GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
24 Mayıs 2019 Cuma

Fail, fiil, sayfa

Ceza hukukunun evrensel kuralıdır:

“Fiil varsa, fail de var demektir…”

“Çaldılar…” diyorlar.

“Kim?” diye sorduğunuzda cevap yok.

Sonra iş sayfaya döküldü.

Önce “200 sayfa” dediler ve hatta bunun için yazımın uzun sürdüğünü söylediler.

Açıklandı; 200 değil, 250 sayfaymış.

Mesele sayfa sayısı mı?

Koca Yunus, bir kaç ciltlik konuyu bazen iki bazen de dört satırla ifade etmedi mi?

Geçelim.

Gelelim esas meseleye…

Nedir esas mesele?

İstanbul seçimleri bütün yurdu sardı.

O gün bu gün bu seçimleri konuşuyoruz.

Herkes için “olmak ya da olmamak” meselesine dönüştü...

Bu seçimin içinde “hukuk var, demokrasi var, yasa var” var da var…

Bu köşede 10 Mayıs’ta yazdığım yazıda, “sandığa gitmeyen seçmene” dikkat çekmiş ve bunun “Bir milyon 750 bin” olduğunu, seçimin kaderinin de bu sayıda adeta saklı olduğunu ifade etmiştim. 31 Mart’ta oylarını kullanan seçmenlerin, tercihlerini elbette değiştirmeleri mümkündür. Ama bu acaba kaçta kaçtır? Oysa 31 Mart’ta sandığa gitmeyenlerin sebepleri ne olursa olsun tercihlerini ortaya koymadıkları bir gerçektir.

O halde öncelikle bu seçmene yönelmek ve sandığa gitmesini sağlamak gerekir.

Stratejiler buna göre tayin ve tespit edilmelidir.

Bütün bunlara ilaveten, kişisel kanaatim odur ki; 31 Mart’tan sonra yaşananlar Ekrem İmamoğlu’nun elini fevkalade güçlendirmiştir. Bu sebeple seçimin sonucu itibariyle bir sorun yoktur.

Peki, sorun nedir?

YSK’nın verdiği iptal kararı geneli tatmin etmemiştir.

Gerekçesi merak edilmekteydi.

Gerekçe açıklandı…

Açıklanmasına açıklandı ama gerekçe de kimseyi tatmin etmedi.

Tatmin etmedi diyorum, çünkü:

Açıklamalara bakıyorum:

Muhalefet zaten tepkili…

İktidar ve ortakları da sadece “saygılı” olunmasını söylüyor.

Örneğin:

Gördünüz, “Fiil de fail de apaçık gerekçede yazılı” diyemiyorlar.

Şimdi:

Hal böyle olunca:

Tereddütlerimi, düşüncelerimi, kaygılarımı yazıyorum:

“Aynı filmi yeniden seyretmeyeceğimizin garantisi nedir ve kimdir?”

“Hukuk bunun neresinde?” diyorum, açıkçası.

Ve hiç kimseyi veya kurumu zan altında bırakmak istemiyorum.

Ve çok seçim yaşamış bir siyaset ve hukuk insanı olarak 23 Haziran akşamı her bir oyun hukuk içinde değerlendirilmesini sadece temenni etmiyor; bir yurttaş olarak da istiyorum…