GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
20 Eylül 2022 Salı

Yarılma derinleşirken

Tükeniş, muktedirin sinirlerini fena halde bozmuş olmalı... Eleştiri ile hakaret arasında gelip giden çıkışlarında ölçü fena halde kaçmaya başladı.

Son günlerde, İzmir’in kurtuluşunun yüzüncü yıl kutlamalarında halkın etkileyici katılımı nedeniyle Tunç Soyer de muktedirin hedefinde.

Mesele şu; İslamcılar geldiler, yönetemediler, gidiyorlar. Ve maalesef, bu gerçekle baş etmekte zorlanıyorlar.

“Ecdadım” argümanıyla hanedana yanaşarak Osmanlıcılık yapan İslamcı cenah, Cumhuriyet devrimine çökmek için adeta bahane arıyor.

İslamcılar, biat ettiklerini dosta düşmana duyurdukları son padişah Vahdettin’den itibaren tarihi dizayn etmek ister gibiler...

Sanki, Cumhuriyet’i dönüştürme arzularını meşru kılacak koşulları olgunlaştırmak istiyorlar…

Öte yandan, moderniteye sırtını vererek insanlığı aydınlatmayı iş edinen muasır medeniyet savunucuları, yere göğe sığdıramadıkları uygarlık hikayesinin duvara nasıl dayandığını görmek istemiyorlar.

Bir yanda, İslam’da çıkış arayanlar… Diğer yanda, çağdaş uygarlıkçılar…

Ne ki her halükârda çıkışsızlıkla malulüz. Çünkü her iki cenahta da çözüm üreten dinamikler artık çalışmıyor.

Yaşanan uygarlık krizi sonucu sağlı sollu her iki dünya görüşü sorunlu hale geldi. Bu durum, yeni toplumsal mutabakatın önünü kapatıyor.

Oysa yeni toplumsal mutabakat bir zaruret. Ve Türkiye bunu başaramazsa geleceğini tehlikeye atacak.

Bir çağ kapanıyor. Doğu ile Batı arasında paylaşılan siyasi ittifakların dış dinamiklere teslimiyeti ülke yararıyla bağdaşmıyor.

İktidarın ülkede yarılmayı derinleştiren tavrı, Osmanlı-Cumhuriyet çatışmasına teşne hali endişe yaratıyor.

Ülkede iç dinamikleri güçlü bir şekilde çalıştıracak, iç cepheyi güçlü kılacak siyasal yaklaşımlara ihtiyaç var.

Bir an önce eteklerdeki taşları dökmek ve sadede gelmek bir zaruret. Zaman kaybı, telafisi mümkün olmayan kayıplara yol açabilir.