GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
26 Kasım 2023 Pazar

9 bofor lodos, med-cezir, dolunay ve açgözlülük

Bugün kentimizin yaşadığı deniz basması- sel felaketini anlayamayanlara, “acaba ne oldu?” diye soranlara başlıkta sıraladım nedenleri. Biraz izahlı gideyim şimdi.

İzmir deniz ve rüzgarla iç içedir. Yaz aylarında İmbat esmese yaşanmaz şehrimizde. Ama lodos öyle midir?

Önce neredeyse 36 saat aralıksız esen lodos fırtınasıdır yaşadıklarımızın birinci nedeni. Unutulmasın 1996’da 70’e yakın yurttaşımızı kaybettiğimiz sel felaketinde de şiddetli yağmur lodosla gelmişti. Bizim Karşıyaka’nın yaşlıları lodosu hiç sevmezler. Aslında kimse sevmez lodosu. Rüzgarların en sevimsizidir…

Bizim bölgenin fırtına alışkanlıkları için en iyi kaynak Atina Üniversitesi’nin Meteoroloji Enstitüsüdür. Atina Üniversitesi’nin uzmanlık alanına girdiği için bölgemizdeki fırtınaları oradan izlerim. Ekrandan bakıyorum, Ege Denizi iki gündür kıpkırmızı yani “asla denize çıkma” diyorlardı. Ege adaları arasındaki feribot seferlerini de iptal etmişlerdi. Bu yazıyı Pazar günü akşam üzeri yazıyorum, feribotlara hâlâ izin yok. Çünkü lodos 9 bofor esiyordu…

İşte o kötü lodos bizi vurdu…

İzmir Körfezi’nin med-cezirleri de çok meşhurdur. Med-cezir sadece dizinin, romanın adı değildir. Gelgit veya med-cezir, bir gök cisminin başka bir gök cismine uyguladığı kütleçekimi nedeniyle her iki cisimde meydana gelen şekil bozulmalarına verilen addır. En çok bilineni, her bir ay gününde Ay ve Güneş’in göreli konumlarındaki değişmeler sonucu kütleçekimlerinde meydana gelen farklılıklar nedeniyle deniz seviyesindeki yükselme ve alçalmalardır.

Galileo 1632’de yayımladığı “Gelgit Üzerine Diyalog” (Dialogo sopra i due massimi sistemi del mondo) kitabında gelgit için “Denizdeki suların, Dünya’nın Güneş etrafında dönmesi sonucu savrulmasıdır” diyerek yanılgıya düşmüştür. Gelgitin kütleçekim kuvveti sonucu oluştuğu 1687’de Newton’ın Principia eserinde açıklanmıştır. 18. yüzyılda su yüksekliğini hesaplayacak tablolar geliştirilmiştir. Günümüzde ise su yüksekliği, akıntılar ve gelgitin oluşacağı zaman bilgisayarlarla hesaplanmaktadır.

Ay yerküre etrafında dönerken yerkürenin bir yüzü Ay’a daima daha yakındır. Bu durumda Ay’a yakın yerdeki sular ay tarafından kendine doğru çekilirler. Bu arada kabaran suların arkasında bulunan boşlukları yanlardan gelen sular doldurur. Böylece Dünya’nın Ay’a bakan yüzeyinde sular yükselirken, diğer yerlerde alçalır. Bu yükselme ve alçalma birbirini devamlı izler.

O nedenle dün geceki ve bu geceki dolunaydan korkmak gerek. Lodos fırtınası ile dolunay birleşince felaketler gelir.

Bizim dün gece yaşadığımız gelgitler okyanus kıyılarında ayın büyüklüğüne göre her gece ve her gündüz yaşanır. Bu milyonlarca yıldır böyledir.

Anımsayın geçen Mart- Nisan aylarında denizlerdeki sular nasıl çekilmişti? O sırada da tam tersine ay yeni bir hilaldi ve poyraz esiyordu. Denizler öyle bir çekildi ki tekneler iskelelere yanaşamadı Körfez’de…

Şimdi derim ki şayet deniz kıyısında bir yerde oturuyorsanız işte o güzelim dolunaydan biraz korkun…

***

Gelelim aç gözlülere… Kıyı yapılarının tasarımında önemli parametrelerden biri de deniz suyudur. İnşaat mühendisleri, mimarlar deniz suyu seviyesini etkileyen birçok parametre bulunduğunu bilirler. Deniz suyu seviyesinin gün içinde bile değiştiğini bilirler ve proje yaparken buna dikkat ederler.

Eskiden kısa vadeli düşünülürdü… Gelgitler, fırtına dalgaları, barometrik dalgalanmalara ve “mevsimsel” deniz hareketlerine bakılırdı. “İklim Değişikliği Nedeniyle Deniz Seviyesi Yükselişi” konuşulurdu ama sonunda “uzun vadeli” bir problem olarak algılanır, “yahu biz o günleri görmeyiz nasıl olsa” diye geçiştirilirdi.

Gördük, görüyoruz işte!

Bizim de yaşadığımız yer olan ve bugünkü felaketten en çok etkilenen Mavişehir, İzmir Körfezinin en sığ noktalarından birinde on binlerce yıl flamingolara ev sahipliği yapmış eski Gediz Deltası üzerine kurulmuştur.

Coğrafya hocalarımla konuştum bugün bütün gün. Öğrendiğim şudur: Sığ bir körfez noktasında, kuvvetli bir rüzgâr estiğinde deniz suyu rüzgâr tarafından çekilir. Rüzgâr kıyıya doğru estiğinde kıyı bölgesinde deniz suyu birikerek yükselir ve bugünkü gibi sel basar.

İzmir kıyı şeridinin ve kıyı alanının adı belediye literatüründe “Arazi ıslahı yolu” denilen yöntemle her partiden belediye başkanının yaptıkları da işin cabasıdır.

Kıyılarda imar izinleri sürekli genişletildi. Doldurma yoluyla bu genişleme deniz tabanının topoğrafyasının doğal stabilitesine zarar vermiştir!

Siyasi yatırımların başında imar izinleri gelir. Aç gözlüler, doymak bilmezler köylünün elinden tarlayı ucuza alıp imara açtırmak isterler. Genellikle de siyasi ortakları ile başarırlar.

Sonra da gelsin bugünkü gibi felaketler.

“Ders alır mıyız?” diye bir daha sorayım.

Ve yine aynı cevabı vereyim: Sanmam