Siyaset kavramıyla ilgili terminolojide “halk için, halk içinde ve halkla birlikte yapılır” gibi genel bir değerlendirme vardır. Fakat bu iş öyle pek de yazıldığı gibi olmaz.
Çünkü siyaset kazananla yapılır!
Malum CHP’de kurultay süreci var. Ve Türkiye genelindeki kongrelerden çıkan delegeler 3-4 Şubat tarihinde Ankara’da genel başkanı seçecek.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na şimdilik iki rakip var. Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve İstanbul Barosu eski Başkanı Ümit Kocasakal. Aday olabilmek için gereken yeterli imzayı toplayıp, toplayamayacakları da belli değil.
Kılıçdaroğlu’nun “tartışmasız” genel başkan olarak yeniden seçileceği kurultay öncesi özellikle büyük illerde de ciddi hareketlilik var. İstanbul, Ankara ve İzmir bu hareketliliğin başı çektiği yerler arasında bulunuyor. İstanbul’da hakim yapıya karşı kesin tavır almayan fakat mesajlarıyla eğilimini gösteren Kılıçdaroğlu’nun “mor kıravatlı” kongre fotoğrafından sonra Canan Kaftancıoğlu partinin “ilk kadın il başkanı olarak” koltuğuna oturdu. Kaftancıoğlu, seçildikten sonra birçok alanda tartışılmaya devam etse de getirdiği rüzgarın kurultaydaki “havayı” da ciddi anlamda etkileyeceği şimdiden netleşmiş durumda.
Bu arada önemli bir çalışma daha var. İstanbul, Ankara ve İzmir’deki kurultay delegelerinin ortaklık yaparak anahtar listelerde yeterli sayılarda kalmasını sağlamak. Önceki kurultayda “çizik operasyonları” nedeniyle Kılıçdaroğlu’nun listesinde olan 25 kişinin salondan çıkmaya nefesinin yetmediğini de hatırlatalım. Tarihin tekerrürden ibaret olmayacağını göstermek isteyen üç il şu sıralar bu konuda hummalı görüşmeler yapıyor.
Yani, CHP’de sadece genel başkanın listesinde yer almak yetmiyor!
Soğuk kış mevsiminin ilk aylarına 7 Ocak’taki il kongresiyle “sıcak atmosferde” giren İzmir İl Örgütü de kurultayda Kılıçdaroğlu’na açık desteğini şimdiden ilan etmiş durumda. Peki hiç mi fire olmaz? Tabi ki listeler ortaya çıktığında belli olacak.
Genel kanaatin liderden yana eğilim gösterdiği İzmir’de süreci adım adım götüren ve taşları bir duvar ustası gibi dizen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun önünde daha yapacak işleri var. İl Başkanı Deniz Yücel ile Ankara’ya giderek Kılıçdaroğlu ile görüşen iki ismin genel merkez ziyareti dışında Ankara Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ve CHP Ankara İl Başkanı Adnan Keskin ile verdiği fotoğraf da yukarıda anlattığım “birlikte çalışma, sinerji yaratma” anlayışının yansıması olarak görünüyor.
Ankara ziyaretinden sonra herkesin aklına, parti üst yönetimi için “acaba kimleri önerdiler, kimleri istemediler” gibi genel bir soru geldi. Şimdilik taraflar arasında kalan görüşmelerin tabi ki ayrıntıları, kulislere yansıyan var.
Gelelim isimlerden çok genel tavra ve bakış açısına…
Başkan Kocaoğlu’nun kurultay sürecinde İzmir adına etkili olacağından, olmak isteyeceğinden hiç kimsenin şüphesi yok.
En başta, Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, Milletvekilleri Tacettin Bayır, Musa Çam ve Tuncay Özkan’ın yanında il kongresinde kendisine karşı tavır alan Genel Sekreter Prof. Dr Kamil Okyay Sındır ile diğer Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok ile uyuşamadığı biliniyor.
Milletvekilleri Selin Sayek Böke, Atilla Sertel, Murat Bakan, Zekeriya Temizel ve Özcan Purçu açıkça karşı duruş sergilemeseler de “yakın” durmadılar. En yakınında Ali Yiğit’in görüldüğü milletvekili listesinden tercihleri/talepleri ve genel başkandan istekleri de bu yönde olması muhtemel görünüyor.
Kocaoğlu’nun, İl Başkanı Yücel’le yaptığı Ankara ziyaretinden öne çıkan bazı isimler var. Örneğin İl eski Başkanları Ali Engin ve Asuman Ali Güven, Gaziemir eski İlçe Başkanı Umut Tekin, İl eski Başkan Yardımcısı Altan İnanç gibi isimlerin masada duran isimler. Mevcut Parti Meclis Üyesi Sevda Erdan Kılıç Kocaoğlu’nun “kadın kontenjan adayları” listesinde görünürken genel merkez diyaloğu da kendisini güçlendiren unsurlar arasında yer alıyor. Listeye zaman içinde mutlaka girip çıkanlar da olacaktır.
Peki Kılıçdaroğlu bu durumda ne yapacak?
2014 Yerel seçim sonrasında ortaya çıkan manzaraya denge getirmek için milletvekilleri listesi üzerinden yaptığı “ince ayarı” bu kez kurultayda yapacak mı? Yoksa kurultay sonrasında yeni yolculuğuna “kazanan” isimlerle mi devam edecek?
Onu da zaman gösterecek