GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
15 Ekim 2011 Cumartesi

Hükümet Mavişehir'den çekildi mi?

KSK’nın 100. yıl hayali stadyum projesinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun Mavişehir’i silip Örnekköy’ü işaret etmesi, tartışmanın gidişatını derinden etkiledi. ‘Mavişehir’de kişisel ‘rant’ var, orası yeşil alan olarak lazım’ diyen Kocaoğlu, yerel seçim öncesi planlanan ama 2,5 yıldır çivi bile çakılamayan Örnekköy’deki stadyum projesini tek başına üstlenerek ilginç ama etkili bir hamle yapmış oldu.
Bu öyle bir hamle oldu ki bu konuda oluşan kamuoyunu derinden etkiledi. KSK kulübü şu ana kadar bir açıklama yapmadı. Çünkü KSK’nın başındaki CHP’li Başkanı Hüseyin Çalışkan’ın ‘Örnekköy olmaz’ deme lüksü yoktu. Çünkü meclis üyesi olarak Başkan Durak ile birlikte Örnekköy’deki stadyum arazisine imar planlarında yer açmak için 5 yıl önce büyük bir mücadele vermişlerdi. Hem de bugün Örnekköy’ü işaret eden Kocaoğlu’na karşı…
Tüm bu gelişmeleri takip ederken ilginç bir detay daha öğrendim. İzmir’in imar planlarında yer alan tek stadyum alanı Örnekköy’de! O da Başkan Durak’ın Büyükşehir’in Nazım Planı’na ‘ret oyu’ verme tehdidiyle konulmuş. Bu durumu sorduğum KSK Başkanı Hüseyin Çalışkan’ın ifadesi aynen şöyle; “Demek ki bu kentin planlarını çizen şehir plancılarına göre futbol hala patates tarlalarında oynanması gereken bir oyun”
İzmir’in planlarını yapanların futbol gibi çağımızın en önemli endüstrisini unutmuş olmaları şaşırtıcı. Hem de profesyonel liglerde oynayan 5-6 futbol takımı olan bir kentte. O dönem Nazım Planı hazırlayan şimdilerde Mimarlar Odası Başkanlığı’nı yapan Hasan Topal’a duyurulur. Bugün asıl değinmek istediğim konu Kocaoğlu’nun sürece adeta nokta koyan açıklamasından sonra hükümet kanadının tavrındaki radikal değişim. KSK üzerinden Karşıyaka’da siyaset devşirmeye çalıştığı iddialarının muhatabı olan hükümetin bu konuda yetkili iki ağzından yapılan açıklamalar da manidar!
İlk açıklama Erdoğan Bayraktar’dan geldi. Yeni Asır gazetesine konuşan Bayraktar, stadyumun mutlaka yapılacağını söyledi. Hem de Mavişehir’e…
Dönemin TOKİ Başkanı sıfatıyla Mavişehir’deki 100 dönümlük arazinin satışına onay veren Bayraktar, bugün Büyükşehir’de reddedilmesi halinde projenin götürüleceği ikinci adres olan Şehircilik Bakanlığı koltuğunda oturuyordu çünkü. Ve de Bayraktar’ın spor alanı olarak tanımlanmış o araziyi bir işadamına satarken hangi garantilerin verildiği de bizim için muammaydı. İşadamının daha önce konut talebinde bulunduğu ve bu dosyanın Büyükşehir’de reddedildiğini biliyoruz. Bugünkü 56 dönümü stadyuma ayrılan bölgede 24 dönümlük konut talebi olduğunu da…
Bayraktar’ın TOKİ Başkanı sıfatıyla İzmir’in rant değeri en yüksek bölgesindeki 100 dönümlük arazinin satışından bihaber olması da imkansızdı. Konut sözü vermemiş olsa da stadyum yapılmasına mani olması da beklenmiyordu açıkçası. Ve de talep sahibi işadamının Bayraktar’a giderken bir de B planı vardı. “Arazinin tamamını imar durumuna uygun olarak spor alanı olarak kullanın. Bana da bu bölgeye bitişik durumda olan ve hâlihazırda KSK kulübünün üst kullanıcı olduğu, Hazine adına kayıtlı imarsız alandan (Selçuk Yaşar Tesisleri ve civarı) 24 dönümlük arazi verin. Böylelikle hem sizin işiniz görülsün hem de benim… B planının konuşulduğu süreçte Bakan Bayraktar’ın Yeni Asır’a yaptığı açıklamasını geri çekmesi dikkat çekiciydi.
Bayraktar’ın açıklamasında ‘Gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir haber’ ibaresi varsa da biz bunun gerçeğin ta kendisi olduğunu biliyorduk.
Hem haberi kaleme alan gazeteci arkadaşımıza olan güvenimizden hem de İzmir özelinde bildiğimiz perde arkası gelişmelerden… Bakan Erdoğan Bayraktar o açıklamasını bilerek geri çekti. Ve o haberde ona ait olmayan tek bölüm ‘Ok yaydan çıktı’ ibaresiydi. Çünkü Bayraktar, ‘Ok’ dememiş, ‘silahtan çıkan kurşun’ demişti.
Bayraktar’ın haberi yalanlamasındaki tek faktör, Başkan Kocaoğlu’nun ‘Dostum Bayraktar’ diye seslenerek, ‘O alanı ranta açmayın, geri alın, çocuklarımız için yeşil alan, park yapalım’ çağrısı mıydı? Yoksa AK Parti hükümetinin bu konuda taktiksel bir geri çekilmesi miydi söz konusu olan?
Tabi ki burada Kocaoğlu’nun çıkışlarıyla yaratılan ‘kişisel rant’ söylemi etkili olmuştu. Dürüst Başkan sıfatlı Kocaoğlu’nun ranta kapalı duruşunun karşısında hiçbir B planı yapılamazdı siyaseten… Yani Hükümet, Mavişehir’de pozitif bir adım atarak ‘ranta açık’ görüntü vermekten kaçıyordu esasen! Kocaoğlu, rant üzerinden yarattığı kamuoyu ile B planına yeşil ışık yakma ihtimali olan AK Parti’yi köşeye sıkıştırmış, böylelikle uzun bir aradan sonra ilk kez İzmir’de tek başına bir kamuoyu yaratmayı da başarmıştı.
Bayraktar’dan sonra hükümet kanadından bu konuya nokta koyan isim ise İzmir’in siyasi ağabeyi Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’dı.
Karşıyaka Belediyesi’nden valilik kanalıyla projelerini isteyen, KSK maçlarını neredeyse hiç kaçırmayan, stadyum projesinin de tüm detaylarına vakıf olan Yıldırım, Bayraktar’ın konunun gidişatını değiştiren açıklamalarından bir gün sonra İzmir’e ayak bastı. Ve anında gazetecilerin bu yöndeki sorularıyla muhatap oldu. Sanki projeyi ilk defa duyuyormuş edasında konuşan Yıldırım, “Bizim karışık, kuruşuk işlerle işimiz olmaz’ diyerek Mavişehir Dosyası’na Kocaoğlu’ndan sonra bir nokta daha koyuyordu.  
Olayın bir siyasi boyutuna gelince; Hükümet daha çok CHP’lilerin tartıştığı bir konunun tarafı olmak istemiyor gibiydi. Ya da ‘Bırakınız dövüşsünler’ der gibiydi. Çünkü kamuoyunda CHP’li Kocaoğlu ile CHP’li Cevat Durak, CHP’li Hüseyin Çalışkan ve de CHP’li Metin Solak’ın kavgasını andıran Mavişehir dosyası ilginç bir hal alıyordu.
Hükümet neden CHP’lilerin birbirini yediği bir sorunu ortadan kaldırsın ya da rant söylentilerinin bir parçası olsun ki?
Konuyu Başbakan Erdoğan’a bir dosya ile sunmaya hazırlanan talep sahibi işadamının bundan sonra atacağı adımlara gelince; Sizce Başkan Kocaoğlu, Mavişehir’i tamamen silerek işadamına iyilik mi yapmış oldu? Yoksa yasadaki ‘Özel mülkiyetteki alanlara 5 yıl içinde plana uygun yatırımlar yapılır’ ibaresi nedeniyle iyilik mi yaptı? İşte onu zaman gösterecek.
Bir görüşe göre, KSK’ya 56 dönümlük şartlı bağış yapan Diyarbakırlı işadamı Ali İhsan Kaya bu süreçten daha fazla karlı da çıkabilir. Dört yıl önce satın aldığı ve bugün emlak vergisini en üst düzeyden ödediği (Yıllık 1 milyon liranın üzerinde)  arazisi için seneye Büyükşehir’e ya da Şehircilik Bakanlığı’na yeniden başvurabilir. ‘Bu alanı ya plana uygun olarak yatırıma açın. Ya da imar planı değişikliği talebime yanıt verin’ diyebilir.
İşte böyle bir başvurudan sonra hem Büyükşehir hem de Bakanlık köşeye sıkışabilir. Ve de bugün hem CHP’lileri birbirine düşüren hem de AK Parti-CHP çekişmesinin merkezine oturan bu araziyi satın almak ya da imara açmak zorunda kalabilirler. Çünkü bu konuda yasa oldukça açık!
Sonuç itibariyle KSK’nın 100. yıl rüyası stadyum için artık Mavişehir’i konuşmak zor! Örnekköy’ü konuşmak zorundayız. Bildiğim kadarıyla KSK yönetimi de Kocaoğlu’nun Örnekköy tercihine saygılı.
Hatta Kocaoğlu’nun 2,5 yıl önceki seçim bildirgesinde yer alan proje bugüne kadar uygulamaya konulmuş olsa Mavişehir diye bir dosya hiç olmayacaktı. KSK yönetimi için önemli olan yer değil. Yeter ki stadyum daha önce planlandığı gibi ‘semt stadı’ değil UEFA kriterlerinde bir tesis olsun. Ve de yeter ki kulübe gelir getirici aktiviteler bu proje içinde yer alsın. Bu konuyu radyo Pause’de konuştuğumuz Başkan Kocaoğlu’nun tam da bu noktada bir uyarısı daha var KSK yöneticilerine; “Projeyi dallandırıp budaklandırmayın. Stadyum talebinize her gün yeni bir şey eklerseniz (Hastane, otel, ticarethane gibi) Tosya’ya pirince giderken, evdeki bulgurdan olursunuz’ Sanıyorum, tartışma bundan sonra Başkan’ın bu sözleri etrafında dönecek. Ama hala en büyük sorun, hepsi CHP’li olan tarafların hala bir araya gelip ortak bir proje üzerinde uzlaşamamış olması… Ve hala yapmaları gereken tek bir şey var! Sağlıklı bir diyalog ortamı yaratıp bu sürece noktayı birlikte koymak! KSK gibi kentin tarihi bir kulübünün en önemli projesini CHP’lilerin kayıkçı kavgası görüntüsünden uzaklaştırmak!
 
Not: İmza hareketinin düşündürdükleri yazısının devamına getireceğim. Çünkü hala düşündüğüm şeyler var. Biraz sabır!
 
Not2: CHP İl Başkanı Tacettin Bayır’ın hükümetin ‘güncelleme’ zamlarını protesto etmek için başlattığı kampanyayı da destekliyorum. Keşke bu hareket 'genel merkez' talimatıyla değil de İzmir'deki il örgütünün fikri olarak hayata geçmiş olsaydı. Yeni de bu gösteri CHP’liler için belki de uzun bir aradan sonra birlikte bir şey yapma, dışa dönük mücadele etme fırsatı yaratacak…