GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ayda ÖZEREN
YAZARLAR
13 Mart 2021 Cumartesi

3 beyinsiz kafa

“Üç beyinsiz kafanın derdine, üç milyon halk

Bak nasıl doğranıyor? Kalk, baba, kabrinden kalk!

…       

Baba! En sevgili annen, o senin öz vatanın

Olacak mıydı fedâ hırsına üç kaltabanın?

Dedemin sürdüğü, can ektiği toprak gitti...

Öyle bir gitti ki hem: Bir daha gelmez ebedî!

Seni tahrîk eden üç beş alığın ma´rifeti!

Ya neden beklemiyordun bu rezîl âkıbeti?

Hani, milliyyetin İslâm idi... Kavmiyyet ne!

Sarılıp sımsıkı dursaydın a milliyyetine.

Görmüyor gittiği yanlış yolu, zannım, çoğunuz...

Size rehberlik eden haydudu artık kovunuz!

Bunu benden duyunuz, ben ki, evet, Arnavudum...

Başka bir şey diyemem... İşte perişan yurdum!..”

Mehmet Akif Ersoy deyince ezber öğretilerden aklımızda kalan sadece İstiklal Marşı’mızı yazandır. Hepimiz “tarihin papağanları” olarak her 12 Mart günü Ulusal Marşı’mızın kabulünü kutlar ve kahraman ordumuza armağan ettiği bu şahane şiirin sahibi için anma törenleri yaparız.

Keşke genel olarak anma günleri yerine  “ANLAMA GÜNLERİ” ilan etseydik…

Mehmet Akif’in sadece İstiklal Marşı’nı yazan bir şair olmadığını; veteriner müfettiş yardımcısı olarak karış karış Anadolu, Rumeli, Arnavutluk ve Arabistan topraklarını gezdiğini, bu toprakların halklarıyla çok yakın temaslar kurduğunu öğrenseydik.

Edebiyata olan sevgisi nedeniyle Türkçe öğretmenliği yaptığını, şiirlerinin ve yazılarının Serveti Fünun’da yayınlandığını, Kurtuluş mücadelesi başladığında halkı destek vermeye teşvik etmek amacıyla verdiği hararetli vaazları tarih kitaplarımızın saman sayfalarında bulabilseydik.

Gazetelerde yazdığı satırların yarattığı yoğun duygulardan ve Türk Halkının galeyana gelmesinden korkan komşu ülkelerimizin bu gazeteleri sansürlediğini bilebilseydik.

Yukarıda aktardığım “3 beyinsiz Kafa” mısralarıyla başlayan şiirinin duygu derinliğini idrak edebilseydik…

Keşke tüm eserlerini gönül telimizle okuyabilseydik.

Andık ama anlayamadık. Anıyoruz ama yine ezbere gidiyoruz anlamadan sindirmeden…

Anladığımızı bildiğimizi sandığımız bir konu var elbet. O da İstiklal Marşı’mız.

Birçok cephede savaşlar sürerken, hem milletimize hem de ordumuza moral olsun diye bir marş yarışması düzenlenmiş ve 500 lira ödül konulmuş. Mehmet Akif Ersoy o dönem milletvekili ve “İslam Şairi”. Herkes onun en iyisini yazacağına inanırken, o para ödüllü bir yarışmaya katılmak istemiyor. En sonunda dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi (Tanrıöver) Bey yarışmaya katılması için Mehmet Akif’i ikna ediyor. Bunu duyan kimi katılımcılar yarışmadan çekiliyor.

E ne de olsa o bir “İslam Şairi

O bir “Milli Hissiyat” üstadı.

12 Mart 1921 günü Hamdullah Suphi Bey Mehmet Akif’in şiirini Meclis’te okuyor, şiiri herkes ayakta ve gözyaşları içinde dinliyor ve İstiklal Marşı Ulusal Marşımız olarak coşkuyla dakikalar süren alkışlarla kabul ediliyor.

Ödül 500 lira ne mi oluyor?

Mehmet Akif ödül olarak verilen 500 lirayı Kızılay bünyesinde yer alan “kadın ve çocuklara” iş öğreten ve cepheye elbise diken Dar’ül Mesai Vakfı’na bağışlıyor.

Bilmediğimiz (anlamadığımız) ne anlatayım…

İstiklal Marşı Şairinin sırtında paltosu yokken ev alabilecek miktardaki bu ödül parayı bağışlaması.

Bağışladığı vakfın bir  “kadın ve çocuk koruma” vakfı olduğunu.

Vatanseverliğin dünya mallarından vazgeçiş olduğunu.

Vatanseverliğin kadın ve çocukları sahip çıkma koruma iç güdüsü olduğunu.

Vatanseverliğin sadece topla, tüfekle, silahla değil; kalemle, sözle, akılla, bilimle, sanatla, edebiyatla, sporla, özveriyle gösterilebileceği.

Vatan Şairimiz’i,

Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü,

Bu memleketin bir karış toprağı için canını tereddüt etmeden veren dünden bugüne tüm şehitlerimizi bir kez daha sonsuz şükranla anıyor; ANLAMAYA, zerre kadar anladığımızı haykırarak anlatmaya çalışıyoruz.

İstiklal Marşı 100 yaşında.

Yüzyıldır haykırarak “KORKMA!” diyoruz. Ara sıra korkmuyor değiliz ama damarlarımızdaki asil kana sonuna kadar güveniyoruz. Korkusuzca siper edeceğimizi biliyoruz gövdemizi bu cennet vatanın uğruna. Ve şunu çok iyi biliyoruz!

Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın Hürriyet

Hakkıdır Hakk’a tapan milletin İstiklal.