GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Muhittin AKBEL
YAZARLAR
14 Haziran 2020 Pazar

Taş, yerinde ağırdır!

Doğrudur; taş, yerinde ağırdır.

Bu deyimin, Türkçe karşılığı şudur:

Her şey, kendi çevresinde önem taşır. Yabancısı olduğu bir yerde yeterince tanınmadığı gibi, kıymeti de bilinmez.

 Bergama’nın Zeus Sunağı, yıllardır yaban ellerde.

Kıymeti ne kadar biliniyor acaba?

Evinde olsa, İzmir’in, Bergama’nın, Türkiye’nin kıymetlisi olacak, muhakkak.

“Taş yerinde ağırdır” sözünü, Zeus Sunağı için sıkça kullanıyor, Bergama’nın efsane Belediye Başkanı Sefa Taşkın…

Haksız da değil.

O taş, Bergama’da olmalı.

Ne işi var yaban ellerde!

Berlin Müzesi’nde sergileniyor.

Sefa Taşkın, belediye başkanlığı dönemlerinde yürüttüğü Zeus Sunağı’nı Bergama’ya getirme mücadelesini hala sürdürüyor.

“Sürgündeki Zeus” adını verdiği kitap yazdı.

Diplomasi trafiğini yıllarca sürdürdü.

Hala televizyon programlarına çıkıyor, yazılar yazıyor, Sürgündeki Zeus’u anlatıyor.

İşi Zeus, gücü Zeus…

Sefa Taşkın, sadece Türkiye’yi değil, dünyayı ayağa kaldırdı.

Fakat gelinen noktaya bakıldığında… Aynı yerdeyiz.

***

İsterseniz önce Zeus Sunağı’nın macerasına bir bakalım.

Zeus Sunağı, dünyanın 8. harikası olacak güzellikte bir yapı. M.Ö. 3. yüzyılda yapılmış.

Önemi, etrafındaki fresklerde uygulanan heykeltıraşlık özelliğinden geliyor. Sanat tarihinde ilk defa, duyguyu öne çıkaran heykellerle süslenmiş bir şaheser olarak karşımıza çıkıyor.

Zaman içinde yıkılmış Zeus Sunağı… Hıristiyanlığın ilk zamanlarında “heykellere tapalım mı tapmayalım mı?” tartışması ve savaşları, 200 yıl sürmüş.

Sonuçta heykellere tapmama kararı alınmış. 6. Yüzyılda Efesli bir Hıristiyan olan İonnes, Zeus’u yıkmaya teşvik etmiş Efeslileri…

Öyle ki, İncil’in son bölümünde şöyle yazar: Bergama’ya gidin, orada şeytanın tapınağı var; yıkın.

8. yüzyılda Emeviler, İstanbul’u almak için sefer yapıyor. Emevi komutanı Mesleme,  İstanbul’u alamayınca, dönüşte Bergama ve Efes’te heykelleri yok ediyor. Haliyle Zeus Sunağı da bu saldırıdan nasibini alıyor.

Türklerin Anadolu’ya gelişiyle Bergama, yeniden canlanmaya başlıyor.

Gelelim 1863 yılına…

Osmanlı’nın Almanlar ile arası çok iyidir. Alman mühendis Carl Humann, Bergama’dan Dikili’ye yol yapmak ister.

Yol yapımında kullanacağı taş arar Humann…  Alman mühendise, Bergama Zeus Sunağı’ndaki taşlar işaret edilir.

Humann,Zeus’un olduğu yere taş çekmeye gittiğinde, freskleri görür, hayran kalır.

Türk dostu Alman İmparatorluğu’nun (O zamanki adı Prusya) ilk şansölyesi Otto von Bismarck, o dönemde yönetimdedir. Berlin Müzesi’nin Müdürü Conze de, Humann’ın akrabasıdır.

Humann, Conze’ye gördüğü muhteşem eserleri anlata anlata bitiremez.

…Ve 1863 yılından itibaren, Zeus Sunağı’nın parçaları kağnılarla Bergama’dan Dikili Limanı’na taşınma işlemini başlatır Almanlar… Dikili’den İzmir’e, İzmir’den Hamburg’a, oradan da Berlin’e…

Osmlanlı, bu durumdan rahatsız olunca, 1869’da Asarı Antika (Eski Eserler” yasası çıkarır. Taşınır tarihi eserlerin, yurtdışına çıkarılması yasaklanır.

Yasa, eserlerin kaçırılışına engel olmaya yetmeyince, 1874’te Eski Eserler Nizamnamesi çıkarılır. Nizamnameye göre tarihi eserlerin üçte biri mal sahibine (O arazinin sahibi kimse…), üçte biri kazıyı yapana, üçte biri de devlete verilir.

Bu paylaşımın hakemliğini, İzmir Osmanlı Bankası Müdürü,Göttingenli bir Alman yapar. Tabii ki adil bir paylaşım yapılamaz.

Yani, 1863-74 yılları arasında Zeus Sunağı, parça parça Almanya’ya taşınır.

1884’te yeni bir yasayla, tarihi eserlerin yurtdışına çıkarılması kesinlikle yasaklanıyor.

Ne var ki iş işten geçmiştir.

O dönemde Osmanlı-Rus Harbi başlamıştır. Plevne savaşı kaybedilmiş. Padişah, Balkanlar’ı kaybetmiş, Ruslar İstanbul’a dayanmış.

Padişah, İstanbul’u kurtarma derdinde… Umurunda mı Zeus?

***

Osmanlı, yine Almanlara sığınır.

Elimizde Zeus’un üçte biri kalır, kala kala…

Bu alışverişte ortada hiçbir belge yoktur.

Almanlar, ellerinde belge olduğunu söyler ama gösteremez.

Çünkü yok!

***

Yapılan baskılarla, elde kalan üçte birlik kısmı da alırlar. 

Fakat ortada hiçbir belge yok.

Osmanlı bunları verdi belki ama ortada belge yok.

Almanlar belgemiz var diyor, ama gösteremiyorlar.

***

Gelelin bugünlere…

Sefa Taşkın, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Berlin’de bombalara hedef olmuş Zeus Sunağı’nın önünü temizleyen, çok şey anlatan bir fotoğraf paylaştı.

Paylaşımına başlık olarak da “Taş yerinde ağırdır” diye yazdı.

1989’da Bergama’ya Belediye Başkanı olan Sefa Taşkın, iki dönem süren görevi sırasında Zeus’u Bergama’ya getirmek için olağanüstü çaba harcadı.

Bergama’nın Almanya’daki kardeş şehri Böblingen’e gezi düzenledi.

Oradan Berlin Müzesi’ne geçip orada eylem yaptı.

Türk ve dünya basınına manşet oldu, çok büyük bir kamuoyu oluşmasını sağladı.

Sürgündeki Zeus’un kalan hikayesini, Sefa Taşkın’dan dinleyelim:

***

“Benim doğduğum ev, Bergama’daki Roma tünellerinin üstündedir. Çocukluğumda tarih derslerini öğretmenimiz, Zeus’un temelleri üzerinde görürdük. Başkan olduğumda en büyük hedef olarak, Zeus’u seçtim. Onu bir şekilde ilçeme kazandırmak istedim.

Zeus’un ne çok değerli bir eser olduğunu, vatandaşlarımıza anlattım. Devleti de harekete geçirdim. 1991 Haziran’ında yaptığımız Almanya gezisinde Zeus’un Bergama’ya ait olduğunu tüm dünyaya duyurduk. Almanlar çok kızdılar, sinirlendiler.

Zeus’un Bergama’ya getirilmesi için Türkiye’de ve Avrupa’da toplam 20 milyon imza topladık. Devletimiz de bu işle ilgilenmeye başladı.

Devlet isterse, pekala Zeus Sunağı’nı Bergama’ya getirir. Nasıl ki Herakles Lahidi’ni Perge’ye getirdi, bunu da getirir. Malum, Herakles’in altı bizdeydi, üstü Boston Müzesi’ndeydi. Şimdi Antalya Müzesi’nde sergileniyor.

Karun Hazireleri çalınmıştı. Devlet, onları da getirmeyi başardı.

Zeus Sunağı’nın Bergama’ya getirileceğine olan umudum devam ediyor.

Malum, Venedik Sözleşmesi imzalandı. Bu anlaşma, tarihi eserlerin yapıldığı yerlerde sergilenmesini öngörüyor. Gerçi Almanlar bu sözleşmeye imza atmadı ama er yada geç, uymak zorunda kalacaklar.

Yeter ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu konuyu unutmasın, unutturmasın.”

***

Zeus Sunağı’nı bünyesinde bulunduran Berlin Müzesi, dört yıldır bakımda.

Zeus’tan götürülen eserlerin yüzde 40’ı sergileniyordu müzede…

Kalanı depolara atılmış, bekletiliyordu.

Açık olduğunda Berlin Müzesi’ndeki Zeus Sunağı’nı yılda kaç kişi ziyaret ediyordu dersiniz?

İnanılır gibi değil ama gerçek… 10 milyon kişi…

Bergama, eski Başkan Mehmet Gönenç döneminde UNESCO Dünya Mirası listesine girdi.

Bir de Zeus Sunağı geri getirilirse…

Tarih turizminde Bergama’nın nasıl bir cazibe merkezi haline dönüşeceğini tahmin edebiliyor musunuz?

Sefa Taşkın gibi binlerce insan aynı soruyu soruyor:

Acaba ölmeden Zeus Sunağı’nı Bergama’da görebilecek miyim?

Sefa başkan, daha da ileri gidiyor:

“Zeus’u ilçemde görmeden ölmek istemiyorum!”