kuşak bu iki çağı birden yaşadı… Anlam arayışının önemli bir değer olduğu çağdan iktidarın/gücün peşine takılmanın marifet olduğu çağa geçtik... Bu sadece yılların ürünü değildi elbet. İnsan karakterini değiştirecek o kadar çok değişken devreye girdi ki… Bizim içine doğduğumuz dünyadan, en azından bu açıdan şu anda eser yok…

Son sözü Murathan Mungan’a verelim: “Aklımın gücendiği çağ, ben sana böyle mi geldim…”