GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
3 Haziran 2021 Perşembe

Siyaset yok nezaket var!

İzmir’in 154 yıllık belediyecilik tarihinin…

Bir numaralı “seçilmiş” kamu koltuğunda…

Bu kadim kentin “koca başkanlığı”nı yaptı…

Rekor kırdı…

Kendi isteğiyle “Kentin Reisi” unvanına veda etti…

Şimdi bol bol okuyor…

“Hoşçakalın hemşehrilerim” dedikten tam 18 ay sonra…

Sadece “SonSöz TV”ye geldi…

Suskunluğunu bozdu; izlenme rekorları kırdı…

Sonra tekrar köşesine çekildi…

Ancak…

Yakınlarına sorarsanız…

Dost sohbetlerinin hala vazgeçilmez yıldızı…

***

Şimdi, yeni bir süreç başlattı…

İzmir’in ilçe belediye başkanlarını ziyaret ediyor…

Konak’ın Reisi Abdül Batur’la başladı…

Kemalpaşa’da O’nu Başkan Rıdvan Karakayalı karşıladı…

Bornova'da Başkan İduğ'un kahvesini yudumladı...

Rota, biraz karışık ama…

Koltukta ikinci yılı dolduran İzmir’in belediye başkanlarına…

İki yıl rötarlı da olsa…

Teker teker, “merhaba” diyecek…

“Hayırlı olsun…” temennisinde bulunacak…

Hatırlarını soracak, başarı dileyecek…

***

Aslında…

Neden bu “buluşmalar” iki yıl sonra, diye merak ediyor insan…

İki sebebi var…

Birincisi, kongre süreci…

Siyasette bazen “uzak durmak”ta hayır var…

İkincisi…

Milletçe başımıza pandemi belası çöreklendi…

Eve kapanmak “en sağlıklı” olaydı…

Doktor(!) sözü dinledi…

***

Hava yumuşadı…

Şimdi dostları ziyaret zamanı…

Elinden geldiğince…

İzmir’in hem belediye başkanlarını…

Hem de ilçe başkanlarını ziyaret edecek…

Bazen…

Sohbet sırasında yaptıkları işleri paylaşıyor ev sahipleri…

Babacan gülümsemeyle…

Tebrik ediyor, başarılar diliyor…

Tek kelime “siyaset” yok…

Bir ağabeyin küçüklerine “nezaket” ziyaretinin en güzel hali…

Tavsiye yok, telkin yok…

Yılların Koca Reisi’ne göre…

Seçilmiş arkadaşlar görevlerinin gereğini yapıyorlar…

***

Ziyaret aralarında neler var?

Hayatının yarım asırdan fazlasını siyasete adamış…

“Politika”yı yaşam biçimi kabul etmiş bir “Koca Başkan”ın…

Oturup da bi’köşede…

Manzara seyredecek hali olmadığına göre…

Ne yapacak?

Sabahları, “Türkiye’nin Gündemi”ni yakından takip edecek…

Yetmez…

Dünyada ve İzmir’de neler oluyor, onlar da büyüteç altına alınacak…

Bu arada…

Neredeyse üç günde bir “kitap” bitiriyor…

Peki, şu sırada hangi kitap var başucunda?

Buram buram hasret kokan…

Bir Köy Enstitüsü Romanı…

Sema Soykan’ın öğretici kalemi ve akıcı üslubuyla…

Adı, “Keşke”

Sırlar ve özlemler…

Mağlubiyetler ve galibiyetler(!) ve…

İmkansız ile mümkün arasında savrulan altı hayatın…

Gizemli perdesini kaldıran bir çalışma…

Türkiye’nin 70 yıllık tarihini özetliyor…

Koca Başkan’ın…

Kitap kurtlarına “acil okuyun” etiketiyle tavsiyesi…

***

Şu sıralarda en çok dillendirilen konu…

“Erken Seçim”

Altı yaşından beri…

(Tokat Erbaa’da sandıklara oy pusulası taşıdığı günlerden bugüne…)

Politikayla “harman” olmuş bir Koca Reis…

Siyaseti seviyor ya…

İnsan merak ediyor…

Acaba “engin tecrübesi” ile şu sıralarda çok konuşulan…

Bi’anda her yöne esen “Erken Seçim” rüzgarları için ne düşünüyor?

Bunca yılın deneyimi…

Hangi izleri bırakmış yüreğinde?

Taptaze bir “nokta” atışı:

“Dünyanın her yerindeki demokrasilerde erken seçimi koşullar belirler… Bu koşulların başını da ekonomi çeker… Ekonomideki sıkıntılarla son dönemlerde siyasette yaşanan sıkıntılar birbirini tetikliyor…”

Neden böyle?

Çünkü…

“Ekonomi yönetmeden siyaset yönetmek mümkün değil... Peynir mi pahalı, patates-soğan mı? Yoksa milletin gelir düzeyi mi düşük? Neticeye bakmak lazım…”

Tamam…

Şimdilerde iki kişi yan yana gelse “Erken Seçim” muhabbeti başlıyor…

İyi de…

İktidarın erken seçime gitme eğilimi hiç kendini gösterdi mi?

***

Biraz da felsefe yapalım, izninizle…

Bi’memlekette seçimler…

Milletvekili olmak için mi yapılır, ülke için mi yapılır?

B’i bakıyorsunuz…

Ülkesi için siyaset yapan insanlar makbul ama…

Maalesef onların da sayıları giderek azalıyor…

Hayatın zorlukları…

Kendisi için siyaset yapanların sayısını…

Şaşırtıcı biçimde artırınca…

Seçim dediğin, bir “çıkmaz sokak” olarak karşımıza çıkıyor…

Tabloya bakıp…

Hayırlısı demekten başka çare var mı?

***

Bitiriyoruz…

Bu yazının kahramanı…

Aziz Kocaoğlu’dur…

Kentini seviyor…

Ayaküstü de olsa…

7’den 70’e tüm hemşehrileriyle mutlaka selamlaşıyor…

Konuşuyor, dertleşiyor…

Çoğu kez…

Gözleriyle konuşuyor…

“Doğruyu siz seçin” der, gibi bakıyor…

Anlayan, anlıyor…

Ama asla sohbetlerinin içine “siyaseti” katık etmiyor…

Gönül alıyor…

Birikimlerini aktarıyor…

Siyasete hiç yanaşmıyor ama…

“Vardır bu beyaz saçların bir bildiği…” diyenlerle…

Gönlünden ne geçiyorsa…

Yılların deneyimiyle…

Mühürsüz paylaşıyor…

Ve böyle devam edecek…

Nokta…

Sonsöz: “Umutsuzluk susar… Kaldı ki, susmak bile; eğer gözler konuşuyorsa, bir anlam taşır… / Albert Camus – Fransız yazar ve Filozof…”