GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ayda ÖZEREN
YAZARLAR
27 Şubat 2021 Cumartesi

Aurelius’un Uşağı _ (Zamk-ı Makam)

Müzik Önerisi : I’m Only Human After All – John “The Ragin Kajun” Jones

Doğarken kesinlikle eşit değiliz hiçbirimiz, ama ölürken eşitlendiğimiz kesin…

İmparator Marcus Aurelius Roma İmparatorluğu’nun en iyi beş imparatorundan sonuncusu aynı zamanda bir filozoftu. Seneler 3 haneyken yaklaşık 180’li yıllarda “Kendime Gözleyişim” (Kendime Düşünceler – İş Bankası Kültür Yayınları) adlı felsefi eseri yazandı. Aslına bakarsanız koskoca imparatorluğu yönetirken egosunun kurbanı olmamak için, kendi için, kendine aldığı notlardı. Hatta bir rivayete göre Roma Şehir Meydanı’na inerken kendisiyle birlikte yürümesi için arkasında bir uşak bulundururdu. Bu uşağın sadece bir tek görevi vardı. İnsanlar Aurelius’a övgüler yağdırırken, o sürekli imparatorun kulağına “sen sadece bir insansın” diye fısıldıyordu.

“Sen sadece bir insansın”

1900 yıl sonra hala okunacağını bilse Kendime Düşünceler kitabını daha farklı yazar mıydı?

Su götürmez gerçek şu ki: Birçok liderin, yöneticinin, koltuk işgal edenin yanı sıra Dünyada yer tutan herkesin kesinlikle okuması gereken en önemli başucu kaynağının yaratıcısı olduğunu bilmeden bu hayata veda etti.

Bu kitap o kadar anlaşılır ve yalın bir dille yazılmıştır ki, annenizin elinize tutuşturduğu bir alışveriş listesi kıvamında rahatlıkla okunur, günlük hayatta karşılaşılan birçok soruna birçok çözüm getirebilir. Yazılmasından 20 asır sonra bile geçerliliğini koruyan müthiş bir insanlık rehberidir.

 “Gerçek senin yüzünde yazmalı, sesinden anlaşılmalı ve gözlerinde parlamalı!”

Tutarlılık ve dürüstlük olması gereken en önemli özelliklerden biridir evet ama bu kadar güzel dile getirilmiş başka bir cümle var mıdır tarihte?

“Bedenin bu hayatta direnirken, ruhunun pes etmesi yüz kızartıcıdır”

“Çok zaman geçmeden hiçbir yerde bir hiç olacaksın, ne şimdi gördüğün herhangi bir şey olacak, ne de şimdi yaşayan herhangi birisi. Çünkü doğanın uygun gördüğü üzere, her şey değişmek, dönüşmek ve yok olmak zorundadır, şu an bulunduğun yerde sırası gelince bir başkası var olacak...”

Geçicilik, ölümlülük bu kadar zarif nasıl anlatılır?

Ölüm hiç başımıza gelmeyecekmiş gibi hayatımızı sürdürmemiz yaşama olan bağımız başka, yaşarken kırıp döktüklerimiz sahip olmaya çalışırken hiçe sayarak makamın ve maddiyatın esiri olmak bambaşka…

“Yaşayacak on bin yılın varmış gibi davranma, yaşadığın sürece mümkün olduğunca iyi ol.”

Aurelius tarihte benzersiz yönetim şeklinden ve güçlü bir imparator olarak anılmasından ziyade bu süreçte kendisine çıkardığı müthiş derslerle hatırlanması ve okunması gerçek bir liderlik, insanlığa örnek olma uğraşısı ve kalıcılık değil midir?

Liderlerin yaptığı en büyük hatalardan biri Aurelius’un Uşağı gibi birine sahip olmamaları.  Bir kraliyet pelerini gibi yakın çevresini sarmalayanlar ona hep duymak istediklerini fısıldayıp bir ölümlü, bir insan olduğunu unutturuyor. Farklı renklere farklı seslere karşı aşırı körlük, sağırlık başlıyor, pelerinin can alıcı moru yüzünden siyahı beyazı griyi kırmızıyı kimse göremiyor.

Aurelius’un bilgeliğinde yıkanabilsek keşke…

Bir insanın değerinin ilgi duyduğu şeylerin değeri ile ölçüldüğünü tekrar hatırlasak…

Biri sokak kedisine tekme atıyorsa merhametten bahsedebilir miyiz?

Maddi dünyada kendine yer arayan kendi içindeki boşluğu görebilir mi?

Hiçbir şey yapmamak da bir şey yapmak kadar adaletsiz değil midir? Harekete geçmeyen bedenlerin ruhları ve vicdanları susabilir mi?

Ve en önemlisi mütevazılığın, iyiliğin, güzelliğin övgüye ihtiyacı olur mu?

Bir gün bugünü insanca yaşamayı öğreniriz belki...

Hatırla, hala hayattayken insan olduğunu hatırla…

Sen sadece bir insansın…