GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
19 Ocak 2013 Cumartesi

Sosyal Demokrat Diyalog Platformu

CHP, guruplar arası çekişmeleriyle ün yapmış bir partidir; Bu özelliğiyle kimi zaman siyaseti zenginleştirmiş kimi zaman da örgütü yıpratmıştır.
1980 öncesinde daha ziyade siyaseti zenginleştiren kanatların, yeniden açılan CHP’de dar arkadaş guruplarına dönüştüğü ve siyasetin sığlaştığı bir vakıadır. Örgüt içinde yıkıcı siyasal çekişmelerin ve dar çıkar guruplarına dayalı kısır siyasetin Baykal-Sav döneminde zirve yaptığı biliniyor.
 
CHP’de aktif siyaset yapıyorum. Yazdıklarımın bizzat tanığıyım. Birbirini dışlayan, konuşmak yerine kavga eden, siyaseti belediyelerde iş bulmakla karıştıran o tuhaf yapıyı biliyorum. Ayrıca bu sorunlu yapının ülke siyasetine pek bir şey katamadığını da biliyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olduktan sonra bu yapıyı düzeltmek için önemli adımlar attı.

CHP’de başlayan bu demokratik sürece bağlı olarak ortaya çıkan diyalog arayışları sonucu İzmir’de bir platform oluştu. İşte bu platformdan söz etmek istiyorum. Benim de kurulması için destek verdiğim “Sosyal Demokrat Diyalog Platformu” geçtiğimiz hafta sekizinci toplantısını yaptı.
Katılımcı profili şöyle oluştu; CHP’de farklı görüşlerden, farklı gruplardan olmak koşuluyla, söyleyecek sözü olanları, karşısındakini dinlemeye niyeti olanları davet ettik. Böylece toplantılar başladı.

Toplantılar her ayın son Perşembe günü yapılıyor. Katılımcı sayısı 25-30 dolayında oluyor. Toplantılar kolektif bir anlayışla yönetiliyor. Her toplantı sonunda katılımcılar bir sonraki toplantının konusunu ve yöneticilerini seçiyor. Bu toplantılarda katılımcılar tartışılan konuya nasıl baktıklarını, ne düşündüklerini söylüyorlar. Toplantı boyunca ayrıldığımız ve birleştiğimiz noktaları anlamaya çalışıyoruz. Bizi bir araya getiren temel ilkeler çerçevesinde farklılıklarımıza zenginlik olarak bakmayı öğreniyoruz.
Örneğin, Kürt sorununu konuşurken, bir Kürt arkadaşımız soruna Doğu’dan nasıl baktığını, bir diğer Kürt arkadaşımız Batı’dan nasıl baktığını anlatıyor. Kemalist bir arkadaşımız bu konudaki kaygılarını anlatıyor; onu sosyal demokrat kanadın solunda yer alan bir dostumuz yanıtlıyor. Bir dostumuz, konuşulanların ulusalcı bir yorumunu yapıyor. Merkez sağa yakın duran liberal eğilimli bir arkadaşımız ulusalcı yaklaşımla ilgili kaygılarını dile getiriyor.
Velhasıl böylesine netameli bir konuda dahi katılımcılar birbirini kırmadan, kavga etmeden konuşuyor, tartışıyor ve toplantı sonunda herkes birbirine teşekkür ediyor. Çünkü her toplantı biraz daha açıyor ufkumuzu.
 
Bundan 3000 yıl önce de bu şehirde insanlar, bugün filozof dediğimiz bilge kişilerle bir araya gelerek tartışıyorlar, onlardan ders alıyorlardı. Batı kültürünün temelleri, üzerinde yaşadığımız bu topraklarda atıldı. Ve bugün, -başımızda bir filozof da olsa hiç fena olmaz- ama pekâlâ zamanında birbirinin elini bile sıkmayan insanlar bir araya geldik, konuşuyoruz, tartışıyoruz; eskiden kızdığımız insanları şimdi anlamaya çalışıyoruz; dahası kendimiz gibi olmayanları sevmeyi öğreniyoruz.
 
Bu ülkede demokrasiyi gerçekten inşa etmek istiyorsak; kültürel farklılıklarımızın, farklı alt kimliklerimizin varlığını öğrenmemiz, benimsememiz ve bu durumu olağanlaştırmamız lazım.
Biz denedik, oluyor.
Bu topraklarda barış içinde bir arada yaşamak istiyorsak değişimi kendimizden başlatmalıyız.

İnanın, denemeye değer.