GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
9 Haziran 2021 Çarşamba

'Rüzgarın yeter rektör hocam!'

Kader ağlarını bazen öylesine ilginç örüyor ki…

Ortaya çıkan “hayatın içinden” hikayeler…

Ya hayırlı bi’şekilde başkalarına “rol model” oluyor…

Ya da…

Hüzünlü bir şarkının dudaklardan düşmeyen melodisine dönüşüyor…

Bu yazının kahramanı…

Yaşama dair ne varsa…

Öğrencileriyle paylaşmasını bilen bir bilim adamı…

Eh, dünyanın kaç üniversitesinde…

50 bin öğrenci…

Ve, bi’o kadar akademisyen ve çalışan…

Hiç “Kızar mı acaba?” filan demeden…

Günün her hangi bi’saatinde…

Rektör’le sosyal medyadan şakır şakır konuşabiliyor?

“Ha’di canım, olur mu öyle şey?” demeyin…

O Rektör, bu işi dört yıldır yapıyor…

***

Tarih, ayna gibidir…

Tanık olduğu her şeyi size aksettirir...

Döneceğiz, kaldığımız bu yere…

Şimdi gidelim, ilginç bir yaşam öyküsünün taaa en başına…

Edirne’nin Keşan’ı, bir cennettir aslında…

Orada doğdu…

Bir’e dört veren bereketli toprakların arkadaşı oldu…

Ailesi çok zor da olsa el verdi…

500 kilometre uzaktaki İzmir’in yollarına düştü…

Çok aşırı fakirlikle okudu…

Ailesinin her ay para göndermesi mucizeydi…

Ayakkabı da boyadı, su da sattı…

Onurlu delikanlıydı; hiç yüksünmedi…

Çok çalışkandı…

Gencecik yaşta hayatı yurt odalarında geçti…

O yıllarda…

Türkiye’nin ancak bir elin parmakları kadar üniversitesi vardı…

Onlardan biri de…

Türkiye’nin Batı’ya açılan kapısındaki Ege’ydi…

O yaşta “eğitim gurbeti”ne adım atarken…

Kalbini teslim ettiği üniversitesi…

Henüz 25 yaşını doldurmamıştı…

Bugün o “pırlanta üniversite” 66 yaşında…

Temelini dönemin Başbakanı Menderes atmış…

Cumhurbaşkanı Celal Bayar da o törene katılmıştı…

O günün anısına…

Yine dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar da…

Zeytin fidanı dikmişti kampüse…

O ağaç…

Şimdi o “ölmez ağacı” gölgesinde kim bilir kaçıncı nesli büyütüyor!

Ne büyük mutluluk; değil mi?

***

O gurbetteki Keşanlı delikanlı…

Deli gibi çalıştı; bilim adamı olmak en büyük hayaliydi…

Ege Üniversitesi’nin…

Dillere destan Ziraat Fakültesi’nin…

Tarla Bitkileri Bölümü’nden mezun oldu…

Yüksek Lisansı’nı fakültesinden…

Doktorasını, Amerika’da Nebraska Üniversitesi’nden aldı…

Mezun olduğu sıralardan…

Yeni ziraatçıların çıkması için gece/gündüz çalıştı…

20 yıl önce profesör oldu…

İnsanların yüreğine dokunmayı, yardım etmeyi seviyordu…

Döndü memleketine…

Milletvekili olarak…

Kendisini bu günlere taşıyan ülkesine faydalı olmak istedi…

Ama gönünde hep…

Ege Üniversitesi Ateşi yanıyordu…

Takvimler 18 Ekim 2017’yi gösterirken…

(Yani, an itibarıyla neredeyse 1.400 gündür…)

Rektör olarak kapısından girdiği…

Kıymetlisi Ege Üniversitesi’ni…

Dünyanın gözde eğitim çınarları arasına sokmaya çalışıyor…

***

Çok sıkı çalışıyor…

Öğrenciler bile…

“Yav, rektör hoca hiç uyumuyor mu?” demekten kendini alamıyor…

Dört yıl önce geldiğinde ne yaptı?

Çok zor bi’şi yaptı!

Başlı başına bir “kent” görünümündeki kampüste…

Nefes alan herkesi tanımaya başladı…

Karşısındakine adıyla seslenmeyi seviyordu…

***

Bir ay geçmedi; dediğini yaptı…

Öğrencilerle sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden…

Sohbet etmeye başladı…

Bir anda Türkiye’de fenomen oldu…

O Rektör Hoca’yı, şimdi on binler takip ediyor…

İsteyen, dileyen…

Ege’nin Rektörü’nü şıppadanak buluyor, derdini anlatıyordu…

Üniversitenin kütüphanesini…

Öğrencilere 24 saat açtı; çay/kahve ve sabahın ilk ışıklarında çorba servisi koydu…

Bir anda…

Her yaştan öğrencinin “kanatsız meleği” oluverdi...

Öğlen yemeği için öğrencilerle birlikte aynı masada oturuyordu!

“Bu nasıl rektör?” demeye kalmadı…

Yurtlarda kalan öğrencilere “gece ziyareti”ne başladı…

Hala devam ediyor…

Ders çalışırken, öğrenciler mesaj atıyor:

“Rektör Hocam, çaylar tavşan kanı; gelmez misiniz?”

Durur mu?

Hoca… Rektör… Arkadaş…

Gönüllerdeki üçlemenin güzelliğine bakar mısınız?

***

O rektör, hep gönülden konuşuyordu…

Tanık olanlar şaşırmakta haklıydı:

“Öğrencilerin yüreklerine dokunmayı seviyorum… (Rektör bizim yanımızda) diyorlar... Rektör kimin için var? Rektör masada tamamen bürokrasi içine gömülüp onay makamı olmamalı... Arazide olması lazım, kolay ulaşılabilir olması lazım... Öğrenci, ilk kez bir rektörle yemek yiyor… Bu çok yaralayıcı…”

***

O Rektör Hoca’ya göre…

Binlerce öğrencisine “baba”lık yapmanın iki nedeni var…

Birincisi…

Öğrencinin kafasında en ufak endişe kalmıyor…

Her şeyi üniversitenin “1 Numara”sına yüz yüze soruyor…

İkincisi…

Rektör Hoca da kazanıyor…

Gençlerle genç oluyor…

Onlarla “derinlik” kazanıyor…

Bunun adı “manevi mutluluk”; bilirsiniz…

***

Bir Rektör Hoca düşünün…

(Şaka değil…)

Öğrencisiyle, akademisyeni ile…

100 bin danışmanı(!) var…

Bundan alası, Şam’da kayısı…

***

Bir kentten farksız 66’lık delikanlı Ege Üniversitesi’nde…

Rektör Hoca için…

“Tezcanlılık” fıtratında var…

Çalışanlarından da bunu bekliyor…

***

“Rektörle Akşam Çayı”, diye bi’şi icat etmiş…

Katılamayan üzülüyor…

Ege Üniversitesi’ni…

İzmir’e yakışan bir “marka” haline getiren o rektörün…

Başka hedefleri de var…

Mesela…

Gözbebeğimiz Ege…

Mutlaka Araştırma Üniversiteleri arasında yerini alacak…

Şimdiden, 800'ü aşkın laboratuvarı var…

Ege Teknopark Teknoloji Geliştirme Bölgesi…

Yüzde 100 doluluk oranı ile çalışıyor…

Şaşırmayın…

Bizim Ege…

145 proje ile TÜBİTAK’tan en fazla destek alan üniversite…

Alın, bi güzellik daha…

Bizim Üniversite…

209 üniversite arasından…

55 Üniversite’nin başvurduğu ve…

Ancak 11 üniversitenin kabul edildiği…

Kurumsal Akreditasyon Programı’nda…

Genel üniversiteler sıralanmasında ikinci…

Devlet üniversiteleri arasında ise birinci sırada…

***

Büyük gururu, özel bir ayrıntıyla taçlandıralım…

Türk üniversitelerinin…

61 alanın 36'sında yer aldığı sıralamalarda…

Yedi bilim alanında dünya üniversiteleri arasında…

En dikkat çekici başarının madalyası…

Bizim Ege’nin Diş Hekimliği Fakültesi’ne gidiyor…

Çünkü…

Ege Üniversitesi, bu alanda yapılan dünya sıralamasında…

175'inci olarak ilk 200’e girmeyi başardı…

Alkış gerekmez mi?

***

Bitiriyoruz…

Taaaa, Edirne Keşan’dan…

Ziraat Mühendisi olmak için yola çıkan Necdet Budak

Yıllar sonra…

Bi’çok mevkidaşı gibi…

Mezun olduğu üniversitenin Rektörü olarak…

Sadece “bilim gücü” ile çalışan Ege markalı aracıyla…

Sessiz sedasız harikalar yatma peşinde…

Öğrenciler, bile O’nun arkasından…

“Rüzgarın yeter Rektör Hocam…” diye seslenirken…

Biz de…

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak’a…

Hayat felsefesine “cuk” oturan bir özlü sözüyle veda edelim:

Ülkeyi seviyorsak, vatanperversek başarının ölçüsü, disiplinli çalışmadır... Temizlik işçisi de olsak profesör de olsak, işimizi en iyi şekilde yapacağız…”

Nokta…

Sonsöz: “Çalınan her kapı hemen açılsaydı, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı! / Hz. Mevlana…”