GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
30 Ağustos 2022 Salı

26 Ağustos’tan 9 Eylül’e

30 Ağustos sadece bizim değil emperyalizme karşı bütün mazlum milletlerin zaferidir. 100. yılı kutlu olsun!

Tarihçilerin kutbu Halil İnalcık der ki: “1881'de Selanik'te dünyaya gelen Makedonyalı çocuğun, kısa hayatında bir büyük askerî deha, emperyalist dünyaya meydan okuyan milliyetçi bir lider, 600 yıllık bir saltanatı tarihe gömen bir ihtilalci ve yeni bir devletin kurucusu olacağını o zaman kimse kestiremezdi.”

26 Ağustos’ta başlayan ve 9 Eylül’de İzmir’de biten Ulusal Kurtuluş Savaşımızın zirvesi 30 Ağustos’taki Başkomutan Meydan Savaşı’dır. 30 Ağustos Zaferi, yoksulluklar ve yoksunluklar içerisindeki Anadolu halkının M. Kemal Atatürk ve mücadele arkadaşlarının önderliğinde bağımsızlığı ve onuru için emperyalizme karşı başkaldırısı ve utkusudur. İnalcık Hocamızın dediği gibi bunu kimse kestiremezdi.

Kurtuluş Savaşı'nın son aşaması olan ve Anadolu'da başlatılan hareketin hedefine ulaştığını duyuran Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Savaşı, Türk Halkının bağımsızlığı için neleri göze alabileceğini en anlamlı biçimde ortaya koymuştur.

Türk halkının büyük özverisi ile 30 Ağustos Zaferi'yle, Bayrağımızın özgürce dalgalandığı yurdumuzda, tam bağımsız, lâik, demokratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasının yolu açılmıştır.

26 Ağustos’tan 9 Eylül’e uzanan günler ve 30 Ağustos Zaferi, yeni Türk Devleti'nin hiç sönmeyecek bir güneş gibi doğuşunu müjdelemiştir.

Bağımsızlık, egemenlik ve yurt sevgisi gibi kimi kavramların yüceliğini dünyaya anlatan 30 Ağustos Zaferi'yle, Türk Ulusu için umutsuzluğun sona erdiği, özlemlerin düş olmaktan çıktığı, yurttaşlarımızın insan olmanın onurunu ve erdemini yaşadıkları yeni ve aydınlık bir dönem başlamıştır.

Yüzüncü yılında bu bilinçle, bu kültürle kutlu olsun 30 Ağustos Zafer Bayramımız!

Unutmayalım Mustafa Kemal bütün hayat felsefesini şu cümlede özetlemiştir: 'Hayat demek mücadele demektir. Hayatta muvaffakiyet mutlaka mücadeleyle mümkündür.' Onun bu inanışı, bu mücadeleci, enerjik karakteri bütün tarih boyunca Türklerin karakteri olmuştur.

Atatürk'ün bütün ideali bir cemaat imparatorluğundan, bölünmüşlüğünden, bütünleşmiş bir Türk milleti, Türk devleti yaratmaktı. Başardı.

Bu başarıların üzerine hep birlikte daha da fazlasını koymaktan geri durma gafletine düşmediğimiz; nice zorluklarla kazanılan özgürlüklerimizi kendi elimizle teslim etmediğimiz nice yüzyıllara!