GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
20 Ocak 2011 Perşembe

AKP yönetimi ve Bayır-Karataş benzerliği

Hem AKP hem CHP’’de ’‘başkan’’ belirsizliği bitti ama hem başkan hem yönetim tartışması sürüyor. AK Parti’’de Ömer Cihat Akay’’ın yönetimi tartışılırken, CHP’’de hem başkan hem yönetim tartışması yaşanıyor.
Genel seçimin bir diğer iddialı partisi MHP’’de ise bu önemli koltuk, tecrübeli siyaset/devlet adamı Hasan Ali Türkaslan’’a verilerek, çatlak sesler kısıldı.
AK Parti’’deki tartışma yönetim kurulunun teşekkülü sırasında başladı, kısmen sonrasında da devam ediyor.
İzmir’’deki parti içi dengelerin Bülent Arınç müdahalesiyle değiştirilmesi ve Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar’’ın listedeki etkinliği üzerinden başlayan tartışmaya her biri milletvekili adayı olan eski il başkanları da katılınca, Akay’’ın listesi onaylanmadan önce en az üç kez değiştirildi. Sonunda Hotar’’ın etkinliği kırıldı, Arınç’’ın müdahalesi azaldı, Pensilvanya’’nın bile dediği oldu. Ve ortaya ilginç bir il yönetimi çıktı.
AK Parti yönetimini nicelik ve nitelik olarak ele aldığımızda; 14 kadın, 17 eski/tecrübeli yönetici, 3 kurucu, 1 Gayri Müslim, 1 Roman, 8 Kürt, 1 Alevi kimlikli ismi görüyoruz.
Ayrıca 15 civarında ismin siyasette ’‘tamamen yeni’’ olduğu gerçeğiyle karşılaşıyoruz.
*
Meseleye niteliksel açıdan baktığımızda ise; Ali Aşlık döneminin ikinci adamı Rahmi Taştan, Ömür Kabak döneminin ikinci adamı Hami Karacan, Ödemiş Eski Belediye Başkanı Mahmut Badem, Kiraz Eski Belediye Başkanı Ahmet Faruk Niğde, il yönetiminin gediklisi Kemal Erim, Seferihisar, Torbalı, Bornova Eski Belediye İlçe Başkanlarını, DYP Eski İl Başkan Yardımcısı Aziz Demir, Çeşme Esnaf Odası Başkanı Mustafa Cenger’’i, İTO Meclis Üyesi Vahdet Sarıkaya’’yı, İZSİAD patentli Oya Kalyoncu’’yu, Cem Vakfı üyesi Derya Türkgülü’’nü, Roman Metin Özçeri’’yi ilk bakışta fark ediyoruz.
İlaveten ilginç iki isim daha’… Kentin önemli ailelerinden Gürellerin gelini Nilgün Gürel ile yine İzmir Ticaret Borsası’’nın Onur Kurulu Üyesi Ramiz Eronat’’ın eşi Maria Gerda’…
Gayri Müslim yönetici geleneği Ali Aşlık’’tan baki’… 2003’’te de Levanten Polikarbo Sergio’’dan sonra Musevi kimlikli Maria Gerda’… Ve Nilgün Gürel’…
İzmir Ticaret Odası’’nın kurumsal dergisinde Fethullah Gülen hakkında yazdığı olumlu yazı sonrası şu sıralar CHP İl Başkanlığına atanan Meclis Üyesi Tacettin Bayır tarafından topa tutulan Gürel.
*
Uzun lafın kısası AK Parti il yönetimi aşureyi andırıyor. Türkiye Partisi olma iddiasını koruyan AK Parti, İzmir’’deki tüm renkleri temsil etmeye çalışırken ortaya ’‘aşure’’ gibi yönetim çıkmış görünüyor yani. Ancak bu aşurenin kentin beklentilerini ne ölçüde karşılayacağı, İzmir’’in damak tadına ne oranda uyacağı merak konusu’…
’‘Kupon Yönetim’’ iddiası ve ’‘babam olsa tanımam’’ diyerek ’‘dik duruş’’ gösteren İl Başkanı Akay, vetolar sonrası bir miktar karizma kaybına uğramış olsa da ’‘aşure’’ modeliyle oluşturduğu yönetimle bazı çevreleri tatmin etmeyi başardı. Ancak Başbakan Erdoğan’’ın ’‘açılımlarla’’ gönlünü/oyunu almaya çalıştığı ’‘Alevi ve Roman’’ kesimin 50 kişilik yönetimde sadece bir kişiyle temsil edilmesi çok da yeterli gelmedi. İzmir’’de yüzde birlik dilime giren gayri Müslim tebaanın bile tek bir isimle temsil ettiren AK Parti’’nin Alevi ve Romanlar için biraz daha kontenjan ayırması gerekirdi.
Tabi ki kimin yönetime girdiğinden çok yönetimin nasıl çalışacağı önemli’… Burada da il başkanının duruşu, kente vereceği mesaj, muhalefet dili her şeyin önünde geliyor.

BAYIR-KARATAŞ BENZERLİĞİ!
 
Gelelim CHP’’deki tartışmalara’… İzmir İl Başkanı İşadamı Tacettin Bayır, genel merkezden, genel başkandan aldığı gücü biraz hoyratça kullanmakla ve narsist, ben merkezli tutum sergilemekle eleştiriliyor. Her cümleye ’‘ben’’ diye başlaması, emir kipiyle konuşması dikkat çekiyor, dahası yadırganıyor.
Kime sorsam, kiminle konuşsam CHP’’nin çiçeği burnunda il başkanı Bayır ile Eski İl Başkanı Kemal Karataş arasında benzerlikten söz ediyor.
Kimi ’‘Karataş’’ı bile arayacağız’’ derken kimi de ’‘ben’’ merkezli yaklaşımın demokrasi, çok seslilik konusunda Türkiye’’nin en gelişmiş kenti İzmir’’e yakışmadığını savunuyor.
Hatta ’“İzmir’’e il başkanı olarak atanan Bayır, acemi taburuna eğitim astsubayı atandığını sanıyor’’ diyenleri bile dinledim iki gün boyunca.
Belediye başkanlarına adeta ültimatom veren, örgüte emirler yağdıran, meclis üyelerini, milletvekilleri hizaya getirmeye çalışan Bayır’’ın işi İzmir’’de kolay değil.  
Söylediği her şey doğru’…
Ama ’‘her doğru her yerde her zaman söylenmez’’ kuralını atlıyor sanırım. Dört yıl önce atandığında ayağının tozuyla belediye başkanlarına, ’‘makam aracınızdan inin halka karışın’’ talimatı veren Kemal Karataş’’ın Aziz Başkan’’la yaşadığı süreç geliyor aklıma’…
Ve Bayır’’ın üslubuna yönelik endişelerim artıyor.
Zaman birlik ve beraberlik zamanı’…
Güçlü rakibe karşı omuz omuza mücadele zamanı’…
Yani gönüllere girme, gönüllerde kalma, gönülden çalışma zamanı’…
Babanın oğluna emir/talimat veremediği bu devirde kimse kimseyi zorla, emirle çalıştıramaz. Ve partiler gönüllülük esasına göre çalışır.
Gönüllülük ve beklenti’… Vekillik ya da yöneticilik beklentisiyle şu sıralar kimse Bayır’’a ses çıkarmayabilir.
Hatta ’‘gaz vermek’’ için ’‘yürü’’ diyenler bile olabilir.
Lakin bu üslupla devam ettiği takdirde korkarım yakında kimseyi bulamayacak yanında Tacettin Bayır. Karataş gibi yalnızları oynayacak sanki.
İşte şirket yönetmekle parti yönetmek arasındaki en büyük fark da bu olsa gerek. Birinde maaşını ödediğin çalışanlarına seslenirsin emir kipiyle konuşurken; diğerinde gönüllülük esasıyla çalışan gerektiğinde cebinden, zamanından harcayan partililere’…
Ben değil biz diye başlanmalı söze’… Ve ’‘hooyt’’ diyerek, emir kipiyle konuşarak değil sırt sıvazlayarak, ikna edilerek motive edilmeli modern/çağdaş İzmir’’in demokrat partilileri.
Çünkü burası İzmir’…
Selimiye kışlası değil.