GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
22 Ekim 2011 Cumartesi

Modern gladyatörlük!

Libya’nın 42 yıllık lideri Muammer Kaddafi’nin ‘halkı’ tarafından linç edildiği görüntüler beni taa eski (antik) Roma’ya kadar götürdü. Aradan geçen sürede teknoloji ilerledi, insanoğlu modernleşti, medenileşti, ehlileşti ya!
İşte o perspektiften baktım bu olaya da.
Tarihi milattan önce 264 yıllarına kadar dayanan bu oyunun aktörleri de kuralları da belliydi. Antik Roma’da gladyatörler ölmekten ya da öldürmekten başka çaresi olmayan savaş esirleriydi. Emperyal devletin (Roma) ele geçirdiği topraklardan getirilen esirlerin imparator, zenginler/seçkinler ve halkın önünde vahşice dövüştürülmesinden ibaret bir oyun!
Ölüm oyunu!
Halk bir insanın ölümüyle sona eren bu oyunu keyifle izler, imparator ise kazanan dövüşçüye ölüm emrini zevkle verirdi. Ölen ya da yaralanan dövüşçülerin aslan, kaplan, timsah gibi vahşi hayvanlara parçalattırıldığını söylemeye gerek yok sanırım. İşte Kaddafi’nin Libyalılar tarafından vahşice katledilmesi beni taa milattan önceye kadar götürdü.
Yani bir insanın vahşice öldürülmesi 2 bin 300 yıl önce de başka insanlara zevk veriyordu, bugün de veriyor. Tek amaç eğlenmek, eğlendirmek! Ve de imparatorluklarının şanını/şöhretini ortaya koymak. Kadınıyla, erkeğiyle arenayı hınça hınç dolduran, vahşice katledilen insanların ölümünden zevk alan Romalılar... Dövüşen, dövüştürülen, ölen ve öldüren ise esirler, köleler… İşte Batı Medeniyeti’nin geçmişi böyle kanlı oyunlarla dolu!
Aradan geçen sürede ne değişti bakalım?
Aslında çok şey değişti. Sanayi, bilim, sanat, teknoloji ve kültürde çağlar atladık! Uzaya bile gidebiliyoruz artık. Daha ne diyeyim?
Yaşadığımız fiziki koşullar, kullandığımız alet/edevat ne kadar değişirse değişsin, bir yanımız hep aynı kaldı. Vahşi yanımız!
Kan dökmekten/görmekten aldığımız tarif edilmez zevk! Kan dönülmesinden duyduğumuz gizli haz… Belki Eski Roma’daki gibi Arenalara koşmuyoruz. Ama Kaddafi’nin halkı tarafından paramparça edildiği o görüntüleri çoğumuz modern arenalardan, evimize kurulan ekranlardan defalarca izledik.
Bu vahşetten Batılıların özellikle de Amerikalıların aldıkları keyif gözlerinden ve de sözlerinden okunuyordu.
Onlar için bu vahşet, atalarının icat ettiği gladyatör oyununun modernize edilmişinden başkaca bir şey değildi!  
Gladyatörlüğün tarihini araştırdığımda karşıma çıkan daha ilginç bir detay! Bu vahşi oyunda kullanılan esirler Eski Roma’nın ezeli düşmanı Kartaca’dan getiriliyormuş.
Yani bugün Tunus yakınlarında bulunan, Libya topraklarını da içine alan Kuzey Afkira'nın en büyük devletinden…O gün Kartaca’dan getirilen esirler Roma’nın arenalarında dövüşüyordu. Bugün Kartacalılar kendi topraklarında kurulan Arenalarda dövüştürülüyor.
Dövüşenin de dövüştürenin de hatta zevk alanın da aradan geçen 2 bin 300 yıllık süreçte değişmediğini görmek ayrı bir hüzün nedeni!
*
Ben hala anlamadım, nasıl yani’ diyenlere;
İnce ince planladılar süreci. Kaddafi’den kurtulacaklardı. Türkiye’nin de içinde bulunduğu NATO, bağımsız bir ülkeye herkesin gözü önünde bomba yağdırdı akşamdan sabaha… Halkını silahlandırdılar sonra… Libyalı muhaliflerin büyük ilerleyişi dizisini çekmeye başladılar bölüm bölüm. Her haber bültenini şişirme/uydurma muhalif görüntüleriyle/haberleriyle süslediler günlerce…
Kamyonetlerin üzerine konuşlandırılmış ağır silahlar ve ellerindeki makineli tüfeklerle ilerliyordu Libyalı muhalifler!
Ne kurgu ama…
Bence yılın en iyi senaryo, en iyi yönetmen, en iyi oyuncu, en iyi yardımcı oyuncu oscarına aday bir filmdi izlediğimiz. Bizler arenalara doluşmuş (ekranlarımızın karşısına oturmuş) olan biteni izledik, aval aval bakarak…
Ve filmin beklenen sonu geldi.
Final sahnesi çok etkiliydi.
42 yıllık demir yumruk Kaddafi, kendi halkı tarafından paramparça edildi. Böylesi ilk defa oluyordu. Senarist harika bir iş çıkarmış, oyuncular da görevini layıkıyla yapmıştı.
Antik Roma’daki gladyatör oyununun aksine burada ölüm emri baştan verilmişti.
İşte gelişim dedikleri, medeniyet dedikleri şey de bu olsa gerekti. Antik Roma’dan bu yana aynı oyunu izleyecek değildik ya… Her şey gibi çağa uyarlanması gerekiyordu bu oyununda. Antik Romalıların torunları da öyle yaptılar.
Oyunu geliştirip, ‘daha da zevkli’ hale getirdiler.
Bizler de kuzu kuzu izledik!
Bu olayın bir yönü!
Tabi ki diktatörlük de böyle bir şey…
Olaya başka bir perspektiften baktığımızda ‘Hitlerin, Musollini’nin, Saddam’ın sonu neyse Kaddafi’nin sonu da o oldu’ diyebiliriz. Ama adına Arap Baharı dedikleri şeyin bölgenin emperyalist Batı’nın önceliklerine göre yeniden dizayn projesi olduğunu düşünürseniz Kaddafi’nin ölümü içinizde derin bir iz hatta hüzün bırakır. İçimizde hüzün bırakan Kaddafi’nin ölümünden çok dizaynörlerin zaferidir.  
Anti Amerikancı duruşu nedeniyle Kaddafi’yi uzaktan severdim. Belki de içimde beslediğim küçük sempatinin nedeni Kıbrıs Harekâtı sonrasında bütün dünyanın ambargo uyguladığı, dışladığı Türkiye’ye yardım etme yürekliliğini gösteren tek liderin Kaddafi olmasıydı. 
Amerika ve emperyalist müttefikleri Kuzey Afrika ve Ortadoğu’yu yeniden dizayn ediyor. Son kullanma tarihi geçen aktörlerini tek tek değiştirip yerlerine yenilerini koyuyor. Mısır’da, Tunus’ta, Libya’da olanlara bir de bu açıdan bakınız. Irak’ta 10 yıl önce aynı kalemden çıkmış bir senaryo izlemedik mi sanki?
‘Söz konusu fazla petrol, daha büyük İsrailse gerisi teferruattır’ anlayışının son kurbanıydı Muammer Kaddafi…
Ve en son kurban da olmayacak.
Genlerindeki ‘Gladyo kültüründen’ beslenenler yarınlarda bu oyunu geliştirmeye devam edecek. Bizler de binyıllardır yaptığımız gibi aval aval izleyeceğiz.
Öküzün trene baktığı gibi bakacağız hatta!
Taa ki sıra bir gün bize gelinceye kadar!
Obama’ya, Sarkozy’e, NATO’ya göre Libyalılar güzel günler görecekmiş!
Bana göre ise Libya halkı, bugün linç ettikleri Kaddafi’yi mumla arayacaklar. Güzel günleri bu istikrarsızlıktan yararlanan ABD, Fransa, İtalya, İngiltere görecek!
*
Mısırlılar devlet başkanları Hüsnü Mübarek’i vahşi hayvanlar gibi demir kafeslere koydu. Libyalılar, 42 yıllık liderlerini sokak köpeklerine bile ravi görülmeyecek bir vahşetle öldürdü. Sırada Suriye’nin olduğu açık! Belki sonra İran… Ama bir gün mutlaka Türkiye… ‘Libyalı muhalifleri’ kim silahlandırmışsa eli kanlı terör örgütü PKK’yı da yıllardır onlar silahlandırıyor, koruyor, kolluyor. Bugün ihanetlerini İsrail ve Batı himayesinde sürdüren, son üç günde 30’un üzerinde vatan evladını şehit eden PKK, yarın Libyalı muhalifler gibi Ankara’ya yürürse, bugünün dost ve müttefiki NATO ‘Türkiyeli muhaliflerin’ ilerleyişi için havadan bombardımana başlarsa ne yapacağız?  
Uzak ihtimal değil mi? Hem de çok uzak!!!
Çok değil daha geçen yıl Mısırlılar için Mübarek’in demir kafese konulması, Kaddafi’nin doğduğu kentte linç edilmesi de o kadar uzak bir ihtimaldi.