Genel manzaraya baktığımda, Türkiye’nin bütün partileri ve ittifaklarıyla iyi bir seçimi geride bıraktığını rahatlıkla söyleyebiliyorum.
Türkiye genelinde oyunu koruyor olmakla birlikte, metropollerde belediyeleri büyük ölçüde kaybeden AKP, bu sonuçları uyarı olarak kabul ediyor.
Erdoğan’ın geniş bir sosyal mutabakatın koşullarını zorlaması uzak ihtimal değil. İlk belirtiler, dün gece itibarıyla ortaya çıkmaya başladı.
Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı seçim sonrası konuşmasında, CHP’nin yerel seçimlerde kazandığı başarıyı tanımlarken, iyi ve yapıcı bir liderlik örneği sergiledi. Soğukkanlı ve sakindi. Gerçekçi tutumuyla güven verdi. “Bahar” şamatasının önünü alacak bir konuşma yaptı. Koltuğuna göz dikenlerin hevesi artık başka bahara…
Devlet Bahçeli, AKP ile oluşturduğu ittifaktan oldukça karlı çıkan partisine zarar verecek şeyler söylemekten kaçındı. AKP’nin bu ilişkiyi sorgulamaya başlaması uzun zaman almayacak. Bahçeli, Erdoğan’ın yeni arayışlara girebileceğinin farkında…
Meral Akşener, son derece dengeli, yapıcı ve makul bir konuşma yaptı. Çizgisinde bir kırılma olmayacağını ifade etmeye özen gösterdi.
HDP, başına gelen ne olursa olsun, sakin bir tavır içinde, olgunluk göstermeye devam ediyor.
Saadet Partisi hakeza, uğradığı o aşağılık saldırıya rağmen, sakin ve olgun hareket edebildi.
Bu seçimlerde Türkiye dosta düşmana bir mesaj verdi; Biz meselelerimizi kendi içimizde halletmeye muktediriz.
Toplum barışa ve huzura hasret. Siyasetçilerin bunu artık anlaması gerekir.
Yeni toplumsal mutabakata ihtiyaç var. Bunun için her iki ittifak tarafından “ortak program” fikri gündeme alınmalı. Seçmenin ne için oy verdiğini bilmeye hakkı var.
Cumhur ittifakı ve Millet ittifakı, Başkanlık sisteminin getirdiği koşullarda yaşamayı benimseyecek veya sistemi revize edecek. Bu seçimin verileri çok konuşulacak.
“Üç büyük şehri alan merkezi iktidarı da alır” kuralı yeni sistemde de işliyor mu, Türkiye bunu test edecek.
Üç büyük şehirde iktidara gelen Millet ittifakının Erdoğan’a rağmen nasıl yöneteceği, akıllara düşen ilk soru… Ve hemen yanı sıra, tabii ki Aziz Kocaoğlu’nun, Erdoğan’a rağmen büyükşehrin nasıl yönetildiğini anlattığı “İzmir Modeli” akıllara geliyor.
Bu koşullarda, her üç başkanın da Aziz Kocaoğlu’ndan feyz almasında sayısız yarar var.
Gerek Kılıçdaroğlu gerek Erdoğan yaptıkları konuşmada, ülkenin bir an önce ekonomik sorunlara odaklanması gereğini işaret etti. Türkiye’nin gerçek sorununun ne olduğu da böylece teyit edilmiş oldu.
Bu seçimlerde, sadece CHP değil Türkiye de yeni bir liderle tanıştı; Ekrem İmamoğlu. Onu hep birlikte izleyeceğiz.
Bu seçimlerde, beklenmedik biçimde ve anda, “soğukkanlı ve vakur” duruş öne çıktı.
İzmir’e gelince, bütün ülkenin İmamoğlu’nun açıklamalarına kilitlendiği saatlerde, Tunç Soyer ve ekibi kutlamalarla meşguldü…
Neyse, bunu sonra konuşacağız.