Bugün beşinci gün…
Sabırla bekledim…
CHP’ye gönül verenler, şu soruya cevap arayacak mı, diye…
“Kemal Bey, neden erken seçim istiyor?”
***
Peki, CHP Genel Başkanı…
Beş gün önce…
MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye nasıl seslenmişti?
Kelimesi kelimesine şöyle:
“Eğer bu ülkeyi seviyorsan, bekasını düşünüyorsan, insanların huzur içinde yaşamasını istiyorsan, çık kardeşim yarın sabah de ki, (Yeter artık…) Seçime git, Türkiye’yi seçime götür…”
***
Herkes doğal olarak merak etti…
Bu sözlerin asıl muhatabı…
Cumhur İttifakı’nın büyük paydaşı AK Parti’nin Lideri ve…
Aynı zamanda…
Cumhurbaşkanı Erdoğan değil miydi?
Öyleydi, ama CHP Genel Başkanı…
Cumhur İttifakı’nın diğer liderine seslenmeyi tercih etmişti…
Türkiye’nin son 20 yılındaki erken seçim tarihlerinde…
Devlet Bahçeli’nin “nokta atışı” yaptığını ve…
(3 Kasım 2002 ve 24 Haziran 2018 tarihlerini hatırlayın…)
İtiraz görmediğini biliyordu…
MHP Lideri, Kılıçdaroğlu’nun talebine…
Birkaç gün sonra karşılık verdi…
Üstelik…
Son derece net ve anlaşılır bir şekilde:
“MHP, seçimlerin zamanında, yani 2023 yılı Haziran ayında yapılmasında kararlıdır… Erken seçim boşuna nefes israfıdır… Seçim 2023'te adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır…”
Ve, CHP Lideri’ne bir de ironik taşlama gönderdi:
“CHP Genel Başkanı’nın seçim isteği sipariştir, hezeyandır… Kaçış sendromu yaşayan Kılıçdaroğlu, erken seçime karşı olduğunu söylüyordu... Kim aklına girdi, kimin dolduruşuna geldi?”
***
Yeri geldi; hatırlatayım…
Kılıçdaroğlu, 10 yılı aşkın süredir CHP’nin “1 Numara”sı…
Bu, ciddi uzun bir süredir…
Ancak, ilginçtir…
Bu 10 yıl içinde Kemal Bey, hiç “erken seçim” talep etmedi(!)…
Hatta…
Yakından takip edenler, son CHP Kurultayı’na 20 gün kala…
Gazetecilerin…
Kılıçdaroğlu’na şu soruyu sorduğunu hatırlayacaktır:
“Sizin için, erken seçim istiyor, diyorlar… Erken seçim istiyor musunuz? Sizce bir erken seçim ihtimali var mı?”
CHP Lideri’nin…
Tam 100 gün önce bu soruya nasıl bir karşılık verdiğini…
Tahmin bile edemezsiniz…
Aynen şöyle:
“Kimsenin erken seçim istediği yok ki… Kaldı ki; benim veya bir başkasının erken seçim istemesinin bir anlamı da yok… Erken seçimi hayata geçirecek olan Erdoğan... Yani Türkiye’de bir kişi parlamentoya hakim... O isterse erken seçim olur, istemezse olmaz… Onu erken seçime zorunlu kılacak olan ikinci kişinin adı da Bahçeli… Yani Bahçeli, (Kusura bakma, sen memleketi felakete sürükledin, ben destek vermekten vazgeçiyorum…) derse, zorunlu olarak erken seçime gidilir… Onun dışında bir erken seçim yok…”
***
Dönelim başa…
Madem bunlar yaşandı, yaşanıyor, yaşanacak…
CHP Lideri neden “erken seçim” talep etti?
Neden…
Yakın zamana kadar “erken seçim”in yanından bile geçmiyordu?
Bir, iki başlıkta toparlayalım…
CHP’nin Mart 2019 seçimlerinde…
11 büyükşehir belediyesini kazanması…
Türkiye seçmeninin neredeyse %65’ine seslenen hale gelmesi…
Her genel başkanı heyecanlandırır…
Ayrıca…
Farklı kamuoyu yoklamalarında bile…
Altıok’lu belediye başkanlarının 1.5 yıllık performansları…
Yüz güldürüyordu…
Ve, anlaşılan bu da CHP Lideri’ne yetiyordu…
***
Gelgelelim…
Sıkıntılar bitmiyordu…
Bu kez “Millet İttifakı”nın…
Bundan sonraki “olası ömrü” kulislerde konuşulmaya başlandı…
Neden?
İYİ Parti’nin içindeki beklenen “çalkantılar” ve…
Hepsinden önemlisi HDP faktörü…
Çok açık ve net…
Meral Akşener…
Halkların Demokratik Partisi’nin…
Resimli romanlardaki gibi “Görünmez Adam” misali…
“Millet İttifakı” ile birlikte anılmasından son derece rahatsız…
Kaldı ki…
“Cumhur İttifakı”, HDP üzerinden CHP’nin çatısına baskı yapıyor!
Kemal Kılıçdaroğlu, bunu fark etmiyor mu?
Tabii ki, ediyor…
Ve, içinden büyük olasılıkla şu geçiyor:
“Millet İttifakı’nın ömrü uzun olmayabilir; önlem almalı…”
Bu nasıl gerçekleşir?
CHP’li büyük belediyelerin “üstün” hizmet performansları ile…
Bir de…
Mevcut iktidarın “çok hızlı” yıpranışı…
Pandeminin yarattığı korku ve endişe…
İşsizlik…
Pahalılık…
Parasızlık…
***
10 yıl içinde bir kez olsun “erken seçim” demeyen CHP Lideri…
Rahmetli Demirel’in…
“Tencere, her hükümeti sallar!” sözünü hatırlayarak…
Ve dahi hatırlatarak…
“Mevcut iktidar giderse şu sıralarda gider…” diye düşünüp…
Erken seçime davetiye çıkarıyor olabilir…
Ancak…
Unutmamak gerekir ki…
Siyasi hamlelerde atılan her adım…
Ve de…
Siyaseten defterden sildiğin her “İnce” isim…
Aynı zamanda…
Bir ölçek “cesareti” simgeler…
Nokta…
Sonsöz: “Cesaret bazen seçtiklerin değil, vazgeçtiklerindir!” / Anonim…)