GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
6 Ekim 2020 Salı

Dertlinin derdiyle dertlenen bir İzmirli

Genellikle cezaevilerinden postalanan mektuplar…

Okuyanın içini ezer…

Dokunaklıdır; gözünüzden süzülen yaşları zor zapt edersiniz…

Çoğu “Kader mahkumuyum!” diye başlar…

İzmirli genç işadamının aldığı mektup…

Diğerlerinden farklıydı…

“Ömür Abi…” diye başlıyor, gerisini özetle şöyle getiriyordu:

“Burada, demir parmaklıklar arkasında herkes anlatıyor… Diyorlar ki, kimseyi diğerinden ayırt etmeden iyilik yapar; yardımcı olurmuşsun… Seni tanıyanlar hep, (Kimin bi’şeye ihtiyacı olursa kırmaz, geri çevirmez…) diye söz ediyor… Ah, Ömür abim… 30 yaşındayım… Beş yıldır mapustayım… Benim de burada ayakkabı ve giysiye ihtiyacım var…”

***

Utana, sıkıla…

Ölçü de vermiş, belli ki sadece kendisi için istiyor…

Ayakabı 40 numara… Gömlek (L) beden… Pantolon 34, 33…

***

Mektup, parmaklarının arasından kaydı…

Masanın üstüne düştü…

Genç işadamı, nemlenen gözlerini…

Kendisini ziyarete gelen arkadaşından saklamaya çalıştı…

Yapamadı…

Zaten arkadaşı anlamıştı her şeyi…

Mektubu bile okumaya gerek kalmamıştı…

Çünkü…

Kadim dostunun…

Herkeste olmayan bir özelliği vardı…

O genç adam…

Başkalarının derdiyle dertlenen bir İzmirli’ydi!

***

Kızılay’ın İzmir Konak Başkanı’ydı, iki yıldır…

Ajandası hayırseverlerle doluydu…

Kıyamet  kadar “kalp’ten” dostu vardı…

Falanca ilkokuldaki çocuklara mont gerekli…

Kış geldi, filanca okulun minikleri için bot’a ihtiyaç var…

Demesi yeterliydi…

İzmir’de o kadar çok gönlü zengin hayırsever vardı ki…

Mutluluk dediğin…

İşte buydu…

***

Eğer, yüzlerce İzmirli miniğe…

Kış bastırmadan…

Montlarını, botlarını alamazsa…

Eliyle giydiremezse…

Gözüne uyku girmeyeceğini O da çok iyi biliyordu…

Başkasının derdiyle dertlenmek…

Kalpten kalbe giden yolu, kısaltmak demekti…

***

Başkasının derdiyle dertlenmek…

İnsanoğlu için…

Neden en “asaletli” duygu olarak tarif edilir?

Çünkü, özel yanları vardır…

Mesela…

“Ben başkasının derdiyle dertlenemem arkadaş…” derseniz…

Tabii ki, hasta olup yataklara düşmezsiniz…

Ama…

Kalbinizde bir “sızı” duyarsınız…

Yarım ağızla “Yapabileceğim bi’şi var mı?” diye sormak…

Yeterli değildir, çoğu kez…

Çok basit bir eylem bile olsa…

O ağlarken “peçete” uzatmak…

Mutlu olsun diye “çikolata” almak…

Kendi yaşadıklarınızdan örnek verip…

Yalnız olmadığını O’na hissettirmek…

Gönülden “Derdin, derdimdir!” demenin…

İnsani duygularla dolu “uygulamalı” halidir…

***

Dertlinin derdiyle dertlenen o İzmirli genç adam…

Kızılay Konak Şubesi Başkanı ve…

Kordon İşadamları Derneği’nin 14 yıllık başkanı…

Ömür Şanlı’dır…

Başını yastığa koyduğunda…

Şıppadanak uykuya dalıyorsa…

Bilin ki…

Başkasının / başkalarının derdine ilaç olmuştur…

Yapamadıysa…

Orasını hiç sormayın; eyvah eyvah…

Ömür Şanlı’nın…

Yaşamından minik bir bölüm yazdığım için biliyorum…

O genç adam…

Henüz çocuk yaşta iken…

Anavatan hasretiyle…

Anasıyla, babası ve ağabeyi ile…

Yunanistan’dan…

Gece yarısı her an kurşunlanma tehlikesiyle…

Patlak bir botla nasıl Meriç Nehri’ni geçip…

Memleket topraklarını öptüğünü hiç unutmadı…

O gün yemin etti…

İş, güç, meslek sahibi olduğunda…

İhtiyaçlıya el uzatmaya…

***

Kızılay Konak Şubesi Başkanlığı koltuğu…

Olgunlaşan kalbinin “iyilik yap, iyilik bul” sesidir…

Ve, tam O’nun için biçilmiş kaftandır…

***

Bitiriyoruz…

Ömür Şanlı, İzmir’deki yaşamını…

Yardıma muhtaç hemşehrilerinin kalplerinde…

Sımsıcak yaz güneşlerinin doğmasını sağlayarak…

El vererek, gönül alarak sürdürüyor!

İzmir’in her yerine “giysi bağış kumbaraları” koyuyor…

Eski elbiseleri topluyor…

İplik fabrikalarına veriyor; gelir elde ediyor…

Sonra o parayla…

İzmirli muhtaç ailelerin evlerine perde alıyor…

Çocukları ayakkabı ile sevindiriyor…

Yaşlılara üşümesinler diye palto veriyor…

Bunların hepsini “muhtaç olanlar” için yapıyor…

Bir “mutlu döngü” bu…

***

Haliniz vaktiniz yerinde ise…

Yapabiliyorsanız…

Siz de katılın bu “iyilik kervanı”na…

Üşümekten, ıslanmaktan kurtulan ilkokul öğrencilerinin…

Mutluluğun aynasından farksız gözleriyle…

Size nasıl teşekkür edeceğini göreceksiniz…

İçiniz bir “güzel” olacak…

Minik yüreklerden size doğru esen…

Mutluluk ve minnet rüzgarlarının…

Gönlünüzü okşamasını, istemez misiniz?

Konak Kızılay, “çam sakızı çoban armağanı” da olsa…

Desteğinizi bekliyor…

Sevindirin, İzmir’in ihtiyaçlı miniklerini…

Onlar sizi görmese / bilmese de…

Emin olun ki, kalplerinde “unutulmaz bir iz” bırakacaksınız…

Nokta…

Sonsöz: “Siz iyi oldukça, karşınızdakiler de iyi olmayı öğrenirler! / Anonim…”