GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
30 Aralık 2012 Pazar

Yeni yıla umutla girmek

Kimi zamanlar insanlar ve onların oluşturduğu toplumlarda yılgınlık, umarsızlık ve umutsuzluk duygusu egemen olmaya başlar. Toplum giderek edilgenleşir, adeta teslim olur. Bu gelişmeler, yeryüzünde tekçi dünya görüşüne sahip iktidarlara amaçlarını geliştirme yolunda uygun bir ortam sağlar. Umutsuzluk, insanı yaşamın dışına iter, köleleştirir. Umutsuz insan, Ünlü Kırgızistan Yazarı Cengiz Aytmatov’un deyişiyle mankurtlaştırılmış bir yaratık durumuna dönüşür.

Umutsuzluk; yalanı, kibri, açgözlülüğü, üstünlük ve aşağılık duygusunu, egoyu, kıskançlığı, geleceğe ait güvensizliği, kısaca insana dair bütün olumsuz özellikleri ortaya çıkartır.

Umutsuzluğu ortaya çıkaran düzenin ,öncelikle tekçi dünya görüşünün, tarihin sonu geldi diye dayatılan yeni-liberal sistem olduğunu belirtelim. Var olan sistem, gelecekte bize daha güzel bir dünya yerine eşitsizliği ve savaşları kabullenmemizi öngörüyor.

Açık bir şekilde görünen durum şu; Yeni-liberal sistem sağlıktan eğitime, güvenlikten örgütlenmeye değin yaşamın her alanında eşitsizliği dayatıyor. Sistem, yoksullar ile zenginler arasındaki farkı şimdiye değin görülmemiş bir şekilde açmış bulunuyor. Özgürlüğümüz gerçek anlamda ortadan kalkmış durumda. Büyük ağabey, bizi her yerde gözetliyor.
 

UMUT ETMEK, EYLEMİ GÜNDEME GETİRİR
Umutsuzluğu, umut ederek kırabiliriz. Umut etmek ise eylemi gündeme getirir. Bu eylemin adı direnmektir. Bu bağlamda, Stephane Hessel’in “Öfkelenin!” kitabına göz atmakta yarar var. Hessel, İkinci Paylaşım Savaşı’nda faşizme karşı savaş verirken asılmanın eşiğine gelmiş,aydınlanma değerlerini savunan 95 yaşını doldurmuş  genç yürekli bir bilge. Hessel şu tespiti yapıyor; “…Batının getirdiği düşünce, dünyayı bir krize sürüklemiştir ve bu krizden kurtulmak için parasal alanda ama aynı zamanda bilim ve teknik alanında da hep daha çok düşüncesinden radikal bir kopuşla kaçmak gerekir. Ahlakın, adaletin, kalıcı dengenin öne çıkmasının zamanı gelmiştir kesinlikle. Çünkü çok büyük riskler tehdit etmektedir bizleri. İnsan için yaşanmaz hale gelecek bir gezegende, insanlık macerasına son verebilir bu riskler.”

Hessel, kitabında özellikle genç kuşaklara sesleniyor ve onları “… sadece kitlesel tüketimi, zayıfları ve kültürü küçümsemeyi, genel bir hafıza kaybını ve herkesin herkese karşı amansız rekabetini gösteren kitle iletişim araçlarına karşı gerçek bir pasif direnmeye…”çağırıyor. Hessel,“Yaratmak, Direnmektir. Direnmek Yaratmaktır” diyor.
 

YENİ YILDA UMUT GALİP GELECEK
Türkiye 2012 yılını, toplumsal eşitsizliğe hayır diyen ODTÜ’lü öğrencilerin başını çektiği aydınlık yurttaşların eylemleriyle kapatıyor. Bununla birlikte  bunların yetmediğini de görmek gerekiyor. Gençlik eylemlerinin mutlaka toplumsal muhalefet ile, kısaca emeği ile geçinen işçi sınıfı, üreten küçük ve orta köylülük ve esnaf kesimiyle bütünleşmesi zorunlu. Bir başka deyişle, aydınlık yurttaşların eylemi bahar aylarında  ağaçlarda açan çiçeklere benzer. Bunların meyve bağlaması için temel koşul, eşitsizliğe karşı örgütlenmiş bir muhalefet ile beslenmesidir. Daha doğrusu, toplumsal muhalefetin sorumluluğunu ve önderliğini ,gençlere yüklemeyelim.

Özetle, toplumların yaşamında umutsuzluğu, umut ederek kırabiliriz. İnsanı diri tutan, yaşama bağlayan şey, umuttur. Umut, insanı insan yapan bir duygudur.

Umut, bireysel olduğu kadar toplumsaldır. Bu niteliği nedeniyle, paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, yardım severliği, dostluğu, merhameti, nezaketi ve geleceğin daha güzel olabileceğini, kısaca insana dair güzel özellikleri çağrıştırır.

“Yeni Yılda Umut Galip Gelecek” dileğiyle yeni yılınızı kutluyorum.