GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
4 Mart 2015 Çarşamba

Önseçimin matematiği ve Pavey!

7 Haziran tarihi pek çok açıdan milat… Başkanlık sistemi, çözüm süreci gibi önemli başlıklar açısından değil sadece. Siyasetin deyim yerindeyse kabuk değiştireceği bir tarih bana göre 7 Haziran. AK Parti’de 3. Dönem kuralı bu kabuk değişimi tetikleyen en önemli unsur…
Ve de CHP’deki önseçim! AK Parti’de ‘ağır abilerin’ neredeyse tamamı, tam 72 isim vekil adayı olamazken CHP’de 58 kentte yapılacak önseçimden yeni ve güçlü yüzlerin TBMM’ye gitmesi bekleniyor. Görünen o ki değişim sadece AK Parti ve CHP’nin gündeminde de değil bugünlerde. MHP tabanı da homurdanmaya başladı. Öyle ki, İzmir İl Başkanı Necat Karataş, 1999’dan bu yana İzmir’e demir atan Grup Başkan Vekili Oktay Vural ve Genel Başkan Yardımcısı Kenan Tanrıkulu gibi iki güçlü ismi de kapsayacak şekilde, “Kimse yerini garanti görmesin” diyor, diyebiliyor.
İşte bu yüzden hem İzmir’de hem de TBMM çatısı altında 7 Haziran, kartların hatta destelerin yeniden karılacağı bir tarihtir.
Ve değişim güzeldir, iyidir. Fakat hepsi değil… Her zaman değil!
AK Parti’de 72’si 3 dönem kuralına takılan, 3’ü yolsuzluk ve rüşvet soruşturması yüzünden, 6’sı da gönüllü olarak vekil adaylığı başvurusu yapmadı. CHP’de ise 16 vekil yeniden başvurmadı. Ki aralarında İzmir siyasetinin yakından tanıdığı, 2002-2004 seçimlerine damga vuran, Genel Başkan Yardımcılığına kadar da yükselen Alaattin Yüksel de vardı. 
Ama birine çok üzüldüm.
Şafak Pavey! Onun herkesin takla attığı TBMM’yi reddetmesi, sadece CHP için değil ülke siyaseti açısından da iç burkucu bir gelişmedir. Kılıçdaroğlu’nun Pavey’i ikna etmek için çok dil döktüğünü kaynağından öğrendim. Ama siyasetin o günübirlik ritminden/kirinden/pasından yorulan belki de yılan Pavey’in, ‘Uluslararası örgütlerdeki rolümü özledim’ diyerek çok yakıştığı TBMM’ye ara verişini kabullenmek, belki de bu tavırdan ders çıkarmak zorundayız.
Demek ki, ceylan derisi koltuklardan kalkmak o kadar da zor değilmiş. Aslında iki yıl önce, 13 Kasım 2013’te Genç Bakış’ta ‘politikaya devam etmeyi düşünmüyorum’ diye ilk sinyali vermiş olsa da Pavey’in gidişi üzerinde düşünülmesi gereken bir karardır.
Teşekkürler Pavey!
Aylarca protez bacağın üzerinden ‘etek-pantolon’ tartışması yapsak da, bize çok şey öğrettin.
Hele Paris’te EXPO delegelerine yaptığın o müthiş İzmir konuşma: “Ben, güneşin gözlerini kamaştıran o şehirden geldim size…” ifadesi.
Velhasıl yolun açık olsun Pavey!
Siyasetin düzeyinin bu derece düşmediği, TBMM çatısı altında vekillerin birbirine ana-avrat küfretmediği, tekme-tokat saldırmadığı, sen-ben kavgasının, koltuk kaygısının bu denli zirve yapmadığı, toplumsal kamplaşmanın-kutuplaşmanın azaldığı bir gelecekte dilerim TBMM ile yolların bir kez daha kesişir. Ve bugün yapamadıklarını o gün yaparsın.
Biraz da yerel aktörlerden söz etmek gerekirse;
CHP’de vekil listeleri açıklandığında birkaç isme daha şaşırdım. Bunlardan biri Prof. Dr. Hülya Güven’di. Doğrusu önseçime başvurmasını beklemiyordum. Önseçime başvurmasını beklemediğim isimlerden biri de Turgay Bozoğlu idi. 2011’de listenin 8. Sırasında kendisine yer bulan hesap uzmanı Bozoğlu’nun da İzmir’den ‘önseçim’ tercihi yapması cesurca bulundu.
Çankaya Belediyesi’nde başkan yardımcılığı yapan Bozoğlu’nun yerel seçimde de Buca’dan ismi konuşulmuştu.
Tabi ki ön seçime başvurmasını beklediğim isimlerden biri Mehmet Ali Susam’dı. İzmir’de esnaf teşkilatı gibi önemli bir örgütün temsilcisi olan Susam’ın ‘önseçimi’ tercih etmeme gerekçelerine saygı duymakla birlikte, “Keşke örgütün kantarına çıkıp 2019’a bir selam çaksaydı” diyen çok kişiyle konuştum. Bu kesim Susam’ın 2019 biletini de riske attığını düşünüyor. 
Son sürecin popüler vekillerinden Erdal Aksünger’in ‘bilişim/milişim’ açıklaması tabi ki tatmin edici değil. Bana göre Aksünger açıkça ayağında top çeviriyor. Hatta topu taca atıyor.
Ama Plan Bütçe Komisyonu Üyesi Rahmi Aşkın Türeli’nin ‘çok çalışıyorum, çok’ çıkışını anlıyorum. Dahası zaten bürokrasiden gelen Türeli’nin ön seçimde şansının olmadığını hepimiz biliyoruz.
AİHM Yargıcı Rıza Türmen’in vekillik başvurusu yaparken ‘il tercihini’ boş bırakmasını son derece nazik bulurken 3 dönem üst üste İzmir’i temsil eden Prof. Oğuz Oyan’ın da adaylık başvurusu yapmamasını da anlamlı buluyorum.
Ve de Alaattin Yüksel’in kurultayın ardından yaptığı açıklamanın arkasında durmasını…
Görüldüğü üzere İzmir’in de siyasal fotoğrafı önümüzdeki süreçte hayli değişecek.
Ön seçimin bu kadarı bile değişim sürecini tetiklemeye yetti.
*
İzmir’deki ön seçimin matematiğine gelince; her iki seçim çevresinde toplamda 4 anahtar liste bekleniyor. Bunlardan ikisi ‘ana liste’ olacaktır. Yani kentin siyasal iktidarını elde tutma/ele geçirme savaşının verileceği ana listeler…
Yasaya göre her üye en az 5 en fazla 10 oy kullanabiliyor. Ve anahtar listelerin de 5 isim üzerinden şekilleneceğine dair yaygın bir kanaat var.
Tabi ki hesap içinde hesap yapılacak, oyun içinde oyun oynanacaktır. Tabi ki en kritik ittifaklar son 2-3 günde yapılacak, Ankara yolunda hayli mesafe almış olanların bir kısmı başkentin kıyısından gerisin geriye dönecektir. İki ana iki de yan liste olması bekleniyor dedik ya… Ana listelerin birinde kesin kez Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun izlerini göreceğiz.
Öteki de zaten ‘Anti Kocaoğlu’ stratejisi üzerine bina ediliyor. Ki bu fotoğraf aday adaylarının açıklamalarına kadar yansıyor. İttifakların ilk izlerini bu fotoğraflardan fark ediyorsunuz. Bu iki listenin yarışında 2014’ün hesaplaşması ve de 2019’un rövanşı gibi faktörler tetikleyici…
Tabi ki 8 Haziran’ın hesabı da var.
Diğer listelere gelince…
Alevi yapının her iki seçim bölgesinde ayrı bir anahtar liste çalışması yapma ihtimali şu sıralar çok konuşuluyor. Dernekler, federasyonlar ve de bazı dedelerin birinci gündemi ön seçim…
Bir diğer anahtar listenin sol kanattan çıkması bekleniyor. Her iki bölgede de küçük anahtarlar üzerinden ön seçim yarışında fraksiyonel adayların öne çıkarılabileceğine dair beklenti var.
Tabi ki bunlar sıradan bir ön seçime dair olası anahtar liste beklentileri…
Bunun yanı sıra özellikle 1. Bölgede ‘Baykal/Sav döneminin ağır abileri’ farklı bir anahtar listenin de çalışmasını yapacaktır. Tabi ki bazı ilçe belediye başkanlarının da ‘anahtar liste hazırlama’ toplantılarına ev sahipliği yaptığı biliniyor. Bu ve benzer listelerin son düzlükte kentteki hakim ana listelerle birleşme, ittifak yapma ihtimali tabi ki vardır.
Ön seçimin matematiğini anlamak için üyenin dağılımına/durumuna bakmak lazım.
Dağılım çok şey anlatıyor aslında…
Bakırçay havzasında 12 bin Küçük Menderes’te 6 binden fazla üyesi var CHP’nin… 40 binden fazla üye ikinci bölgede Çiğli, Karşıyaka, Bayraklı ve Bornova’da…
Birinci bölgede üye yoğunluğu 3 ilçede… Konak, Karabağlar ve Buca…
Bu 3 ilçedeki dağılıma bakarsak ilginç bir tabloyla karşılaşıyoruz.
Sadece Kadifekale’de 2 bin 500 üyeden söz ediliyor. Gültepe’de 4 binden fazla!
Karabağlar’ın üye dağılımı arka mahallelerde… Keza Buca’da da CHP’nin üyeleri yukarı mahallelerde…
Özetle partinin/örgütün kontrolünü elde tutmak için geçmiş yıllarda yapılan yığma üyeler ilginç bir ironi oluşturuyor. CHP’nin seçmeni düzde üyesi tepelerde kalıyor.
Ve tepedeki üye popüler adaylar açısından tehlikeli üyedir. Yani oyunu ‘blok’ kullanan üyedir. Her daim ulaşılabilir. Sandığa taşımak/yönlendirmek daha kolaydır. Bu üyelerin önemli bölümünü önceki dönemlerde Deniz Baykal ve Önder Sav’a yakın isimler kaydetti. Süreç içinde kendi aralarında ayrışmış olsalar da bu üyelerin yarısının bile kontrol edilebilmesi birinci bölgenin ön seçim sandığında belirleyici olacaktır.
Tepedeki üye sahipli ve kısmen özgürdür. Ama düzdeki üye tamamen özgürdür. Ve ne yazık ki yaptığım görüşmelerden her iki seçim bölgesinde sandığa gitme hakkı olan 12i bini aşkın üyeden en fazla 30-40 bininin ‘özgür’ olduğu fikrine sahip oldum.
Yani üyenin üçte 1’i özgür, üçte biri ‘kısmen özgür’, üçte biri de sahipli görünüyor.
Bu tablo İzmir’deki ön seçimin en zor denklemidir.

DEVAM EDECEK…