GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
18 Eylül 2019 Çarşamba

Yeni parti ve gözde isimler!

Yerel seçim sonrasında İstanbul ve Ankara gibi iki önemli kritik şehri kaybeden AK Parti’nin ana gündeminde şu sıralar yeni parti meselesi var. Hal böyle olunca bir taraftan kongre takvimi ve il-ilçe teşkilatlarındaki revizyonlar da teşkilatın uğraş alanında birinci sıraya çıkıyor. Herkesin malumu AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanları toplantısı, kayyumlar, terör, ekonomi gibi konularda yaptığı değerlendirmeler sık sık masaya yatırılıyor.

Seçim sonuçlarının ardından iyice hareketlenen parti içindeki muhalefet geçen hafta istifalarla yeniden şekillenmeye başladı. Parti içinde iki ayrı yapı “yeni bir partinin” temel taşlarını oturtmak için çalışıyor. Bunların en başında, daha açık ve tavır ile ortaya çıkan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu geliyor. Davutoğlu’nun yanında Manisa AK Parti eski Milletvekili Selçuk Özdağ, eski İstanbul AK Parti Milletvekili Abdullah Başçı, eski CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, eski Konya AK Parti Milletvekili Ömer Ünal gibi isimler yer alıyor. Bu yapıda dikkat çeken bir diğer önemli isim ise 15 Temmuz sürecinde partinin başında olan İstanbul eski İl Başkanı Selim Temurci. Geçtiğimiz günlerde SONSÖZ TV’de yayına katılan Selçuk Özdağ, Davutoğlu’nun taleplerini sıralamış, siyasi etik yasasının çıkmasını istemiş ve partide genel başkanlığın kendilerine teslim edilmesini ima eden sözler sarf etmişti. Tabi ki bu istekler gerçekleyince ve Erdoğan’dan bu duruma bir karşılık gelmeyince istifalar kaçınılmaz oldu.

Parti içinde muhaliflerin ve mevcut durumdan rahatsız olanların ikinci durağı ise 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın olduğu yapı. Bu yapı daha sessiz ve derinden gidiyor olsa da şekli itibariyle örgütlüler. Parti içinde halen daha aktif çalışan milli görüş, refah kanadında etkileri var. Tabandaki bağlılıklar ve bağlantılar canlı duruyor. Ortaya çıkıp iktidar ve mevcut durum hakkında analiz yapmayışları AK Parti tabanında daha cazip olmalarına neden oluyor.

Bilindiği gibi Ege Bölgesi ve İzmir, AK Parti tarafından siyasal olarak hep “merkez sağ” temelli değerlendirilir. Partinin son yıllarda bölgeyi ve kıyıları CHP’ye kaptırmış olması sosyolojik olarak “yaşam tarzı” ve “korkular” olarak ifade edilir. Merkez sağ parti kökenli isimler figür olarak ortaya konulduğu gibi geçmişteki başarılar da yeni yol yürüyüşlerde motive aracı olarak kullanılır.

Peki böyle bir yapılanma ortaya çıktığında İzmir’de bu yarışta kimler rol alır?

Erdoğan döneminde başlayarak Davutoğlu döneminde görevini sürdüren eski İl Başkanı Bülent Delican, Ankara ve İstanbul’daki mevkidaşları işin içinde olmasına rağmen “yokum” diyerek tarafını açıkça belli etti. Ramazan ayından itibaren yapılan görüşme tekliflerine “hayır” yanıtı vererek kapıları kapattı. Zaten Davutoğlu, en son internet üzerinden yaptığı canlı yayında kendi ekibinde oldukları için İstanbul ve Ankara’nın görevden alındığını söyledi. Fakat İzmir’den hiç bahsetmedi, Delican’ı listeye koyamadı! Daha çok Manisa eski Vekili Özdağ’ın koordinasyonunda yürüyen Ege Bölgesi yapılanmasında bazı Demokrat Parti ve Anavatan Partili kökenli isimlere kanca atıldığını öğrendim. İzmir’de fahri konsolosluk yapan önemli bir ismin de yapıyla temasta olduğu bilgisini aldım.

Gelelim Gül-Babacan yapılanmasına!

İzmir’de yıllarca AK Parti eski Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu’nun koordinasyonunda yürüyen ekipte birçok isim bazı dönemlerde yer aldı. Yine eski İzmir Milletvekilleri İlknur Denizli ve Taha Aksoy çalışmalara aktif katıldı. Aksoy, yeri ve kurucu rektörü Prof. Dr. Tekelioğlu tarafından ayarlanan Katip Çelebi Üniversitesi’nde uzun süre “rektör danışmanlığı” yaptı. Bir dönem İzmir’de fırtınalar estiren ve ciddi bir şekilde kadrolaşan yapının bürokrasi dışında ticari hayatta da üyeleri bulunuyor

Şimdilik bu listeye girmeye gerek yok.

Gül-Babacan yapısının İzmir’de liderliğine soyunacağı konuşulan sürpriz bir isim var. O isim Aydın Şengül. Bu iddia parti içinde ve dışında hızla yayılıyor. AK Parti’de iki kez il başkanlığı yapan, milletvekilliği görevinde bulunan Şengül’ün görevinden ayrılırken yaşadığı “sancılı sürecin” ekip tarafından değerlendirilebileceği öngörülmüş. Şengül ise kendisine gönderilen mesajlara olumlu bir yanıt vermemiş.

Deneyimli isim Şengül, parti içinde özellikle Gül-Babacan yapısı ile adının birlikte anıldığını söylüyor. Bu durumu “kasıt” olarak nitelendiren Şengül’e bizzat sordum. Kendisi, “Artık aktif siyaset yapmayı düşünmüyorum. Siyasette devam etseydim AK Parti’deki görevimden ayrılmazdım. Kişilere, yapılara kızabilirim ama partime asla küsmem. Benim ait olduğum yer AK Parti’dir.  Siyaset defterini kapattım. Yıllardır parti içinde tanındığım, görevler yaptığım için elbette o isimlerle bir diyaloğunuz oluyor. Ama bu birlikte yeni bir çalışma içinde olacağım anlamına gelmez” diyor.

Her iki yapının da sadece Şengül’e değil parti içinde geçmişten itibaren görev yapmış eski ve yeni isimlere kanca atacağı aşikar. Kırgın ve küskünleri analiz eden yapılar elbette yeni soluk arayışına girecek.

Onu da zaman gösterecek.