GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
10 Mayıs 2019 Cuma

Seçimin kaderi

23 Haziran Pazar günü İstanbullular bir kez daha sandığa gidecek.

Şimdiden partiler ve adaylar hazırlıklara başladılar bile.

YSK karanının ne kadar hukuktan uzak olduğu, bilgiler geldikçe daha da açıklık kazanmaktadır. Ancak ne yazık ki; bu yapılanlara karşı demek ki elden bir şey gelmiyor. Verilen karara uymaktan başka çare yok mu acaba? Merhum Demirel, “Demokrasilerde çare tükenmez” derdi… Derdi de bunun için önce “demokrasi” olması gerekir ve sonra da “tükenmeyen çareleri” bulacak ve uygulayacak kişilere ihtiyaç vardır.

Bunlar yoksa?

Uyduk karara…

Türk Parlamenterler Birliği İzmir Şubesi olarak 10 yıldır sürdürdüğümüz etkinliklerimizi, geçtiğimiz Çarşamba günü de devam ettirdik... Konumuz tabiatıyla “31 Mart Seçimleri” idi… Panelistler eski duayen siyaset adamı Kemal Anadol, Prof. Dr. Tanju Tosun ve gazeteci yazar Muzaffer Ayhan Kara idi…

Tanju Hoca’nın bir tespiti çok önemli.

Hoca İstanbul seçimlerine 1.750.000 kişinin katılmadığını belirtti.

Ve bu konunun önemi üzerinde durdu...

Gerçekten haklı.

31 Mart’ta oy kullananların oylarının rengini bu kez değiştireceklerine dair bir takım söylentiler var ama doğruluk derecesi şüphesiz tartışmalı.

Oysa 31 Mart sonuçlarını tamamen değiştirecek bir tablo var.

“Bir milyon yedi yüz elli bin” seçmen.

Şu veya bu sebeple sandığa gitmemiş.

Şimdi:

Tüm yaşananlar ve hukuksuzluklar dikkate alınıp doğru anlatıldığında ve bu sandığa gitmeyen seçmen sandığa yönlendirildiğinde seçimin sonucunun ne olacağının tahmini mümkün olabilecektir.

Çünkü:

Gitmeyenlerin hangi partilere oy vereceklerini tespit elbette mümkün değildir.

Ancak:

Tahminlerde bulunmak zor olmasa gerek.

AKP ve MHP’lilerin sandığa gitmediklerini düşünmek ihtimal dahilinde görülmüyor. Çünkü İstanbul’u “kaybetmemek” konusunda seçim akşamından 6 Mayıs’a kadar geçen süreç içinde başvurulan yollara bakılırsa tam kadro sandığa gittiklerini tahmin zor olmasa gerek.

O halde:

Şimdi “Millet İttifakı”nın yapacağı iş, bu sandığa gitmeyen seçmeni sandığa yönlendirebilmektir. Çünkü rakam fevkalade önemlidir. Oyunu kullanmış seçmenin “tercihini” değiştirmeye çalışmak zor olanı yapmaya çalışmaktır. Oysa sandığa gitmeyen seçmen, henüz bir karar vermemiş demektir ve yaşanılanlar ve hukuksuzluklar anlatıldığında tablo değişecektir. Vicdan, insaf ve iz’an galip gelecektir.

Hele Ekrem İmamoğlu’nun ancak seçim akşamı ve onu takip eden günlerde daha iyi tanındığı, sevildiği hesaba katıldığında, belirtemeye çalıştığım sandığa gitmeyen milyon üstü seçmenin tercihini İmamoğlu’ndan yana yapacağı çok daha akla yakın ihtimaldir.

Toparlarsak:

YSK hukuka uygun olmayan bir karar vermiştir.

Muhalefet çözüm olarak seçime katılmayı tercih etmiştir.

Yapılacak iş, diğer çalışmalarla birlikte belirtmeye çalıştığım sandığa gitmeyen seçmeni sandığa gitmeye ikna etmektir.

Tabii 6 Mayıs’tan beri tekrarladığım, kazanılmış seçimi “elden alanlardan” tekrar seçimi kazanmak ve bunun için “hukuksal teminatın” var olmasını sağlamak yapılacak işlerin en zoru ve fakat en kaçınılmazıdır, en gereklisidir ve şart kere şartıdır…