GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
8 Ekim 2020 Perşembe

Korona hepimizi ‘Safiye’ yaptı!

Ya bu korona bir şekilde biter…

Ya da topluca…

“Masumlar Apartmanı”ndaki “Safiye” gibi olup…

“Kırmızı Oda”ya gideriz; az kaldı…

Farkında mısınız?

Pandemi vaka sayılarını izledikçe “Safiye”ye evriliyoruz!

***

Korona’nın ilk günlerini hatırlayın… 

Elleri kolonya ve dezenfektandan “dermatit” olmayan var mıydı? 

Ya da…

Marketten aldıklarımıza…

Kapı önünde dezenfektan banyosu yaptırmadan eve soktuk mu?

Peki…

Aylardır evimizi köşe-bucak temizlerken…

Hafiften “klorak zehirlenmesi” yaşamadığınızı söyleyebilir misiniz?

Son zamanlarda eve gelen misafire yaptığımız muamele(!)…

Safiye’nin gariplikleriyle yarışmıyor mu?

***

Meslektaşım Ufuk Akça haklı…

Özellikle Türkiye’nin büyük kentlerinde yaşayanlar…

Yıllar sonra…

Televizyon’da “TRT”yi yeniden keşfetmenin(!) heyecanını yaşıyor…

Çünkü…

“Masumlar Apartmanı”nda, bizi çeken bi’şi ya da bi’şiler var…

Ya, çoğumuz birer “Safiye” olduk; dışa vuramıyoruz…

Ya da zavallı “Safiye”lerle uğraşmayı seviyoruz…

Neden?

Çünkü, milletçe, az buçuk “kafadan kırık” olanları severiz!

Böylesi hemşehrilerimize…

“Tahtası eksik!” dediğimiz bile vakidir…

Ama…

Bu sefer farklı…

Korona Belası, şaka bi’yana hepimizi…

Temizlik hastası “Safiye” yaptı…

Kapıları bile, “kağıt mendil” ile tutarak açıyoruz…

Minik bir kolonya şişesini cebimize koymadan sokağa adım atmıyoruz…

Maske, zaten hayatımızın parçası…

Çorap giymeyi unut, maskesiz sokağa çıkma!

Demek ki…

“Safiye” kadar olmasa bile…

Her şeyden vazgeçeceğiz; temizlikten asla…

***

Geçen akşam…

Cümleten “Masumlar Apartmanı”nı izliyoruz…

Safiye (Ezgi Mola) hart-hurt halıyı siliyor…

Silmek ne kelime, adeta halıyı eskitiyor!

Birden, genzim yandı; burnuma klorak kokusu geldi…

Cahide Sultan’a döndüm:

“Çamaşır suyu kokusu geliyor bi’yerlerden hissediyor musun?”

Gözlüklerinin üstünden bi’bakış fırlatan eşim…

Gülerek, “TV’deki diziden geliyor o koku!” demez mi?

Psikolojik bi’şi yani…

Hastalık mı?

Evet, hastalık…

Tıp Dünyası’ndaki adı; “Obsesif Kompulsif Bozukluk”

Açık, net tam karşılığı…

“Hastalık Derecesinde Takıntı”

***

Ancak, bizim konumuz…

Sadece “temizlik” ile başlayıp, biten bir takıntı yumağı!

Dizideki gibi…

Ispanağın yapraklarını tek tek 20 kez yıkamakla…

Elleri en az dört defa sayarak sabunlamakla…

Kafe’de su bardağının ağzını kağıt peçeteyle ovalamakla…

Çantanızda bir tomar ıslak mendil taşımakla…

Otobüste mikrop kaparım diye tutaçlara dokunmamakla…

Kendini gösteriyor…

Yoksa…

Sokak kapısını kilitlediği halde 20 kez kontrol eden…

Yatağın önündeki terlikler kapıya dönük olmazsa uyuyamayan…

Evin anahtarını mutlaka sol cebine koyan…

Kağıt paralarını Atatürk’ün yüzü aynı yöne gelecek şekilde cüzdana yerleştiren…

O kadar çok ki aramızda…

Ancak…

Şu günlerde bu “takıntılar” zarardan çok yarar getiriyor…

Korona korkusu yüzünden…

Temizlik hastası olmasak da…

Her zamankinden daha “titiz” olduk…

*** 

Şimdi diyeceksiniz ki…

“Evin her odasının kapısında ayrı terlik” normal mi?

Değil…

Ve, yine diyeceksiniz ki…

Evin tüm havluları, peşkirleri, çarşafları “paketli” bi’şekilde durur mu?

Durmaz…

Eve “toz girmesin” diye pencerelerinin hep kapalı kalması fazla “tuhaf” değil mi?

Tuhaf…

Ancak katmerli “tuhaflık örnekleri” de var…

Mesela…

Hala belediye zabıtası…

İzmir gibi şehirde “çöp ev” baskınları yapıyor…

O baskın görüntülerine dikkatle bakın!

Yıllardır “çöp’le yaşayan” o koca koca insanların…

Evleri temizlenirken nasıl üzüldüklerine inanamazsınız!

Sanki…

Canlarından can gidiyormuşçasına!

Ağlayıp, bayılıyorlar…

Bu da “temizlik takıntısı”nın tam tersi…

“Çöp’le yaşama takıntısı”

***

Bitiriyoruz…

Uzmanlara sorarsanız…

Bu takıntı hastalığının “sebebi çocuklukta saklı”

Gece yatağını ıslatanlar için belki geçerli ama…

Bence o “takıntı” ya da…

Bilimsel adıyla, Obsesif Kompulsif Bozukluk” rahatsızlığının…

Genetik yatkınlıkla ilgisi var…

“Masumlar Apartmanı”

Size, bize, hepimize…

Kaç yaşında olursak olalım, “takıntılarımızla yaşamayı” öğretiyor!

Geçmiş olsun, diyeceğim ama…

Gözü kör olsun, geçmiyor…

Bilakis, yaşlandıkça daha da “çekilmez” oluyor…

Nokta…

Sonsöz: “Sanki iki beyniniz varmış gib, biri akılcı beyin ve diğeri akıl dışı olan ikisi hiç durmaksızın kavga ediyor… / Emilie Forda – İngiliz Müzisyen…”