GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
8 Temmuz 2019 Pazartesi

Buca'ya metro niye gitmiyor?

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarına göre 500 bin kişiyi aşan nüfusuyla İzmir’deki en kalabalık ilçeler arasında Buca zirveyi zorluyor.

Bu ilçede yok yok!

Üniversite, hastane, okullar, yurtlar gibi kamu kurum ve kuruluşları dışında tarih, sanat, kültür de var doğa, köy, orman da... Fakat önemli bir sorun var; o da ulaşım ve altyapı meselesi. Buca, trafik sorunu ve otopark gibi konularda en çok şikayet edilen ilçeler arasında yer alıyor. Nüfus yoğunluğunu ve kalabalık ortamları ne mevcut yollar kaldırıyor, ne de büyük caddeler. O yüzden uzun süredir kentin gündeminde olan bir mesele var. Buca Belediyesi’nin karşısında bulunan cezaevinin kaldırılması. Her seçim döneminde vaat edilen bu müjde nedense hiç gerçekleşmiyor. Cezaevi kalkarsa Büyükşehir’in Konak Tüneli’ne bağlantı için yaptığı Homeros Bulvarı ilçenin ana ulamış damarı Menderes Caddesi ile birleşecek.

Ne yazık ki Buca’nın yeni Belediye Başkanı Erhan Kılıç da elinden bir şey gelmediği için Bursa’nın Mustafakemalpaşa İlçesi’nde kaldırılan bir cezaevinin fotoğrafını yayınlayarak, “Darısı bizim başımıza” demek zorunda kalıyor!

Gelelim meselenin özüne

İzmir Büyükşehir Belediyesi, eski Başkan Aziz Kocaoğlu döneminde İzmir Metrosu’nu Buca’ya uzatmak için proje ihalesine çıkmıştı. Yeni hat, Konak Üçyol’dan mevcut metroya bağlantılı bir şekilde başlayacak ve Bozyaka’dan Şirinyer’e gidecekti. Çünkü burada Aliağa-Menderes Hattı’na entegre edilecekti. Daha sonra Buca Belediyesi’nin önünden geçerek 9 Eylül Üniversitesi’nin fakültelerinin de bulunduğu Hasanağa Bahçesi’ne gelecek, oradan da Tınaztepe Kampüsü’nde noktalanacaktı. İhtiyaçtan, fizibilite çalışmalarında hattın Buca Koop’a kadar uzatılması konusunda mutabık kalındı.  Toplam 13,5 kilometre olacak 11 istasyonlu yeni hattın maliyeti ise o dönemin parasıyla 3.3 milyar TL’ye mal olacaktı.

Peki ne oldu?

İzmir Büyükşehir Belediyesi 17 Ağustos 2017 tarihinde projeleri tamamlanan hattın onayı için yazıyı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın ilgili genel müdürlüğüne gönderdi. Genel Müdürlük incelemeyi yaptıktan sonra 28 Aralık 2017’de onayı verdi. Proje, bu kez son makam olan Kalkınma Bakanlığı’nın onayına sunuldu. Belediye, bu arada 2018 yılı yatırım programına alınması için bakanlığa 5 Aralık 2017 tarihinde başvuruda bulunmuştu. Durum böyle iken, Cumhurbaşkanlığı sistemi ile değişen yeni bakanlar kurulu yapılanmasında ortadan Kalkınma Bakanlığı’nı kaldıran 9 Temmuz tarihli Kanun Hükmünde Kararname yayımlandı.  Ve tüm işlemler Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’na devredildi. Belediye bu kez Cumhurbaşkanlığı’na 18 Eylül 2018 tarihinde aynı konu için yeniden başvuru yaptı.

Ama hiçbir ilerleme kaydedilemedi. Ve böylece 2018 yılı bürokratik değişimler ve bakanlıkların devirleri nedeniyle boşa geçti!

Büyükşehir pes etmedi. Yerel seçim atmosferi içinde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin adayı olan şimdiki Başkan Tunç Soyer, Buca metrosu için, “Projesi hazır olan Buca metro hattının temelini atacak, inşaatına başlayacağız. Buca metroya kavuşacak. Derhal inşaat çalışmalarına başlayacağız, yarım milyondan fazla İzmirlinin yaşadığı Buca’ya metroyu kazandıracağız” müjdesi veriyordu.

Seçim atmosferinden bağımsız çalışmaları sürdüren Büyükşehir bürokrasisi Cumhurbaşkanlığı’na 2019 yatırım programına alınması için üçüncü kez başvuru yaptı. 

Ve tarih 13 Mart 2019’u gösteriyordu.

Bu kez Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Sektörler ve Kamu Yatırımları Genel Müdürlüğü 26 Nisan 2019’da nihayet bir cevap yazısı yazarak taleplerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.  Büyükşehir ise yazıya, 24 Mayıs’ta yanıt verdi.

O halde yazıda neler var?

Cumhurbaşkanlığı’nın tespitlerine şöyle bir bakalım; birincisi kilometre başına maliyetin çok yüksek olduğu belirtilmiş. İkincisi ise, daha önce Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın onay verdiği fizibilite raporu ve ihalesinin yüksekliğine vurgu yapılmış.

Cumhurbaşkanlığının, “Finansal ve ekonomik analizlerde yapım maliyetleri haricinde tüm hesaplamalarda 2018 yılı program kuru olan 1 ABD Doları = 3.733 TL esas alındığı, ancak projenin maliyetinin tahmininde 2019 yılı program kuru olan 1 ABD Doları eşittir 5.60 TL’nin alındığı görülmektedir” gibi ilginç bir tespiti var. Sanırım, Türk Lirası’nın dolar ve euro karşısında her geçen gün eridiği ve rakamların uçuşa geçtiği görmezden gelinmiş.

Raporda bir ilginç tespit daha var. O da günlük yolcu ve kapasite konusu. Projenin hayata geçeceği 2022 yılı itibariyle saatte 17 bin yolcu tanışabileceğini belirten Büyükşehir’e, “bize göre uygun” diyen Cumhurbaşkanlığı, İzmir’deki tüm ulaşım sisteminin yolcu miktarını toplamış ve günlük 1 milyon 705 bin rakamına ulaşmış. Ve buradan yola çıkarak 13,5 kilometrelik hattın günlük 319 bin yolcu taşımasını ise “fazla iyimserlik” olarak nitelendirmiş!

Meselenin özü; Bucalılar artık verilen sözlerin yerine getirilmeyişi bir yana tıpkı cezaevinde olduğu gibi bürokratik engellerden ve dosyaların bakanlık koridorlarında kaybolmasından bıktı.

Hem yerel yönetimlere hem de merkezi hükümete “artık bu işi çözün” diyor. Oy veren vatandaş hakkını arıyor, verdiğinin peşine düşüyor.  Finansman yapısını ayarlayan, krediyle de olsa bu işe başlamayı taahhüt eden bir büyükşehir belediye başkanı var.  Verilen söz, gösterilen hedef ortadayken bu engel, gel-git niye?

Bazı basın yayın organları üzerinden Büyükşehir Belediyesi’ne ve süreci seçimlerden bağımsız yürüten belediye bürokrasisine vurmak kimlerin işine yarıyor? Tıpkı, Genel Sekreter Dr. Buğra Gökçe örneğinde olduğu gibi fotoğraflarla, alakasız konular üzerinden hedef göstermek kimin fikri?

Yoksa birileri bir yandan Büyükşehir ve bürokrasisini döverken diğer yandan malum kadro değişimleri de varken “gizli işbirliği” ve “ortak düşman” mantığı ile mi hareket ediyor.

Hepsinin yanıtı aslında belli!

Kısacası bu yaz çok sıcak geçecek…