GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
5 Haziran 2021 Cumartesi

Sizin yerinizde olsam yalnız beni seyrederim!

Başlıktaki cümlenin mucididir o aktör…

Türkiye’nin…

Rahmetli Orhan Boran’dan sonra…

Bu güzel memleketin “en büyük” şovmeni olarak tarihe geçti…

Bir “stand-up” efsanesiydi…

Türkiye’nin ilk özel TV’si Star’da…

Yine…

Türkiye’nin ilk “talk show” programını yapan “usta” olarak alkışlandı…

Bugün ekranda izlediğiniz “sohbet programları”nın…

Tek kelimeyle “ağababa”sı oldu…

Programın…

“Laf Lafı Açıyor” gibi…

Vatandaş arasında pek yaygın şahane bir adı vardı…

Hem de bugünden 30 yıl önce…

O kadar hazırcevap…

O kadar espriliydi ki…

O’nun programına “sıra gelmediği” için katılamayan şöhretlerin…

(Bir kısmı tabii…)

Acayip dertleniyor, araya eş-dost koymaya çalışıyorlardı…

O “sohbet programı” aralıksız 15 yıl devam etti…

***

Gidelim, delikanlılık dönemlerine…

Babası Çerkez, annesi Ermeni kökenliydi…

Türkiye, O’nu ilk kez bir sinema filminde izledi…

Aşağı yukarı 45 yıl önce…

Nejat Özer’in yönettiği “24 Saat” filminde…

Daha 20’li yaşlarda senaryoyu yazmış…

Bi’de küçük bir rol üstlenmişti…

Aradan yıllar geçti…

Büyülü dünyaya ara verdi…

Sanat hep ağır bastı, yüreğinde…

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirmeden ayrıldı…

Dostlar Tiyatrosu’nda çalışmaya başladı…

Kopamıyordu oyunculuktan…

Sinema en büyük aşkıydı ama…

Televizyon gerçekten büyülü bir beyazcam’dı…

“Laf Lafı Açıyor” programı…

Ülke sınırlarını aştı…

Hitabet yeteneği tartışılmayacak kadar güçlüydü…

Programı sonlandırırken…

Hep şunu söylüyordu, kameranın içine bakarak:

“Ben sizin yerinizde olsam, yalnız bu programı seyrederdim…”

***

Sinemayı hiç “üvey evlat” yerine koymadı…

Sinan Çetin’in “Berlin in Berlin”inde…

Ezel Akay’ın “Neredesin Firuze?”sinde…

Barış Pirhasan’ın “Ademin Trenleri”nde…

Unutulmaz roller üstlendi…

***

O unutulmaz rollerden birini…

Daha yeni tamamladı…

Dört sezondur TRT’de yayınlanan ve…

Osmanlı’nın en uzun soluklu padişahlarından…

İkinci Abdülhamit’in yaşamını anlatan…

“Payitaht”ta…

Hıristiyan Siyonizmi'nin kurucusu William Hechler’i…

O kadar başarılı canlandırdı ki…

Dizi “O rol” ile heyecan kasırgası oldu…

***

Müthiş bir anısı var ama…

Vallahi…

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan bu detayı biliyor mu; emin değilim…

Bu öykünün kahramanı aktör…

Geçen yıl katıldığı bir YouTube programında…

Yıllar önce…

TV’deki “Laf Lafı Açıyor” programından söz ederken…

Şöyle dedi, Türkiye’yi acayip şaşırttı:

“Zülfü Livaneli'ye İstanbul Belediye Başkanlığı'nı kaybettiren benim... Benim programda kaybetti… Bu sebeple Recep Tayyip Erdoğan Belediye Başkanı oldu…”

(O günü hatırlayalım: Recep Tayyip Erdoğan, Refah Partisi adayıydı… Bir milyona yakın oy aldı… %25.19’la İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu… Aynı seçimde sol partiler parçalandı… CHP’den Ertuğrul Günay, SHP’den Zülfü Livaneli, DSP’den Necdet Özkan yarışa girdi… Sol’u temsil eden üç partinin toplam oy oranı %35’i geçiyordu… Sol cephe birleşmemekte inat edince Erdoğan, İstanbul’un Reisi oldu…)

***

Bu öykünün kahramanı…

Cem Özer’dir…

40’dan fazla sinema filmi ve TV dizisinde rol aldı…

Türkiye, O’nu asıl…

Hababam Sınıfı Güle Güle” filmindeki…

(Küçücük bir roldü ama…)

“Mülayim” tiplemesiyle de hatırlıyor…

***

Sinema ve TV dizileri için can atan gençlere…

Harika bir tavsiyesi var:

“Herkes dizide, filmde oynayabilir fakat herkes oyuncu olamaz... Bütün emeğini ve hayatını o yöne yatırmış ve öyle yaşıyor olmak gerekir... Oyunculuk bir yaşam biçimidir…”

***

Yeşilçam’dan söz etmeye kalkarsanız “dur bi’dakika” diyor…

62 yaşındaki Cem Özer’e göre…

“Eğer filmin ya da dizinin kötü karakteri iyi oynuyorsa, o iş iyidir… Çünkü hikayeyi kötü karakter çıkartır…”

Oyunculukta başarısı için…

Hocalarını minnetle anıyor…

Diyor ki:

“Özdemir Nutku’dan Ali Poyrazoğlu’na, Levent Kırca’dan Ferhan Şensoy’a, Müjdat Gezen’den Cenk Koray’a hepinden çok ama şey öğrendim…”

***

Beş kez nikah masasına oturdu…

Ünlü müzisyen Erol Pekcan’nın kızı Sebla Pekcan’la…

Beş yıl evli kaldı; O’ndan Cemre adında kızı var…

1989’da ünlü oyuncu Selin Dilmen’le evlendi; aynı yıl boşandı…

Modacı Esin Maraşlıoğlu ile mutluluğu beş yıl sürdü…

Dördüncü eşi Nurgül Yeşilçay’dı… Altı yıl sürdürebildi; bir oğlu var…

Halen senarist Pınar Dura ile evli…

Cem Özer’e sorarsanız…

Rol model evlilikler yaşamadığını rahatlıkla itiraf ediyor…

***

Mutfakta çok başarılı…

Mantıdan yaprak sarmaya kadar her şeyi yapabiliyor…

Kalem gibi dolmaları sararken…

TV’de maç izlemek en büyük keyfi…

***

Yeşilçam’dan söz etmeye kalkarsanız “dur bi’dakika” diyor…

62 yaşındaki Cem Özer’e göre…

 

“Eğer filmin ya da dizinin kötü karakteri iyi oynuyorsa, o iş iyidir… Çünkü hikayeyi kötü karakter çıkartır…”

***

Bitiriyoruz…

Cem Özer, 40 yılı bulan sanat hayatının…

Demlenmiş uzuuun sürecinde…

Felsefe yapmayı seviyor…

Hayat formülü ise çok basit:

“Kendi içinize dönüp neden, nasıl beslendiğinize, neyin sizi mutlu ettiğine dönüp bir bakın… Başkalarını mutlu edip mutlu olmak işin en kolay yolu... Kedi- köpek sevin, çimene basın, çiçek sulayın... Onun her gün filizlenmesini takip edin... Kitap okuyun…”

Nokta…

Sonsöz: “Kötü adam ne kadar başarılıysa film de o kadar başarılıdır… Bu en önemli kuraldır… / Alfred Hitchcock – Amerikalı gerilim filmleri yönetmeni…”