GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Muhittin AKBEL
YAZARLAR
16 Mayıs 2020 Cumartesi

Kalkınmak, düzlüğe çıkmak tarım ve hayvancılıkla mümkün

İzmir Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli, kendisiyle yaptığım röportajda çok önemli açıklamalarda bulundu.

Ülkemizde tarımda çalışanların yaş ortalaması 31 iken, 52'nin üstüne çıktığını, yaşlı nüfusla tarımın daha fazla ileriye gidemeyeceğini dile getirdi.

Önümüzdeki süreçte tarımsal yatırımların artacağını tahmin ettiklerini, üretimden pazarlamaya dek tüm tarımsal yatırımların iş yapış şekillerinde ciddi değişiklikler olmasını beklediklerini söyledi. Ayrıca...

Verimlilik artmalı...

Yerli tohumların üretimine ağırlık verilmeli...

Ürünlerin tamamı, dünyaca kabul edilen sağlık standartlarında üretilmeli...

Ürünlerimiz, hammadde olmanın ötesine geçirilerek katma değerli mamule dönüştürülmeli, dedi.

***

Tarımla çok uzun yıllar mesaisi olmuş bir dostum aradı.

Işınsu Hanımın, "Esas sorun, üretimden ziyade pazarlamada" görüşüne katılmadığını söyledi.

Üretimde çok ciddi sorunların yaşandığını iddia etti.

Pazarlamada sorunun yaşandığını kabul eden dostum, üretimdeki sorunun çok daha fazla olduğuna dikkat çekti.

Onun söylediklerini bire bir not aldım.

Sonra notlarımı tekrar tekrar okudum.

En küçük bir eleştiri dahi edilemeyecek anekdotlar olduğunu fark ettim.

Ben de hayatlarını tarıma adamış bir ailenin evladıyım.

Rahmetli annemin, babamın ürettikleri ürünlerin karşılığında doğru dürüst bir şey kazanmadıklarına, hatta bazı yıllar zararına sattıklarına tanık oldum. Dertleştiğim dostumun söylediklerini okudukça, ailemin yaşadıklarını, tarımla birlikte ölüp gittiklerini düşündüm.

İşte bu yüzden, dostumun, "İşte bizim kurtuluş reçetemiz" dediği yol haritasını aynen aktarıyorum.

Noktasına, virgülüne dokunmadan...

***

"Her şeyden önce üretimin artırılması lazım…

Bunun için de gençlerin köylerine dönmeleri, tarımsal çalışmalara katılmaları sağlanmalı.

Gençler, haydi köyünüze dönün, demekle bu işler olmaz.

Üreticinin, ürettiğinden para kazanması lazım…

Devlet, turizm sektörüne nasıl teşvik veriyorsa, tarıma fazlasıyla vermeli.

Üretici, zarar etmeyeceğini bilmeli, ikna olmalı ki, tarımsal faaliyetlerine dört elle sarılsın.

Şehre giden çocukları da köye dönsün, tarımsal işgücü yaşını düşürsün.

Koronavirüs ile mücadele ettiğimiz şu dönemde gördük ki, İtalya, İspanya, Fransa, Almanya, Rusya ve pek çok ülke perişan oldu.

Kurtuluşun tek çaresi, tarım ve hayvancılıktadır.

Tarım ve hayvancılıktaki girdi maliyetlerinin kesinlikle düşürülmesi lazım.

Öyle sadaka verir gibi desteklemelerle bu çark dönmüyor.

Üreticinin mazotu, en azından yarı yarıya olmalı.

Koronavirüs belasından kurtulduktan sonra tüm ülkeler, tarıma ağırlık vermeye başlayacak.

Bizim de Türkiye olarak, önümüzdeki 3-4 yıllık süreçte, en çok döviz elde edeceğimiz ürünleri, planlı bir şekilde üretmek zorundayız.

Organik tarımı işaret ediyorum. Yurtdışı pazarlarımız olan ülkelerin ihtiyaç duyduğu ürünleri, geri gelmeyecek şekilde, ilaçtan arındırılmış şekilde sunmalıyız.

Ürünlerimiz, laboratuvar sınavlarından ikmale kalmadan geçmeli.

Hollanda örneği her zaman verilir. Hollanda, ABD'nin ardından en yüksek tarımsal ürün ihraç eden ülke durumunda…

Hollanda dediğiniz ülke, bizim Konya kadar bile değil.

Tarım ve hayvancılığı planlı, programlı bir şekilde yürüten Hollanda'yı örnek almalıyız.

Hollanda, 94,5 milyar dolar tarım ürünü ihraç ederek ikinci sırada yer alırken, Türkiye maalesef 15 milyar dolarla 27. sırada kendine yer bulabildi.

Bu ayıp, bize yeter.

Sözün kısası, Türkiye'nin kurtuluşu, tarım ve hayvancılıktadır.

Bu sektörün önemini kavrama zamanımız geldi de geçiyor.

Tarım ve hayvancılığı, korona sonrası süreçte de ihmal edersek, ülke olarak batarız.

Sağlıklı politikalarıyla üreticileri destekleyip tarıma teşvik edersek, düzlüğe çıkarız.

Benim bu söylediklerim, bu ülkeyi yönetenlerin, kentlerimizi yönetenlerin ne kadar ilgisini çeker bilemiyorum.

Tarım ve hayvancılıkta yapılan hataları, çözüm önerilerini bir uzmanından duymak istiyorlarsa, gazeteci yazar Ali Ekber Yıldırım'ın ÜRETME TÜKET adlı kitabını okusunlar.

Türk tarımının, hayvancılığının nerelerden nereye geldiğini, o kitapça açıkça görebilirsiniz."

***

İşte böyle...

Var mı bu sözlere itirazı olan?

Tabii ki yoktur.

Peki, bu sesi kimin, kimlerin duyması lazım?

Bu reçeteyi yazıp öksüren tarımı, sendeleyen hayvancılığı iyileştirmek kimin görevi?

Bizim mahalle muhtarının, tüccar beyefendinin değil herhalde...

Ah bir duysalar, bir görseler...

Tarımın, hayvancılığın ne güçlü bir gelecek olduğunun farkına bir varsalar...

Dünyalar bizim olacak.

Türkiye, lafta değil, gerçekten uçacak!